Lively traducir turco
901 traducción paralela
Well, Malone, we're in for a lively session tonight.
Evet Malone, bu gece eğlenceli bir toplantıya katılacağız.
Look lively! Come on!
İyice arayın!
- Old man hyena sounds pretty lively.
- Şu sırtlanın sesi çok canlı geliyor.
Lively, lads.
Yerlerinize çocuklar.
Lively, old buzzing bees.
Arı vız vız vız.
A sweet and lively housewife.
Tatlı ve hayat dolu bir evkadını.
She was a lively, grateful lady...
Hayat dolu ve değerbilir bir hanımefendiydi...
Come on, boys, step lively.
Hadi çocuklar, canlanın biraz.
- Step lively up there now!
— Elinizi biraz çabuk tutun!
That's a fine, lively conversation when a lady wants a drink.
Bir hanımefendi sizden içki istiyor, şu muhabbetinize bir bakın.
Lively there now.
Acele edin.
They say she has quite a lively wit.
Herkes çok kıvrak bir zekası olduğunu söylüyor.
A provincial young lady with a lively wit.
Kıvrak zekalı basit ve köylü bir genç bayan.
Look lively.
Sevimli ol.
Come on, step lively.
Hadi! Canlan!
Step lively there.
Canlanın artık!
It'll be lively.
Keyifli olur.
Your sailor boy brought you to a right lively party.
Senin denizci sana canlı bir parti verdi.
Very lively now but old fashioned.
Şu anda çok canlı fakat modası geçmiş.
All right, step lively, men.
Pekala beyler, biraz hareketlenin.
Come on, step lively.
Hadi, biraz canlanın.
Lively, men!
Canlanın beyler.
He was as bright and lively as a thrush not a week long gone.
Bir hafta önce bir ardıçkuşu kadar zeki ve canlı imiş.
- It's a ballad, but I want it played lively, see?
Bir balat ama hareketli çalınmasını istiyorum.
You were so lively, devoted to your work.
Öyle hayat doluydun ki, kendini işine adamıştın.
You've got to get Don Pietro. Look lively.
Don Pietro'yu gidip alman gerek.
Off with you, me lad, and be lively!
Canlı ol.
All right, boys, step lively.
Pekâlâ çocuklar, acele edin.
Doggone critter was too lively.
Lanet mahluk fazla direndi.
Well, we ain't so lively without our tools.
Biz de aletlerimiz olmadan hayatta sayılmayız.
Step lively, Miss, let's get a move on.
Canlı adım atın hanımefendi, elimizi çabuk tutalım.
Step lively.
Canlanın.
Come on, step lively, step lively.
Haydi, canlı olun.
Not one of the seven lively, perhaps, but an art, nevertheless.
Yedi sanattan biri değil, ama yine de bir sanat olmalı.
Gotta act lively to stay well.
Sağlıklı olmak için canlı olacaksın.
Step lively, please.
Çabuk olun lütfen.
Your sister has a lively imagination.
Kardeşinin hayal gücü pek kuvvetli.
At that time, this place was more lively.
O zamanlar burası daha hareketli bir yerdi.
I was only going to say she was a lively girl.
Neşeli bir kızdı diyecektim sadece.
The fellow with the songs and the lively patter.
Şarkı söyleyen ve hızlı dans eden adam.
Step lively there.
Boş boş dikilmeyin.
Step lively. And now, sir, I'd like to have a word with you in the cabin, if I may.
Şimdi de efendim, sizinle kamaranızda görüşmek istiyorum.
Lively!
Hadi!
Lively, now!
Canlanın, hemen!
That's if you make it good and lively.
Bu onlara iyi bir moral olacak.
Make it lively!
Ve canlan!
Lively with those winches!
O ağırlıkları daha yukarı koyun!
Lively now.
Hey, bir dakika, Ürkek bir yolcun var.
( Lively chatter and piano music )
Haydi gel, biraz içelim, onları sonra dağıtırsın.
- Lively, now!
Sizi de Jamaika'ya götüremem. Hadi, hemen!
[Dodo] Look lively.
Hararetli görünüyor.