Meatball traducir turco
539 traducción paralela
Meatball, Horrible, pick up Mr Keith's gear.
Meatball, Horrible, bay Keith'in eşyalarını alın.
Meatball, laugh once more and you're in trouble.
Meatball, bir daha gülersen başın derde girer.
- What is it, Meatball?
- Kaptan? - Ne var Meatball?
- Next. - Meatball, you can get dressed.
- Meatball, giyinebilirsin.
- That meatball?
- O köfte mi?
- Meatball with gravy, val.
- Şanslı köfte, Val.
It's a meatball.
Bu bir köfte.
- Hey, Tony, you old meatball!
- Hey Tony, seni yaşlı domuz.
It's only money, huh, meatball?
Altı üstü para, değil mi?
Media meatball each.
Herkes yarım köfte versin.
I was four and a half years old and called Meatball.
Ben dört buçuk yaşındayken köfte denirdi.
Hey, Meatball, why don't you go wire your hair? I'm saving for a car.
Hey Köfte, sen neden gidip saçını sarmıyorsun?
Mr. Weinberger, Dawn Davenport is eating a meatball sandwich... right out in class, and she's been passing notes.
Bay Weinberger, Dawn Davenport sınıfın ortasında köfteli bir sandviç yiyor... ayrıca sağa sola notlar yazıp gönderiyor.
Hey, you are through giving orders, meatball!
Hey, hala emirler yağdırıyorsun, köfte surat!
I feel like a meatball in here.
Köfte gibi hissediyorum kendimi.
- I thought you said you had it, meatball.
Yakaladım dediğini sanmıştım, et kafalı!
That 2nd Squad meatball?
2nci Manga köftesi mi?
Meatball Joe.
Köfte Joe.
How'bout a meatball sandwich, a medium Coke, and your phone number?
Köfteli sandviç, orta boy kola ve, telefon numarana ne dersin?
How about a big meatball sandwich?
Büyük köfteli bir sandviç nasıl olur?
How's about a big meatball sandwich, huh?
Peki kocaman köfteli bir sandviçe ne dersin ha?
The Ultimate Male, versus the ultimate meatball.
En Büyük Erkek, En büyük aptala karşı.
Come on, meatball.
Hadi, et yığını.
Think it's all fake, meatball?
Hepsini düzmece sanıyorsun, et yığını, ha?
- Life's tough, meatball!
- Hayat zordur, et yığını.
I'm not yet - not for the meatball.
Daha değil - et yığınına değil.
Nice drop, meatball.
İyi düşüş, et yığını.
I'II sleep with you for a meatball.
Bir köfte için sizinle yatarım.
You were willing to compromise your virtue for a meatball.
Bir köfte için namusundan vazgeçmek üzereydin.
I'II charge you a weekly interest equivalent to the going rate of one meatball.
Senden haftalık faiz alacağım. Faiz oranını da köfte fiyatlarına endeksleyeceğim.
If I couId, I would be the star and you would still be trying to swap your virtue for a meatball.
Do sesini verebilseydim yıldız olurdum. Sen de namusunu... bir köfte karşılığında satmaya devam ederdin.
- Meatball-sandwiches from Sharkie's.
- Dolandırıcılar için köfteli sandviçler.
Yeah, one meatball run over by a semi. Ew!
Evet, üzerinden otobüs geçmiş koca bir köfte yığını.
Meatball?
Köfte mi?
- Here's your meatball.
İşte senin köften.
I'll have a meatball sandwich and another Pepsi.
Köfte sandiviçi ve bir tane daha Pepsi alayım.
Well, uh... you're having a meatball sandwich?
Şey, uh köfte sandiviç mi yiyeceksin?
Make it a meatball sandwich.
Bana da aynından olsun.
Meatball sandwich.
Köfte sandiviç.
That's two meatball sandwiches and two Pepsis.
İki köfte sandiviç ve iki Pepsi.
That's two meatball sandwiches, two Pepsis... and a large pizza. Everything on it?
İki köfte sandiviç, iki Pepsi ve bir büyük boy pizza.
Well, why don't you Lick it up off the bar, Meatball?
Neden barın üstünden yalamıyorsun, köftehor?
Rick, you little meatball.
Rick, seni küçük köftecik.
All the money I spend, and you want to play Al Capone with some fucking meatball. You fucking juvenile!
Ben o kadar para harcayayım, sen ise malın tekiyle Al Capone'culuk oynamak iste.
You're a meatball.
Orası sayesinde...
Get this straight, meatball.
Şunu kafana sok köfte.
- Tried to run Meatball over.
- Arabayı üzerimize sürdü.
- He tried to run Meatball over.
- Arabasını üzerimize sürdü.
Meatball, look!
Meatball, bak!
Okay, give me another meatball, and I'll tell you.
Bir köfte daha verirsen söylerim.
All right, but this is a waste of a perfectly good meatball sandwich.
- Tamam ama nefis bir...