Meaningless traducir turco
1,699 traducción paralela
Meaningless killings.
Anlamsız öldürmeler.
Your rituals are meaningless, your gods are dead.
Adetleriniz anlamsız, Tanrılarınız öldü.
( Number Six ) Most Cylons think the mind of the hybrid has gone mad... and the vocalisations are meaningless.
Cylonların çoğu melezin aklını kaçırdığını ve duyduğumuz seslerin anlamsız olduğuna inanıyor.
Kentwell Constructions is trying to snow you guys with these meaningless blueprints and reports.
Kentwell İnşaat sizi bu anlamsız projeler ve raporlarla aldatmaya çalışıyor.
Those words are said so often they've become meaningless to people like you.
Bu sözler o kadar çok söylendi ki, senin gibi insanlara anlamsız gelmeye başladı.
Would you risk your future and the future of your pretty little wife for a meaningless trophy?
Küçük güzel karının ve senin geleceğinizi, anlamsız bir kupa için riske mi edeceksin?
But, I wouldn't say that the Shinigami Realm is meaningless to humans either.
Ama... Ölüm Meleklerinin Diyarı'nın olması insanlara anlamsız gelmiyor.
The great detective is probably trying to decipher the picture and the letter those criminals left. It's an absolutely meaningless dying message.
Ünlü dedektif anlamsız ölüm mesajlarının anlamlarını bulmaya çalışarak zamanını boşa harcayacak.
If you enjoy waiting in airports for 18 hours, contracting food poisoning and having meaningless sex with a filthy foreigner, then why not go on holiday?
Eğer havaalanlarında 18 saat beklemekten hoşlanıyorsanız, yemekten zehirlenmek ve kaba bir yabancıyla anlamsız bir seks yaşamak... istiyorsanız, neden bir tatile gitmiyorsunuz?
I can't allow a meaningless fight to go on!
Bu anlamsız kavganın sürmesine izin veremem!
It's meaningless, but it might calm her down.
Bir anlamı yok ama onu sakinleştirebilir.
We're talking about a meaningless party.
Anlamsız bir partiden konuşuyoruz.
There is a big difference between "meaningless" and "degrading."
"Amaçsız" ile "küçük düşürücü" arasında çok fark var.
Besides, she's good for me, Jez, she's dragging me into the 21st century, with its meaningless logos and ironic veneration of tyrants.
Hem ayrıca o bana iyi geliyor, Jez. Bütün o anlamsız logoları ve zalimlere karşı ironik saygısıyla beni 21. yüzyıla taşıyor.
I was just a meaningless fling to that girl. I'll bet this is that whole karma thing people talk about.
İddiaya girerim ki insanların karma dedikleri bu olmalı.
There's no design here, Rodney. Just meaningless data.
Burada bir dizayn yok, Rodney, sadece anlamsız veri.
You should avoid a meaningless fight.
Amaçsız bir kavgadan kaçınmalısın.
It would mean that it was meaningless to detain Light.
Hayır, bu Light'ın gözaltına alınmasını anlamsızlaştırır.
If the rule that a person has to continue writing names is fake, it makes it meaningless that he spent more than 13 days doing nothing.
Eğer hayatta kalmak için deftere yazmaya devam etmen gerektiği doğru değilse, onun 13 gün boyunca hiçbir şey yapmamış olmasının bir önemi yok.
It would be meaningless as the successor to L.
L'nin varisinin bu şekilde davranması da anlamsız olurdu.
You know, law school just seems so meaningless.
Hukuk fakültesi çok anlamsız geliyor.
But it is meaningless before this sword...
Ama bu kılıç karşısında anlamsız kalıyor...
I just don't know meaningless
Sadece 75 yıl önceki...
I am just sick of actors competing with other actors for meaningless trophies.
Ödülü almak için aktörlerin diğer aktörlerle yarışmasından nefret ediyorum.
Life became meaningless after my daughter died.
Kızım gittikten sonra yaşamak anlamsızdı.
I kept saying, you know, these deaths weren't meaningless.
Sürekli diyordum, bu ölümler anlamsız değillerdi.
I break up, then I find some cute guy and then it's just 36 meaningless hours of... You know.
Ayrılık yaşarım, sonra, hoş bir çocuk bulurum ve sonra, tam 36 anlamsız saat boyunca anlarsın ya...
Sure it would be nice, Tony. But it would be meaningless.
İyi olurdu tabii ama anlamsız da olurdu.
Yeah, but, uh, the root cause was meaningless, huh?
Evet. Ama temel neden manasızdı, ha?
But that is meaningless speculation.
- Önüne bak. - Fakat bu çok anlamsız bir tahmin.
Like having meaningless sex with a sleazy video-store clerk.
Video dükkanındaki sıradan bir tezgahtarla anlamsız sevişmeler yaşamak gibi.
I'm sure this is just a meaningless exercise to illustrate the importance of supporting each other.
Bunun da birbirimizi desteklemenin önemini gösteren... şu anlamsız egzersizlerden biri olduğuna eminim.
Alan, I am tired of having meaningless sex with hot pinheads.
Alan, artık bezelye beyinli fıstıklarla anlamsız seks hayatımdan bıktım.
Well, usually when Giorgio and I have meaningless, post-divorce sex, it feels a little less meaningless, like we're somehow...
Genelde Giorgio ile boşanma sonrası anlamsızca sevişmemiz bunu biraz daha anlamsızlaştırıyor sanki şey gibi...
Meaningless.
Anlamsız.
It was meaningless until I explained it.
Ben açıklamadan önce anlamsızdı.
You know what? About five years ago, I realized there was an emptiness inside of me that no amount of meaningless sex could fill.
Biliyor musun 5 yıl kadar önce içimdeki anlamsız seks ile doldurulamayacak boşluğu fark ettim.
Ramil lives a meaningless and reckless life like a ghost.
Ramil vahşi ve umursamaz bir hayat yaşıyordu.
If I can't be his girlfriend, it's meaningless to stay in love with him.
Madem kız arkadaşı olamayacağım, sevmeye devam etmem saçma olur.
Meaningless bits of data,
Ve de hepsini birbirine kenetlemek...
Seemingly meaningless pieces Of evidence.
Geçmiş 10 yıl boyunca,
The excuses you've found... they're just tiny, meaningless reasons, they're nothing.
Bulduğun bahaneler... Çok zayıf, anlamsız sebepler, hiçbir değerleri yok.
Meaningless is right.
- Anlamsız dedin ya, doğru.
I choose to experience everything the world has to offer in exchange for a few meaningless lives.
Ben birkaç önemsiz hayat karşılığında, dünyanın bana teklif ettiği her şeyi denemeyi seçtim.
My life would be meaningless!
Hayatımın anlamı kalmazdı.
These accusations are quite meaningless, Sergeant, unless you can back them up with hard evidence.
Bu suçlamalar çok anlamsız Çavuş, sağlam delillerle destekleyebilirseniz o başka tabii.
There's a nice assortment of lovely, meaningless crap across the street.
Sokağın karşısında şirin ve abes şeyler satan bir yer var.
Whatever that is, it's meaningless at this point.
O her neyse, bu noktada anlamsız.
I mean, $ 10 million for covert ops against the Russian Army is meaningless.
Ruslara karşı yapılacak gizli operasyonlar için 10 milyon bir hiç.
It all seems meaningless now.
Artık hepsi anlamsız geliyor.
Everyone, please put down your guns. It is meaningless for us to shed blood here.
Herkes, lütfen silahlarınızı indirin.