Lovey traducir turco
336 traducción paralela
Good morning, Lovey.
Günaydın Sevimsiz.
- I say, "Good morning, Lovey."
- "Günaydın Sevimsiz" dedim.
I didn't care for "sister" last night, and I don't like "Lovey" this morning.
Dün "teyze" demeniz hiç hoşuma gitmedi. Şimdi de "Sevimsiz" mi diyorsunuz?
As soon as our clothes are cleaned, they'll give them back to us, Lovey.
Elbiselerimiz temizlenir temizlenmez bize geri verecekler Sevimsiz.
- You're a scream, Lovey.
- Çok komik adamsın Sevimsiz.
- Please don't call me "Lovey."
- Lütfen bana "Sevimsiz" diye hitap etmeyin.
- Don't mind Lovey. He's got the misery.
- Siz Sevimsiz'e aldırmayın.
How about you, Lovey?
Ya sen Sevimsiz?
Lovey...
Sevimsiz...
Okay, Lovey.
Tamam Sevimsiz.
Where is Lovey?
Sevimsiz nerede?
Come on, Lovey.
Hadi Sevimsiz.
- Come on, Lovey.
- Hadi.
Who was it, Lovey?
Kim yatmıştı Sevimsiz?
You called me "Lovey"?
Bana "Sevimsiz" mi dedin?
I said to myself last night, "Lovey, Mr. Lovett..."
Dün gece kendi kendime dedim ki, " Sevimsiz, yani Bay Lovett...
There's a lovey dove!
Minik güvercinime bakın hele!
- Good-bye, lovey.
- Hoşça kal, hayatım.
All this calm, all this lovey-dovey. I don't quite trust it.
Bütün bu dinginliğe ve öpüşüp koklaşmalara pek güvenmiyorum.
They were so lovey-dovey the maids all quit.
Çok sevimli bir çiftti ;
You two look so lovey-dovey!
Çok romantik görünüyorsunuz.
There's nothing wrong with being lovey-dovey!
Romantik görünmede bir yanlışlık yok.
Ah, here's her lovey-dove now.
Ah, işte aşk kuşu burda.
All lovey-dovey and whisperin'and borrowing'each other's lipstick.
Bütün o fısıldaşmalar, birbirinizin rujunu ödünç almalar.
Is that a reason, lovey?
Bu, geçerli bir neden değil sevgili çocuğum.
Hello, lovey.
Merhaba yavrum.
It's all fixed, lovey.
Her şey ayarlandı canım.
Now you won't be back too late, will you, lovey?
Tatlım çok geç dönmezsin değil mi?
- Mr Lovey-dovey. - Lovey-dovey.
Bay aşk kuşu.
- Well, good morning, Lovey.
- Evet, günaydın Lovey.
Lovey, what's July doing here?
Lovey, Temmuz'un burada ne işi var?
Lovey will show you your costume.
Lovey sana kostümünü gösterir.
I just can't take any more, Lovey.
Artık dayanamayacağım Lovey.
Right over here, lovey duck.
Tam buraya, tatlı yavru.
You told lovey?
- Lovey'e mi söyledin?
Lovey kravezit.
- Lovey Kravezit.
Lovey kravezit?
- Lovey Kravezit mi?
# # My lovey, lovey dovey little teddy bear
# # My lovey, lovey dovey little teddy bear
AREN'T YOU, LOVEY?
Öyle değil mi, sevgilim?
We wanna have a serious talk with you, lovey.
Seninle ciddi bir şey konuşmak istiyoruz, tatlım.
There, there, lovey.
Tamam, tamam, tatlım.
This is your German lovey-dovey bringing you the latest war news.
Alman sevgiliniz karşınızda son savaş haberlerini veriyor.
You know, the way you were carrying on at my wedding, all lovey-dovey...
Düğün günümde çifte kumrular gibi kırıştırmanızı hatırlarsın...
Hey, lovey-dovey!
Hey, çifte kumrular!
What now would they be doing for a living, lovey?
Hayatlarını nasıl kazanıyorlar, tatlım?
Come on. There's plenty of ways, lovey.
Kazanmanın bir çok yönü var, tatlım.
And so you shall be, lovey.
Ve olacaksın da, canım.
No more lovey-dovey?
Fingirdeşmeniz bitti mi?
Now, lovey, never you mind, anyway.
Şimdi, tatlım, her neyse sen bunlara takılma.
I'll manage, lovey.
- İdare ederim tatlım.
- Hurry up, lovey.
Çabuk!