Liability traducir turco
1,193 traducción paralela
I almost believe this has nothing to do with those personal liability lawyers.
Bunun herhalde o kişisel sorumluluk avukatlarıyla bir ilgisi yoktur.
It's a liability thing because you took pills earlier.
Bu sorumluluğu alamayız çünkü daha evvel ilaç almışsın.
They are a liability to our peace efforts.
Tüm barış çabalarımıza risk oluşturuyorlar.
Hey, tomorrow we have to meet with Ted Oldaman... and get our liability insurance instated before we can break ground on the inn.
Yarın Ted Oldmann ile buluşup otelde işlere başlamadan önce sigorta yaptırmalıyız.
Your tendency to attract near-death experiences... has made you too great a liability.
Ölümcül şeyleri kendi üzerine çekmen seni mali olarak, Çok büyük yükümlülük altına soktu
One minute they're innocent and safe, then you open your mouth, a few words come out - "I'm a spy" - and suddenly they're a target, they're a liability for life and it's all your fault.
Bir dakika önce masum ve güvendedirler, sonra ağzını açıp o bir kaç kelimeyi söylersin "Ben bir ajanım" ve birden onlar hedeftirler, onların hayatlarının mesuliyeti artık senin hatandır.
An immediate need to remove a liability?
Bir soruna acil müdahale etmen mi gerekti?
I must tell you that I believe I may be a liability on this mission.
Bu göreve katılmamın bir handikap olabileceğini düşünüyorum.
Liability issue.
Yükümlülük meselesi.
One more incident, and they'll cancel my professional liability policy.
Bir kaza daha yaparsam, profesyonel yükümlülük sigortamı iptal edecekler.
He's a liability.
O bir engel.
I'm sorry, Mrs. Hogenson, but our liability is spelled out in paragraph 17.
Üzgünüm Bayan Hogenson ama 17. maddede yükümlülüğünüz belirtilmiş.
We need material evidence to charge them with the liability for the gynoids serial murder case.
İhtiyacımız olan Gynoidler'i seri cinayetlerden sorumlu tutmamızı sağlayacak sağlam deliller.
... these documents... and I'm quite concerned about EYE Tech's liability.
Bu belgeler. EYE Tech'in güvenliği konusunda endişelerim var.
You know goddamn well your collision policy and general-liability umbrella will cover the damages.
Kaza poliçeni çok iyi biliyorsun ve genel tazminat şemsiyen hasarı karşılar.
But you're a real liability.
Ama sen gerçek bir engelsin.
He's a fucking liability.
Sorumsuz herifin teki.
We all know he's become a liability.
Onun bir yükümlülük haline geldiğini hepimiz biliyoruz.
You're a goddamn liability... that I, for one, am not going to risk....
Öyle bir yüksün ki... uğruna riske girmeyeceğim...
No therapist will go near it for fear of potential liability.
Sorumluluk korkusuyla, hiçbiri yanına yaklaşmaz.
Separate juries... one for liability, one for damages.
Farklı jüriler... biri sorumluluk, diğeri ise zarar için.
Is liability to the hospital a factor?
Hastanenin mesuliyeti bir faktör mü?
The firm thinks that you are becoming a liability.
Firma senin bir yük haline geldiğini düşünüyor.
Who thinks I'm a liability?
Kim benim yük haline geldiğimi düşünüyor?
Suffice it to say it is on the high side, the extreme high side... considering the fact that liability is not certain.
Söylemem gerekir ki, yararlarına olan bir teklifti, kesinlikle onların yararınaydı... müvekkilimin sorumluluğunun henüz kanıtlanmamış olduğunu düşününce.
I was wondering if you could help me with this product liability issue.
Merak ediyorum, bana bu ürün sorunu hakkında yardım edebilseydin.
You realize you have exposed this firm to a potentially enormous liability award... and imposed on me certain excruciating ethical obligations?
