Me included traducir turco
138 traducción paralela
Me included?
Ben dahil mi?
We were hasty in thinking you took up with Sam Blake, all of us, me included.
Senin Sam Blake'in adamı olduğunu düşünmekle fevri davrandık, hepimiz. Ben de dâhil.
But anyone, me included, could knock on the door of the German Embassy, and when I come out, I could be a rich man if I had these papers? Certainly. Hmm.
Ama ben de dahil herkes Alman Büyükelçiliği'nin kapısını çalıp elinde bu belgeler varsa zengin bir adam olarak oradan ayrılabilir mi?
Dear Mom and Dad. Today started out just like all the other school days with everyone feeling a little crowded, me included.
Sevgili anne ve baba, bugün de aynı diğer okul günleri gibi başladı Ben dahil herkes biraz sıkışık hissediyor.
You and me included.
Sen ve ben dahil...
Me included, if I hadn't run a mile.
Bende dahildim aslında.
'Cause everyone would feel so much better, me included... if you were riding along with us.
Çünkü ben dahil herkes, eğer bizimle uçuyor olsaydın daha rahat hissederdi.
One thing that many people, me included, fear is that when this happens we will simply go and take by force of arms the oil that we need.
Ben de dahil, birçok insanın korktuğu şey ; Krallık dağıldığında, ihtiyacımız olan petrolü gidip, silah zoruyla alacak oluşumuzdur ve bu durum bizi çok farklı bir ülkeye, Dünya'yı da çok farklı bir Dünya'ya dönüştürecektir.
You know, a lot of us, me included, we say that the heroes are the guys that don't make it back to the house.
Birçoğumuz der ki asıl kahramanlarımız istasyona dönmeyenlerdir.
And then she turns to Jerry and says : What do you do for me included?
Jerry e dönüp, " "Ee bana başka ne getirdin?" " dedi.
I think what's got most people concerned, me included, is how you're doing.
Sanırım insanların endişelendiği, ben dahil, nasıl yaptığın.
Ad designers don't lack ideas ; behind every shitty ad is a good idea thrown-up in the bin, just because everyone, me included, shit in his pants.
Yaratıcılar fikir özürlü değiller. Her saçma reklamın ardında çöpe atılmış iyi bir fikir yatar. Çünkü ben dahil herkes, özgür olmaktan korkar.
But all those years of people expecting something from him... me included all those punches, night after night, just wears a man down.
Ama tüm o yıllar boyunca ben de dahil insanlar ondan bir şeyler bekledi tüm o yumruklar her gece bir adamı yıpratır.
Yeah, me included.
Buna ben de dahilim.
- Yeah, me included.
- Evet, ben de dahil.
I didn't know that included me.
Bana da dediğini bilmiyordum.
At the last couple of briefings, everybody's been included in the act but me.
Son birkaç toplantıda benim dışımda herkes bu işe dahil oldu.
He brought me and Mary back from Italy because we were the only ones... in his department that he could trust, yourself included.
Beni ve Mary'yi İtalya'dan geri çağırdı, çünkü siz dahil... bölümünde güvenebileceği kişiler sadece bizlerdik.
Shows you how stupid I am. It never occurred to me that Downtown L.A. Included the concession at the stadium.
Ne kadar aptalım, şehir merkezinin Coliseum stadyumunu da kapsadığını anlayamadım.
- Excuse me but I think..... the two cases can be included in the category of sex crimes which are a result of our overly permissive society!
- Affedersiniz ama bence iki vaka da aşırı serbest toplumumuzun bir sonucu olan cinsel suçlar kategorisine alınabilir!
- Me and you included.
- Ben ve sen dahil.
She included me, Tom.
Beni de dahil etti, Tom.
Of course, it wouldn't be necessary for me to eavesdrop, if I were included in these discussions as a matter of operating protocol.
Elbette operasyon protokolleri arasında buna benzer bir konuda benim katkıda bulunmam yazmıyor.
Oh, like you've ever included me in your life?
Sanki beni çok hayatına dahil ettin de!
There isn't a man among you who could stand against me in single combat Stilgar included.
Aranızda tek bir kişi yok ki, bir kavgada karşımda durabilsin. Stilgar da buna dahil.
You included me in this?
Bekle, bizim güçlerimiz mi? bu işe beni de mi sokuyorsun?
There isn't a man among you who could stand against me in single combat Stilgar included.
Zor görevler zor usuller ister. Naibimiz olup Harkonnen'lere karşı bize önderlik etmelisin.
I'm flattered you included me in your little "going out in a hail of gunfire" concept, but you've gone nuts, frankly!
