Lipped traducir turco
138 traducción paralela
She's blonde. Five foot six, full lipped and very affectionate.
Sarışın, 1.75 boyunda, kalın dudaklı ve sevecen.
Do you think Johnny's going to jeopardise the whole set-up for one rubber-lipped, ex-tanker who's walking on his heels?
Nefesini ensesinde hissettiği bu geveze boksör eskisi için... Johnny bütün bu düzeni tehlikeye atar mı sanıyorsun?
Listen up Roberto there are some things that are hard to explain for me, because I'm so tight-lipped.
Bak Roberto çok ketum olduğum için ifade etmekte zorlandığım bazı şeyler var.
I always thought that you were a cold, unimaginative, tight-lipped officer.
Seni dönük, hayal gücü olmayan, sıkıcı bir asker sanırdım.
When you were five years old and came home stiff-lipped, anguished because the other boys tormented you, saying that you weren't really Vulcan I watched you, knowing that inside the human part of you was crying.
Beş yaşındayken, diğer çocuklar gerçek bir Vulcanlı olmadığın için sana eziyet edince eve suskun ve sıkıntılı geldiğinde seni izledim, içinde bir yerlerde insan yönünün ağladığını biliyordum.
Although he was thin-lipped, nobody seemed to notice.
İnce dudaklı olmasına rağmen, kimse bunu fark etmiyor gibi görünürmüş.
Ubangi-lipped, flat nose
Koca dudak, yassı burun
You guys lipped them down, but good.
Onları resmen rezil ettiniz ama iyi oldu.
He's being pretty tight-lipped about how he's gonna set up shop.
Tezgahı nasıl kuracağı hakkında pek ketum davranıyor.
To rose-lipped maidens.
Gül dudaklı kızların şerefine.
Rose-lipped maidens, light-foot lads.
Gül dudaklı genç kızlara ve hızlı delikanlılara.
I find that Tuck tends to be a little tight-lipped about women.
Bana kalırsa Tuck kadınlar konusunda biraz ketum.
I wanna look him straight in the eye and tell him what a cheap, lying, no good, rotten, four-flushing low-life, snake-licking, dirt-eating, inbred, overstuffed ignorant, bloodsucking, dog-kissing, brainless, dickless, hopeless heartless, fat-assed, bug-eyed, stiff-legged, spotty-lipped worm-headed sack of monkey shit he is!
Gözlerinin içine bakıp, ona nasıl bir..... cimri, yalancı, bir işe yaramaz, kokuşmuş, düzenbaz..... aşağılık, sinsi, bok yiyen, piç kurusu, şişko..... cahil, kan emici, köpek öpücü, beyinsiz, ödlek, umutsuz, kalpsiz... .. kıçı büyük, patlak gözlü, çarpık bacaklı, yamuk dudaklı..... solucan beyinli bir bok torbası olduğunu söylemek istiyorum!
And I hope that all your fuckin'children... are born blind, bow-legged, hare-lipped, homeless hunchbacks!
Ve umarım bütün lanet çocukların... kör, tahta bacaklı, yarık dudaklı, evsiz barksız kamburlar olarak doğarlar.
You Know, I'd Recommend The Rat-Lipped Jig.
Uçlu balık iğnesini tavsiye ederim.
The Problem With A Rat-Lipped Jig Is That It Sometimes Catches On, You Know, Underwater Growth And Stuff.
Uçlu balık iğnesinin problemi bazen sualtı bitkilerini yakalayabiliyor.
No, he's tight lipped.
Hayır, babam gibi ketumdur.
You said he gave you an open-lipped kiss.
Adamın sana açık-dudak öpücük verdiğini söyledin.
- No... now she's a buxom, leggy, pouty-lipped bitch with attitude.
- O zaten, cazgır ve şirret bir kişiliğe sahipmiş.
Word gets around a New Yorker's trying to make us look bad you'll find Savannahians can get tight-lipped.
Bir New York'lunun bizi karalayacağı düşünülürse Savannaha'dakilerin dudakları kitlenir.
Mistake my boot, you fat-lipped golem!
Iskalamak benim seçeneğim seni koca dudaklı heykel!
