Lucien traducir turco
856 traducción paralela
Oh, sorry, Lucien.
Affedersin, Lucien.
And I want you to know that I'm really happy for you and Lucien.
Ve bilmeni isterim ki sen ve Lucien ile burada çok mutluyum.
What did Lucien say when you told him the big news?
Büyük haberi verdiğinde Lucien ne dedi?
Lucien? Mm?
Lucien?
Lucien, I needed to talk to you about...
Lucien, seninle şey hakkında konuşmak...
They're mine, Lucien.
Onlar benim, Lucien.
Lucien!
Lucien!
Lucienne... you don't love me anymore?
Lucien, artık beni sevmiyor musun?
Marcel Lucien did the photography with Raymond Cluny... while Paul Duvergé recorded the sound in his isolated booth.
Marcel Lucien, görüntü yönetmenliği işini Raymond Cluny ile paylaşırken Paul Duvergé de yalıtılmış kabininde ses kayıt işi ile uğraştı.
Come dance, Lucien?
Dans eder misin Lucien?
- Get a load of Lucien. He's ready to cry.
- Lucien'e baksana, neredeyse ağlayacak.
You're Lucien Legardier, from a good family that raised you badly.
İyi bir ailenin kötü yetiştirdiği Lucien Legardier'sın.
Lucien wanted to talk to her.
Lucien onunla konuşmak istedi.
- What did Lucien do?
- Peki Lucien ne yaptı?
By beating up Lucien Legardier.
Lucien Legardier'ı haklamışsın.
Lucien Legardier is an immoral good-for-nothing.
Lucien Legardier hiçbir işe yaramayan terbiyesizin tekidir.
Lucien is on the dock at night.
Lucien, gece limanda olacak.
Some say it was Lucien Legardier.
Bazıları Lucien Legardier olduğunu söylüyor.
La belle Meunière, book by Marcel Lucien.
Güzel Meunière, Marcel Lucien kitabından. Uzak dur.
Congratulate Walter on his sets, Lucien on her costumes... -... and Boris on his score. - I liked the music.
- Walter'ın setini, Lucien'in kostümlerini ve Boris'in orkestrasını kutlarım
You know Lucien Guitry too?
Lucien Guitry'yi de tanır mısın?
But dear Lucien...
Sevgili Lucien...
Can I call you Lucien?
Sana Lucien dememe izin verir misin?
It's his friend Lucien.
Arkadaşıyım. Lucien.
Lucien.
Lucien...
Sailor Esnault Lucien!
Denizci Lucien Esnault!
- Lucien!
- Lucien!
- Lucien, you got the ropes?
- Lucien, ipi aldın mı?
Put it on my tab, Lucien.
Hesabıma ekle Lucien.
Lucien.
Lucien.
Lucien, I think I see one with stripes.
- Lucien, şuradaki rütbeliyi farkettin mi?
It's going to be hard work, Lucien.
Şu halimize bak, Lucien. Bu adam bizim canımıza okuyacak.
Good-bye, Lucien.
Hoşçakal, Lucien.
Won't Lucien be surprised!
Lucien şaşırmayacak!
Lucien, look who's here!
Lucien, bak kim var burda!
Who's that? - The mailman, Count.
Benim, Kontum, Lucien.
Come in.
Ah, gel dostum Lucien.
Victor Pietro Duchell, I hold here an order for you to be put to death in the lethal gas chamber of this state on this date and at this time for the murders of Lucien and Ellen Morgan, two human beings.
Victor Pietro Duchell elimde tuttuğum bu anda ve bu saatte Lucien ve Ellen Morgan adındaki iki insanı öldürmek suçundan devletin gaz odalarından birinde idam edilme cezan.
- So this is Marc's and Lucien's house?
- Burası Marc ile Lucien'in evi, öyle mi?
On'Archaeology Today'tonight I have with me Professor Lucien Kastner of Oslo University.
Bu akşam Arkeolojide Bugün'de konuklarımız, Oslo Üniversitesi'nden Profesör Lucien Kastner.
I told Lucien you'd write the Senator.
Lucien'e Senatör'e yazacağını söyledim.
He's Lucien's customer.
O Lucien'in müşterisi.
To begin with we had shirred eggs, then chicken à la Lucien Tendret, washed down with a Chablis'45 and a magnum of Corton-Grancey.
Başlangıç olarak yumurta ve kırmızı şarap aldık... sonra Lucien Tendret usulü tavuk. Hepsini, bir Chablis'45 ve büyük boy bir Corton-Grancey içerek sindirdik.
Lucien refusing to let the manager piss.
Lucien müdürün işemesine izin vermiyor.
Are you Lucien, Thérèse's son?
Sen Teresa'nın oğlu, Lucien değil misin?
Is that you, Lucien?
Sen misin, Lucien?
- Morning, Lucien.
- Günaydın, Lucien.
Lucien, lift his head.
Lucien, başını kaldır!
Lucien Pelletier.
Lucien Pelletier.
Lucien!
- Lucien!
Is that clock working?
Lucien, duvar saati çalışıyor mu? Saat 6.