English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ L ] / Lobbying

Lobbying traducir turco

192 traducción paralela
Oh, yes, I was at the board meeting, we were takin'a vote and one of the girls was doin'a little lobbying'.
Kurul toplantısında olmuştur. Biz oylama yaparken bazı kızlar da kulis yapıyordu.
- Which girl was doing a little lobbying?
- Hangi kız kulis yapıyordu?
Well, we're just in it for the lobbying, you know.
BİR GRUPÇU Biz lobi yapmak için ilgileniyoruz.
Just got back from Washington, lobbying to save the redwoods.
Sekoyaları korumak için Washington'daki lobi faaliyetlerinden yeni dönmüştü.
Please stop this lobbying.
Lütfen şu tartışmayı kesin.
I kept lobbying with Christine... and hoping that you would come.
Christine'le takılıyordum belki gelirsin diye.
You can stop lobbying.
Lobi yapmayı bırak artık.
He's lobbying for our slot.
Yayın saatimiz için lobi yürütüyor.
Couple of years ago, the Navy began lobbying for their own Star Wars system.
Bir kaç sene önce, Donanma kendi Yıldız Savaşları sistemi için lobi oluşturmaya başladı.
During the Saturday news program, capital Review With Kenneth michaels... Senator Rumson suggested that G.D.C. political director, Sydney ellen Wade... whose close personal relationship with the president... has been causing the White House headaches over the past two months... may have traded sexual favors... for key votes in the Virginia State legislature... while lobbying for the Virginia Teachers Association.
Cumartesi sabahı Kenneth Michaels'la ana haber bültenine konuk olan Senatör Rumson, G.D.C. siyasi uzmanlarından Sydney Allen Wade'in Başkan'la yakın bir ilişki içine girmesinin, özellikle son iki aydan beri Beyaz Saray'ı rahatsız ettiğinin altını çiziyor.
The first few nerve-wracking moments, I walk in here and find my producer lobbying to get herself transferred to another show!
En gergin anımda stüdyoya girdim ve yapımcımın başka programa geçmek istediğini öğrendim.
A congressional lobbying firm - Something called roush.
Roush isimli, kongredeki bir lobi şirketi.
Will you be lobbying?
- Lobi yapacak mısın?
Back to your slot machines, ribbed condoms, Mexican divorces, your sex clubs and martinis. Back to your hot oil wrestling, Washington lobbying, organ donation.
program makinelerinize dönün, kondomlarınıza, Meksika boşanmalarınıza, seks kulüplerinize ve martinilerinize... yağlı güreşlerinize dönün, lobilerinize, organ bağışlarınıza.
- Weren't you lobbying for this?
- Kulis yaptığınız şey bu değil miydi?
Not unless he's one of the nuts lobbying for yet another extension of Cats. That's the Winter Garden Theater.
Cats müzikalinin bir uzantısında lobi oluşturan delilerden değilse orası Kış Bahçesi Tiyatrosu'dur.
He's meeting with Assistant Director Kendall now, and he is lobbying to have your mother taken away.
Şu anda Müdür Yardımcısı Kendall'la görüşüyor annenin buradan götürülmesini isteyecek.
You've been lobbying against us all this time.
Bize karşı kulis kurdun.
There's going to be a lot of lobbying among the Cabinet.
Kabinede epey bir lobi hareketi olacak.
Under such intense lobbying Reagan agreed to give the neoconservatives what they wanted and in 1983 he signed a secret document that fundamentally changed American foreign policy.
Böyle yoğun bir lobi çalışması altında Reagan yeni muhafazakârlara istediklerini vermeye hemfikir olup 1983'te Amerikan dış politikasını kökten değiştiren gizli bir belge imzaladı.
I could be lobbying for a 12-day week, I'm dating so much, okay?
Haftanın 12 günü kulis yapabilirim, çok çıkıyorum, tamam mı?
And Jack Frye is out there lobbying everybody in town.
Ve Jack Frye şu anda lobi oluşturuyor.
He was lobbying city hall to redevelop the Chandler Housing Projects.
Chandler toplu konutlarını dönüştürmek için belediyede kulis yapıyordu.
You started out as a political activist, lobbying against spending on the military.
Bir siyasi eylemci olarak, askerlerin harcamalarına karşı lobi yaparak başladınız.
No, I'm flattered, but you do the lobbying.
Hayır, gurur duydum, ama lobi faaliyetini sen yap.
They spend billions of dollars every year lobbying, lobbying to get what they want!
Lobileşip istediklerini almak için her yıl milyarlarca dolar harcarlar!
You've been lobbying to do a story on the Galactica for months.
Aylardır Galactica hakkında bir hikâye yapmak istediğinizi söylüyorsunuz.
