English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ M ] / Mary had a little lamb

Mary had a little lamb traducir turco

53 traducción paralela
Mary had a little lamb, its fleece was white as snow.
Mary'nin bir kuzusu varmış, postu kar gibi beyazmış.
Mary had a little lamb, its fleece was white as snow.
Mary'nin bir kuzusu vardı, Yünleri kar gibi beyazdı.
"Mary had a little lamb, its fleece as white as snow."
"Mary'nin küçük bir kuzusu var, tüyleri kar gibi beyaz."
The sheep turned out to be a ram Mary had a little lamb
Küçük koyun koç oldu. Mary'nin kuzusu doğdu.
- # Mary had a little lamb... #
- # Mary'nin küçük bir kuzusu varmış... #
George, excuse me. How about "Mary Had A Little Lamb"?
George, affedersin. "Mary'nin Küçük Bir Kuzusu Vardı" nasıl olur?
Sketch. "Mary Had A Little Lamb".
Sketch. Şimdi bir şarkı söyle.
You wanna hear "Mary Had A Little Lamb"?
"Mary'nin küçük bir kuzusu vardı" yı ister misin?
Tanya - "Mary Had A Little Lamb".
Tanya, sen söyle. Mary'nin küçük bir kuzusu vardı.
Maria, let me hear "Mary Had A Little Lamb".
Maria, hadi şimdi de sen söyle.
I don't know "Mary Had A Little Lamb".
Mary'nin küçük bir kuzusu vardı'yı bilmiyorum.
Mary had a little lamb...
Mary'nin bir kuzusu vardı...
Mary had a little lamb
Mary'nin küçük bir kuzusu vardı Postu kar gibi bembeyazdı
Mary had a little lamb Her fleece was white as snow
Mary'nin küçük bir kuzusu vardı Postu kar gibi bembeyazdı
- That's "Mary Had a Little Lamb."
- Pekala, "Mary'nin Küçük Bir Kuzusu Var."
The elementary school orchestra did a great version of "Mary Had a Little Lamb."
Hey, ilkokul orkestrasına ne dersiniz? Son konserlerinde harika bir "Mary'nin Küçük Kuzusu" performansı vermişlerdi.
Mary had a little lamb.
Mary'nin küçük bir kuzusu vardı.
♪ Mary had a little lamb... ♪
Mary'nin küçük bir kuzusu vardı.
EMMETT CAN'T PLAY "MARY HAD A LITTLE LAMB" ON A KAZOO.
Emmett kendi başına hesap bile yapamaz.
Mary had a little lamb
Mary'nin küçük bir kuzusu vardı.
Mary had a little lamb, its fleece as white as snow
Mary'nin küçük bir kuzusu vardı, postu kar gibi beyazdı
Mary had a little lamb.
Mary'nin küçük bir kuzusu vardı. Mary...
Me, "Mary Had a Little Lamb," throw-up, 30 kids screaming?
Ben, "Meri'nin Küçük Kuzusu." Kusmuk. Çığlık çığlığa otuz çocuk.
Mary had a little lamb.
Mary küçük bir kuzucuk.
Mary had a little lamb its fleece was white as snow
Kayıp küçük kuzu, küçük kuzu...
Mary had a little lamb
Mary'in küçük bir kuzusu var...
I want you to go up in that balcony and play "Mary Had A Little Lamb" on the church organ.
Şu balkona çıkmanı ve kilise orgunda "Mary Had A Little Lamb" ı çalmanı istiyorum.
I know that because they're playing the traditional Mary Had A Little Lamb processional.
Biliyorum, çünkü Mary Had A Little Lamb ilahisini çalıyorlar.
Did you see Mrs. Erickson stage-dive to "Mary Had a Little Lamb"?
"Mary Had a Little Lamb" de Bayan Erickson sahneye nasıl atladı gördün mü?
When my old boss got bored, he liked to listen to Thomas Edison reciting "Mary Had a Little Lamb" on a wax cylinder.
Eski patronum sıkıldığında Thomas Edison'ın kaydettiği "Mary Had a Little Lamb" şarkısını dinlemekten hoşlanırdı.
Mary had a little lamb?
Mary'nin bir kuzusu var, ha?
And Mary had a little lamb.
ve * * Mary'nin de küçük bir kuzusu vardı.
I would hear my daughter singing, "Mary had a little lamb"
Kızımın şarkı söylediğini duydum, "Mary'nin küçük bir kuzusu vardı."
Mary had a little lamb..
Mary'nin küçük bir kuzusu vardı.
"Mary had a little lamb."
"Mary'nin küçük bir kuzusu vardı."
- ♪ Mary had a little lamb. - ♪ Not like this
* Mary'nin küçük bir kuzusu var * * Böyle değil *
Mary had a little lamb She kept it on a barge
"Mary'nin küçücük bir kuzusu vardı..." "Onu filikada saklardı..."
Mary had a little lamb, whose fleece was white as snow, and everywhere that Mary went the lamb was sure to go.
Mary'nin kar beyaz postu olan küçük bir kuzusu vardı ve Mary nereye giderse kuzusunu da götürürdü.
So what did you learn today? I learned how to play "Mary Had a Little Lamb."
John Anderson'un kızı Zeal'ın yasal velayeti Susan Webb'e verildi.
They taught him when he was a little boy that Mary had a little lamb, his fleece was white as snow.
Küçükken Meryem'in bir kuzusu olduğunu ve yünün kar beyazı olduğunu öğrettiler.
So, let's say the DNA sequence was, er, Mary Had A Little Lamb, for example.
Diyelim ki DNA sıralaması örneğin "Mary'nin Küçük 1 Kuzusu Var".
Er, your Mary Had A Little Lamb would read,
Yani senin Mary'nin Küçük 1 Kuzusu Var şöyle okunur.
If we'd isolated the whole sentence, Mary Had A Little Lamb, we'd see a long smear on the gel.
Mary'nin Küçük 1 Kuzusu Var cümlesini tamamen ayırsaydık jelin üzerinde uzun bir leke görürdük.
You give me hits, you can sing fucking "Mary Had a Little Lamb."
Bana o hitleri ver, sonra istersen Mary'nin Küçük Kuzusu'nu söyle.
It's more like "silence of the lambs" Than "mary had a little lamb."
Dandini dandiniden çok Kuzuların Sessizliği gibiler.
- Mary had a little lamb.
- Mary'nin küçük bir kuzusu var.
"Mary had a little lamb."
Mary'nin küçük kuzusu vardı.
♪ Mary had a little lamb
Dan sen misin?
Mary... Meredith had a little lamb.
Meredith'in küçük bir kuzusu vardı.
But Mary, well, she had a little lamb... a little lamb.
ve ona dünyayı verdim ama Mary, o küçük bir kuzu... küçük bir kuzu.
Mary Had A A A Little Lamb.
Mary'nin 111 Küçük Kuzusu Var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]