Lies traducir turco
12,864 traducción paralela
They're not. These are lies.
Bunlar yalan.
These are lies to hurt me because I have done things wrong and...
Bunlar beni incitmek için söylenen yalanlar.
I have zero capacity to absorb any more lies.
Başka yalan duymak için hiç toleransım kalmadı.
I think that the answer lies within what your mother gave her.
Burası küçük bir muhit o yüzden herkes birbirini gayet iyi tanır. Ama yine de daha fazlasını öğrenmek isterler.
He stretches and yawns and lies down for a doze.
Gerilip esnemiş ve hasta düşüp öylece yatmıştı.
Here lies Thomas Pembridge, fast asleep.
İşte Thomas Pembridge şurada, uyuya kalmış durumda.
Can't tell the truth and lies apart?
Gerçekle yalanı ayıramıyor musun?
That is where our future lies, in companies like Three-Tech.
Geleceğimizin yalan söylediği yer burası, Three - Tech gibi şirketler.
How about I crack open your skull and see if the lies fall out?
Kafatasında bir delik açıp yalanların döküIüyor mü diye bakmama ne dersin?
Whenever I see an equation and it doesn't add up, I know where the problem lies.
Bir denklem gördüğümde, bir anlamı yoksa,... problemin nerede olduğunu bilirim.
Just like Alice, I'm sick of being stuck in this upside-down world when your best friend lies about the rent.
Alice gibi ben de arkadaşının kira konusunda yalan söylediği bu dünyadan sıkıldım artık. - Hayır yapamazsın!
but further ahead lies the uninhabited area we were told about.
Z şehri gayet büyük olsa da ileride bize söylenen terk edilmiş bölge var.
Why are you spreading lies about my husband, huh?
Neden kocam hakkında yalanlar uyduruyorsun?
I-I'm sick of the lies.
- Yalan söylemekten bıktım.
And what I don't want you to do right now is tell me any more lies.
Artık bana daha fazla yalan söylemeni istemiyorum.
I don't like all these lies.
Bu yalanlardan hoşlanmıyorum.
I trusted you to be my teacher, and you fed me lies.
Öğretmenim olman için sana güvendim. Sense beni yalanlar ile besledin.
Because you're a fucking monkey who lies to himself about what turns him on.
Çünkü kendisini neyin yarattığına kendine yalan söyleyen lanet bir maymunsun.
The equations are lies, Max!
Eşitlikler yalan söylüyor, Max!
While Matilda lies warm in her grave?
Daha Matilda yeni yeni mezarı boylamışken.
It's filled with promises that... Most of them turn out to be lies.
Ama sonradan yalan olduğu ortaya çıkan bir sürü vaatle dolu.
I am tired of all of the lies.
Bu yalanlardan sıkıldım artık.
Like all true stories, it contains a few lies.
Ve tüm gerçek hikayeler gibi birkaç tane yalan içeriyor.
The world lies before you.
Dünya önünüzde uzanıyor.
Out of all the illegal shit we did, all the lies we told the government,
Yaptığımız onca yasa dışı şeyden hükümete söylediğimiz onca yalandan sonra
Here lies the seed of man's first disobedience, of free will itself.
Burada insanoğlunun ilk itaatsizliğinin tohumu özgür iradenin kendisi var.
I don't like lies.
Yalanlardan hoşlanmam.
What lies before you represents the third and final part of the marine life mission.
Deniz yaşamı görevinin üçüncü ve son bölümünde size sunulanlar karşınızdadır.
The rules we lived by were lies.
Yaşattığımız kurallar hep yalandı.
Chuy never lies. Never.
Chuy asla yalan söylemez.
I bet that's another web of lies!
Eminim o da kuyruklu bir yalandır!
Mostly. I'm tired of your silver-tongued lies, Jones!
Tatlı dilinle beni buradan çıkaramazsın!
I mean, you and I live in a world where everybody lies.
Bizim dünyamızda herkes yalan söylüyor.
His genius lies in stating the obvious.
Zekâsı zaten bilinen şeylerden öteye gitmiyor.
Hate and fear are lies.
Nefret ve korku yalandır.
Those are the lies that make us slaves.
Bunlar bizi köleleştiren yalanlardır.
Those are lies they use to turn you against each other.
Bunlar bizi birbirimize düşüren yalanlar.
Now they want to come up with this pack of lies.
Şimdi benden bir dünya yalan uydurmamı istiyorlar.
I done learned how to tell where the shit lies.
İnsanların nasıl yalan söylediğini anlamayı öğrendim.
I didn't set out to tell such stupid lies.
Böyle aptalca yalanlar söylemeye kalkışmadım.
Lies You have, my stallion.
Dersini çalış, seksi şey.
More than half of Holland lies under sea level.
Hollanda'nın yarısından çoğu su seviyesinin altındadır.
But finding the tangents within the framework, therein lies the artistry, man.
Ama onunla alakalı olanları bulmak, çerçevenin içinde gezinmek.. İşte sanatın yolu burdan geçiyor, dostum.
Who been talkin them lies?
Kim söylüyor bu yalanları?
Neither will lies.
Yalanlara da etmeyecek.
Dig out the truth within a million snow-white lies
Gerçeği bir milyon kar beyaz yalan içinde sökün
Someone has to write the truth with all of these lies..
Tüm bu yalanlarını içinde birisi de doğruları yazmalı.
I'm not going to show class with somebody who is sitting here telling lies about my wife and me.
Birisi karım hakkında yalanlar söylediğinde seviye meviye tanımam ben.
Bad habit. When someone lies, I take it personally. You shouldn't.
kötü alışkanlıklar biri yalan söylediğinde bunu kişisel algılıyorum algılamamalısınız kim yalan söyledi?
Well, here to fill you in on some of my fabulous lies and hypocrisy, and to perform some of the most dazzling feats of magic you have ever seen...
Size müthiş yalanlarımı ve ikiyüzlülüğümü gösterecek ve hayatınızda gördüğünüz en şaşırtıcı sihir maharetlerini sunacaklar.
You should stop saying obvious lies now.
Affedersiniz, bir önceki ev sahibinin adını öğrenebilir miyim? - Anlamadım?