Fat-lipped golem?
Koca dudaklı mı?
You fat-lipped jerk!
Sen koca dudaklı aptal!
Come on, you thick-lipped slave.
Seni kalın dudaklı köle.
Buncha tight lipped defense contractors.
Savunma yükleyicilerinin ağzı epey sıkı.
Only Charlie is a close-lipped bastard who won't tell you fuck all.
Sadece Charlie size bildiklerini söylemeyecek sıkı ağızlı bir piçtir.
Tight lipped.
Suskun.
"Officials are keeping tight-lipped... ... as it may involve a high-ranking Mafia member."
"Yetkililer, önemli bir Mafya üyesinden şüphelendikleri için sessiz kalıyor."
Lucky for us he's a wet-lipped smoker.
Şanslıyız ki içerken filtreyi ıslatanlardan.
I think some more of her equally full-lipped friends are here. [Imitates gun firing]
Dudakları onun kadar dolgun olan arkadaşları geldi galiba.
The men were tight-lipped The girl was just spewing gibberish
Adamların ağzı sıkıydı. Ve kızda durmadan saçma şeyler mırıldanıyordu.
Kinda tight lipped, but we'll get it out of him.
Ağzı sıkı ama baklayı ağzından çıkaracağız.
Detective keep working on the case and let's keep tight lipped about this
Dedektif... olayın üzerinde çalışmaya devam edin... ve bu konuda ağzımızı sıkı tutalım.
He's real tight-lipped about the future.
O geleceği hakkında gerçek ağzı sıkı olduğunu.
Look, it's not like I'm being tight-lipped and mean for no reason.
Ben ağzı sıkı olmak ve sebepsiz anlamına am gibi değildir.
However, officials are remaining tight lipped.
Ne var ki, resmi ağızlar hala suskunluklarını koruyorlar.
Just let her be happy with stunningly handsome, full-lipped guy.
Neden onun çok yakışıklı ve dolgun dudaklı adamla mutlu olmasına izin vermiyorsun.
Full-lipped bastard.
Harika, değil mi?
We've got these beautiful pristine, tight-lipped, wonderful angels.
- Tamam, gidelim. ... bir kızın canını alır?
Well, a couple of them have been f Lipped to improve the composition.
Tabi ki, kompozisyonu düzeltmek için çift yana doğru yatırılmış.
The photograph had been f Lipped, right?
Fotoğraf döndürülmüştü değil mi?
But if I say no, then I'm all like, "I know she's your wife, but you can keep that fish-lipped bitty."
Eğer hayır dersem, "Senin karın olduğunu biliyorum," "istediğin kadar turşusunu kurabilirsin." demiş olacağım.
Nah. He's been pretty Tight-Lipped about her.
Tam bir felaket olacak.
A staggering 3 million wrinkle-lipped bats live here.
Burada yaşayan 3 milyon buruşuk dudaklı yarasa gibi.
Tight-Lipped about her. I know She's older though.
Ama ondan büyük olduğunu biliyorum.
Your ignorance was obvious when you waddled up to me with your thin-lipped mouth full of greasy peasant food and addressed me by my Christian name in front of the gentlemen from Fairfield.
- Öyle mî? Yağlı yiyeceklerle dolu ağzınla bana gelip Fairfield'lı beylerin önünde ilk adımla seslenmenden belliydi cehaletin.
You're just gonna go back to that chicken-lipped albino?
- Ne yani, o tavuk dudaklı albinoya mı döneceksin?
"You're my pouty-lipped he-slut... my chocolate-covered man candy."
Somurtkan dudaklı, erkek kaltağımsın. Çikolata kaplı, erkek-şekerimsin.
I know you people are really tight-lipped, but I'm good friends with a very aggressive federal prosecutor great at getting warrants.
General Sanborn, sizin gibilerin ağzının sıkı olduğunu bilirim. Ama izin belgeleri almakta usta, çok agresif bir federal savcının... gerçekten çok yakın bir arkadaşıyım.
I Will keep tight-lipped.
Suskun kalacağım.
- Watch how he plays the tight-lipped pro...
- Çekim bir.