Farkındasın bu firmayı potansiyel ve büyük bir sorumluluk altına soktun ve bana ızdırap verici yükümlülükler dayattın.
When that Debby bitch busted my glasses... I decided they were a liability.
Debby kancığı gözlüklerimi kırdığında... onların bana ayak bağı olduğuna karar verdim.
Mr. Farnum said you had some sort of physical liability?
Bay Farnum fiziksel bir rahatsızlığın olduğunu söylemişti.
Gentlemen, there is no way to 100 % avoid liability... for on-site accidents at any of your plants.
Durun beyler, tesislerinizin hiçbirinde iş kazalarından % 100 mükellef olmamak gibi bir şey olamaz.
The family is prepared to waive liability, all right?
Ailesi dava açabilir.
He still wants in, but you know what these Mob guys are like. They're a liability.
Hâlâ girme hevesi var, fakat bu ağır abileri bilirsin güvenmez zordur.
In a good crew, that will make you a liability.
İyi bir ekip içinde, bu üzerinde bir sorumluluk oluşturur.
It occurred to you because I researched case studies detailing the hospital's liability instead of going to single's night at the Korean church by my house.
Sizce devam edemeyiz, çünkü Kore Kilisesindeki bekârlar gecesine gitmek yerine, hastanenin yükümlülükleri konusundaki davaları incelemek zorunda kaldım.
My liability insurance won't cover any of this.
Mali sorumluluk sigortam bunu karşılamaz.
She's a failed experiment and a colossal liability.
Başarısız bir denek ve muazzam bir sorumluluk.
But he's a liability.
Ama onun bir sorumluluğu var.
At the time, something must have made Kinsey a liability.
Zamanla, bir şeyler Kinsey'in kendini borçlu hissetmesine neden olmuş olmalı.
I've decided you're a liability and I don't wanna carry it.
Senin taşımak istemediğim bir yük olduğuna karar verdim.
Please explain to me how am I a liability...
Lütfen açıkla, neden?
Standard liability release forms.
Standart yükümlülük ibra formu.
- There's a lot of liability.
- Bir o kadar da yükümlülük var.
Christ, when we write the GAAP rules like some sort of abstract painting you stare at that liability hard enough and before long, it'll turn into an asset.
Tanrım, GAAP kurallarını yazdığımız zamanki duruma bak bu tür olasılıklar üzerinde çok durursan gerçek değerlere dönüşebiliyorlar...
And he said, and I quote that you "have become a liability and an embarrassment to the Bureau."
Ve dedi ki, sana aynen aktarayım "sen Büro'nun sırtındaki kamburu ve utancı oldun."
Yeah, Dad used to think I'd be a political liability you know, in case he ever ran for president.
Babam benim politik bir engel olabileceğimi düşünürdü bilirsiniz, Başkanlık için mücadele etseydi. Aslında, doğruyu söylemek gerekirse anketlere göre, Amerikan halkının çoğunluğu bizim durumumuzu anlayışla karşılardı. Şimdi, Todd!
Charlie. ... from a liability standpoint, that doesn't make any sense at all.
Charlie, sorumluluk noktasında hiç bir anlam ifade etmiyor.
Regarding player safety and league liability.
Oyuncu güvenliği ve yasal düzenlemeyle ilgili.
And if you're responsible for everything that takes place, you have unlimited liability.
Ve de olan biten herşeyden sorumluysan, sınırsız sorumluluğun var demektir.
Mick's organised yet another American tour and because of the convictions, the lawyers say I'm a... liability.
Mick, bir tane daha Amerika turu organize etmişti. Ama avukatların söylediğine göre, ben problemliymişi m ve yine sıkışıp kaldık.
Being seen in opposition to strong defense policies is the liability.
Güçlü savunma politikalarına karşı görünmek büyük sorumluluk gerektirir.
And it's a 50 million yen liability. That director doesn't even need to pay a cent.
Müdürü cebinden tek kuruş çıkmasına gerek yok.