Local celebrities and officials are reported to be lobbying for seats at a dinner for the president, to be held following his upcoming speech at Woodburn College.
Buranın tanınmış kişileri ve yetkililer başkan için düzenlenen bir yemek için yerlerini ayırtmışlar. Yemekte... Woodburn Koleji'ndeki konuşmasını yapacakmış.
And I said : "Why's that?" And he said "well, I'm out there lobbying to show that there is no demand for electric vehicles and you are out there proving me wrong."
Bende, "Neden öyle?" diye sordum. ... O da : "Ben dısarda elektrikli araclara talep olmadığını göstermek için çabalıyorum, sen ise benim hatalı olduğumu ispatlıyorsun" dedi.
Tell us about the political lobbying.
Bize olayın politik lobi faaliyetlerini de anlatın.
Based on our investigation, we concluded there was no lobbying in relation to Hanyang Global, nor was there any involvement of legislators or public officials.
Araştırmamız sonucunda, Hanyang Global'e ilişkin hiçbir politik yarar sağlanmadığı ve meclis üyelerinin ya da kamu görevlilerinin hiçbir ilgisi bulunmadığı sonucuna vardık.
Had I been lobbying on behalf of the African-American students or gay students, would I have been dismissed like that?
Siyah ya da eşcinsel öğrencilerle ilgili lobi yapsaydım böyle elinin tersiyle itemezdi.
Tallman was lobbying for relaxing California's restrictions on prisoner experiments, and that sadist Davis, offering his so-called expert testimony.
Tallman, Kaliforniya'nın mahkumlara deney yapılması üzerindeki kısıtlamalarının kaldırılmasını istiyordu, ve o sadist Davis, Kim? "uzman" görüşünü bildirecekti.
Correctional-guard unions have become powerful lobbying groups, pushing for longer sentences on less-serious crimes.
Correctional-guard unions have become powerful lobbying groups, pushing for longer sentences on less-serious crimes.
Now, think of the lobbying potential behind the most profitable industry in the United States.
( Paul ) Now, think of the lobbying potential behind the most profitable industry in the United States.
Now we're lobbying the city to have them declare it a historical district.
Şimdi, bizi tarihi bölge seçmesi için şehre baskı yapıyorduk.
Lobbying has become so brazen...
Lobicilik o kadar açıktan yapılır oldu ki...
And tech lobbying is blamed for stalling the members of the LAPD bombsquad are staging in that area.
... büyük teknoloji şirketleri bu fikre karşı çıktı. Teknoloji lobisini suçlayan ve Los Angeles polisine bağlı bomba imha ekipleri olay yerine ulaştı.
My aides are also lobbying actively.
- Yaverlerim de yoğun bir kulis çalışması içinde.
She's lobbying for a mountaintop somewhere, under a tree and barefoot.
Dağın tepesinde bir ağacın altında çıplak ayakla evleneceğiz.
Our friends are lobbying to replace the 2 teams with the lowest scores this year at next year CT Games.
- Dostlarımız seneye yapılacak oyunlara bu yıl en düşük skoru alan iki takımın yerine başka takımları çağırmaktan bahsediyorlardı.
He's been busy lobbying the legislators to vote for his measure.
Meclis üyelerinin, onun kendi çıkarları için oy vermelerini sağlamakla meşgul.
Lobbying on behalf of family members?
Aile üyelerine kulis çalışması mı yapıyorsun?
I'm sorry, but you're lobbying for Kapil right here in my house.
Affedersiniz ama evimin ortasında Kapil'i tartışıyorsunuz.
By all accounts he's solely responsible for a guns-blazing Congressional lobbying campaign that allowed Intrepus to dig into some of their more controversial R and D.
Dediğine göre, kongrede güçlü lobi faaliyetleri düzenleyerek Intrepus'un bazı aykırı ar-ge işleri yapmasına olanak sağlamış.
After you left, your lawyer came and showed us your proposal which did indeed include keeping everything as is and lobbying for landmark status. I was telling the truth.
Sen gittikten sonra avukatın geldi ve bize teklifini sundu ki bu, her şeyin olduğu gibi bırakılacağını ve korumaya alınması için uğraşacağını gösteriyor.
Actually been lobbying to sit next to her single sister for weeks.
Aslında haftalardır bekar kız kardeşinin yanında oturmak için lobi yapıyordum.
Cousin elle spends most of her time back in DC, lobbying.
Kuzen Elle zamanının çoğunu DC'de kulis faaliyetiyle geçiriyor.
I'm sure you did quite a bit of lobbying.
Eminim bayağı bir kulis çalışması yapmışsındır. Cidden mi, anne?
I've been lobbying all day.
Bütün gün telefon edip durdum.
We just love lobbying.
Lobiciliğe bayılırız.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]