Matchmaker traducir turco
266 traducción paralela
I'm a marriage matchmaker for the dead.
Ben... ölüler için çöpçatanlık yapıyorum.
She's a spirit matchmaker.
Bir çöpçatan.
A spirit matchmaker?
Çöpçatan mı?
If you ever drag her into your plans again I'll become the matchmaker this time and marry you off to one of your spirits.
Onu bulmaya gelirsen çöpçatan olup sana bir hayalet düğünü ayarlarım.
The "clandestine" room of the matchmaker Greifer.
Pezevengin gizli odası Bayan Greifer.
"Cursed matchmaker!"
"Lanetli çöpçatan!"
I seem to be a born matchmaker.
Sanırım doğuştan çöpçatanmışım.
Haven't you learned yet that Mildred is an incurable matchmaker?
Hala Mildred'ın iflah olmaz bir çöpçatan olduğunu öğrenemedin mi?
You mean, you want me to play matchmaker?
Çöpçatanlık yapmamı mı istiyorsun yani?
- He wants me to play matchmaker for you.
Senin için çöpçatanlık yapmamı istiyor.
But we didn't have anyone to act as our matchmaker.
Ama bize çöpçatanlık edecek kimse yoktu.
How I regret that back then I didn't even know to arrange for a matchmaker.
Nasıl da pişmanım. O zamanlar çöpçatan ayarlamadan bile bihaberdim.
Well, if you listened and not be interrupting'the matchmaker.
Çöpçatanın sözlerini dinlemeli ve kesmemeye çalışmalısın.
If you'd saved me as your matchmaker, you would've been married long since.
Eğer çöpçatanın ben olsaydım, dulla çoktan evlenmiş olurdun.
If those two marry, you'll be the matchmaker.
Eğer o ikisi evlenirlerse, siz de çöpçatan olacaksınız.
Now you drag some woman over by her hair and, boom, you're a matchmaker.
Şimdi de çöpçatanlığa başlayıp bir kadını saçlarından sürüklüyorsun.
First, our president, Arimura, who acted as matchmaker, will present the bride and groom.
Öncelikle, başkanımız, Arimura, çöpçatanlığı yapmıştır, bize gelin ve damadı tanıtacak.
Matchmaker, of course!
- Eş adayı, tabii ki.
Maybe I'm a matchmaker at heart.
Belki de aslında çöpçatanım.
Yente, the matchmaker,
Çöpçatan Yente,
Mama, Yente the matchmaker is coming.
Anne, Çöpçatan Yente geliyor.
Matchmaker, matchmaker
Çöpçatan, çöpçatan
In the city, boys and girls can be affectionate without a matchmaker's permission?
Şehir de kızlarla erkeklerin, çöpçatanın izni olmadan sevişebildiklerini biliyor musun?
The bridegroom, matchmaker, and guests in one?
Güvey, çöpçatan ve konuklar mı?
As for being my matchmaker,
Kendi kendime gelin güvey olmama gelince,
Without a matchmaker!
Üstelik çöpçatana da.
On the other hand, did Adam and Eve have a matchmaker?
Bir bakıma da, Adam ile Havva'nın da çöpçatanı mı vardı sanki?
And it seems these two have the same matchmaker.
Bunlar da aynı çöpçatanı kullanıyorlar demek ki.
I'm thanking you for being our matchmaker
Sadece size teşekkür ediyordum!
Have you added m-matchmaker to your list of careers?
Kariyer listene çöpçatanlığı da mı ekledin?
Little old matchmaker in the sky. Yes...
Bu paha biçilmez koleksiyonu toplamak... ne kadar yıl, ne kadar çaba aldı biliyor musun?
She's always been a matchmaker.
O hep çöpçatanlık yapar.
Let me be the matchmaker. On behalf of 7th let me speak for her marriage.
İzin verin ben çöpçatan olayım 7inci kardeşle, everilmesi konusunda konuşayım
Why hasn't Mrs Matchmaker found her?
Neden Bayan Çöpçatan onu bulamıyor?
Mrs Matchmaker has found a girl
Bayan Çöpçatan bir kız bulmuş.
Mrs Matchmaker Let Sexy knows she's rejected
Bayan Matchmaker, Seksi'ye reddettiğimizi söyleyin.
Come on, guys, say the word, I'll be a matchmaker.
Haydi çocuklar, evet derseniz çöpçatanınız olurum.
Who's the world's greatest matchmaker?
Dünyanın en iyi çöpçatanı kim?
- You're the matchmaker.
- Çöpçatan sensin.
All right, Mr Matchmaker, you're on.
Pekâlâ Sayın Çöpçatan, anlaştık.
I'm feeling like quite the matchmaker.
Kendimi tam bir çöpçatan gibi hissediyorum.
Come on, I'll take you to the matchmaker. - It'll put you in a better mood.
- Ben, biliyorum. seni çöpçatana götüreceğim.
- I'm not going to a matchmaker.
- Çöpçatana gitmeyeceğim.
No matchmaker?
Çöpçatan yok?
Matchmaker lady, the hat.
Çöpçatan bayan, şapka gelsin.
Matchmaker lady.
Çöpçatan bayan...
She says she's a kind of matchmaker.
Bir çeşit çöpçatanmış öyle söylüyor.
I asked her to be your matchmaker.
Sana çöpçatanlık yapmasını istedim ondan.
She's their matchmaker.
Senin çöpçatanındır kendisi.
- Matchmaker?
Çöpçatanlık mı?
I'm a great matchmaker.
Harika bir çöpçatanım.