Buradaki onca kişi sana bir şey yapmayacak ve sen de... elini kolunu sallayarak bulutların üzerinden uçup gidecek misin?
I'd just like to say thank you to the men and women of Southport For recognizing me with this honour, I feel flattered to be included
Southport'lu beyler ve hanımlara beni böyle onurlandırdıkları için teşekkür etmek istiyorum.
I'm sorry. I thought you were making me feel included by giving me a little task to do.
Özür dilerim. Bana küçük görevler vererek beni gruba dahilmişim gibi hissettirmeye çalıştığını sanmıştım. Yani...
Out there as that was, that helped me realize what it was about surfing that was so worthwhile that it made me feel good about a day that included a go-out.
Sörfün neden böyle olduğunu neden insana kendisini bu kadar iyi hissettirdiğini anlamamı sağlayan şey dışarıda geçirdiğim bir gündü.
Uh, how come the stuff you were just telling me about wasn't included in the original estimate?
Neden şu demin anlattıklarını verdiğin ilk fiyata dahil etmedin?
The High Command hasn't included me in their discussions.
Yüksek Komutanlık beni görüşmelere dahil etmedi.
When you invited your father and me for the weekend... you said it included a lunch with you and Rory.
Babanla beni davet ettiğinde sen ve Rory'yle öğle yemeği yiyeceğimizi söylemiştin.
But would my name and address be included in the article... just in case anyone should try and contact me?
Fakat adım ve adresim olacak mı yazıda? Belki benimle irtibata geçmek isteyenler olur.
All of these played a part upon shaping the world that the crimes happened in and it seemed to me to be important to investigate all of those possibilities, to try and create a map of this event that included
Tüm bu alanlar, suçun gerçekleştiği dünyanın biçimlenmesinde bir rol oynadı. Tüm bu olasılıkları sorgulamanın bir olay haritası çıkartmaya çalışmanın... bu haritaya da tüm bu yabancı alanları dahil etmenin önemli olduğunu düşünüyorum.
Several people, her Ladyship included, have complimented me on my lightness of foot.
Leydi dahil, birçok kişi, ayaklarımın hafif olduğu konusunda iltifatta bulundular.
Uh, normally, when you test a drug like this, you do it in different stages, but, in developing medication for adolescents, which is my specialty, why Dr. Rainey included me in his study,
Normalde böyle bir ilacı, farklı aşamalarla denersiniz. Fakat ergenlik çağındakiler için ilaç geliştiriyorsanız ki bu benim.. ... uzmanlığıma girdiği için Dr. Rainey beni de araştırmaya davet etti, üç aşamayı aynı anda yürütürsünüz.
Lucky for me, breakfast is included.
Şanslıyım ki, kahvaltı dahil.
You should have included me in this huge decision you made about how our father's gonna leave this Earth.
Babamızın dünyadan nasıl göçeceğine dair aldığın bu büyük karara beni de dahil etmeliydin.
They're going to try to sell them to me, not give them as they rightfully should have as included in part of the original sale price.
O vitesleri bana vermeyecekler. Satmaya çalışacaklar. Aslında yasal olarak satışın bir parçası olduğu için ücretsiz vermeliler.
And let me tell you, the cage better be included in the price.
Ve şunu da söyleyeyim, bu fiyata kafes de dahil olsa iyi olur.
You should have told me this when we first met or included this when you were writing instructions in the Death Note... Yeah.
Neden bu bilgileri seninle tanıştığımız zaman söylemedin ya da defterdeki "Nasıl Kullanılır" bölümüne eklemedin?
He gave me a list of things to watch out for, but that wasn't included.
Dikkat etmem gereken şeylerin bir listesini verdi ama o listede bu yoktu.
And this is the first thing they've included me in where I haven't been the victim, so...
Ve bu olay içinde bulunupta kurban olmadığım ilk olay.
You ask me, he did us all a favor, you included.
Bana sorarsan, hepimize iyilik yaptı. Sen de dahil.
" I've included a picture of me and my son, Sohrab.
" Oğlum Söhrab'la fotoğrafımı gönderiyorum.
It would've been nice if you included me in your decision.
Beraber karar verseydik güzel olurdu.
- No one - except me, which is why I've included copies of my department performance reviews, medical records, and psych-evals.
Sadece ben varım, o yüzden departmanımın değerlendirmelerinin kopyalarını da ekledim, tıbbi kayıtlar ve psikolojik değerlendirmeler de var.
I didn't realize it included torturing me.
Bana işkence yapmanın buna dahil olduğunu bilmiyordum.
Yes, he told me not to tell anyone, but I didn't think that included you.
Evet, bana kimseye söylemememi tembih etti ama buna sizin de dahil olduğunuzu bilmiyordum.