Michel traducir turco
1,740 traducción paralela
So, how is Michel?
- Michel nasıl? - Michel iyi.
Michel, this is an emergency staff meeting, I need him here.
Onun da burada olması gerek.
You know what, I hate to say it, not being a BB man myself, but Michel is making sense.
Ben de oda ve kahvaltı veren motelleri sevmem, ama Michel mantıklı konuşuyor.
Oh, Michel, it's beautiful.
- Michel, bu çok güzel.
Considering that in the past hour I uttered the phrase : "My God, I should have listened to Michel"... these better be the best cookies in the world.
Son bir saatimi "Michel'i dinlemeliydim" diyerek geçirdiğimi düşünürsen, kurabiyeler güzel olsa iyi olur.
I had to lay off Frank, too, but I just couldn't do another one, so Michel offered to do it.
Frank'i de işten çıkarmalıyım. Ama bir kişiyi daha kovmaya içim elvermedi. Michel ben kovarım, dedi.
All right. I'll tell Michel to keep a room available
Michel'e odayı ayırmasını söylerim.
But when I told Michel I would do the turn down service, it must've slipped his mind that you were here. - Pau-Pau fell in her water dish.
Bu çok güzel, ama Michel'e odayı hazırlayacağımı söylediğimde, herhalde burada olduğunuzu söylemeyi unuttu.
Michel, they sound really angry.
Michel, çok sinirli görünüyorlar.
I know, I thought I did, and then they got angry and threw breadsticks and butter pats. - Michel.
Biliyorum, dediğimi sanıyordum ama sinirlenip ellerindekileri bana fırlatmaya başladılar.
- Oh, Michel.
- Oh, Michel.
Oh, Michel, great.
Oh, Michel, harika.
Gran, I'd like you to meet Michel Gerard, our concierge.
Büyük anne, seni resepsiyonistimiz Michel Gerard'la tanıştırmak istiyorum.
Michel, this is my grandmother, Lorelai.
Michel, bu benim büyük annem Lorelai.
Because, Kook Danes, Michel eats a very specific diet.
- Niye başka yere götürüyorsun?
Normally, yes, that's true.
Çünkü Michel çok özel bir diyet yapıyor.
Michel, look I really appreciate the gesture, but no thanks. Seriously, I think if we just hang out, you'll see that I'm getting a lot more mature.
Michel, bak, çabalarını takdir ediyorum, ama istemez sağol cidden, bence biraz beraber takılırsak, gittikçe daha olgun olduğumu göreceksin.
I met Mr. Michel Esaquidar Philippe's brother.
Michel Esaquidar ile konuştum.
Michel, the store.
Michael mağaza.
- Bye, Michel.
- Hoşça kal, Michel.
- See you, Mr. Michel.
- Görüşürüz.
They took a raft out on the Saint Michel.
- St Michelle'de rafting yapıyorlardı.
- Jean Michell?
- Jean-Michel mi?
Enjoy your brief stay here at the Mont St. Michel.
Mont St. Michel de kısa kalacaksın bunun tadını çıkar.
I got off at Saint-Michel.
Saint-Michel'de indim.
I said "Michel?"
'Michel'diye seslendim.
He'll have to see with Michel.
Michel ile görüşmesi gerekiyor.
Nothing big, but I have a couple of scenes with Michel Serrault.
Büyük bir rol değil ama Michel Serrault'yla iki üç sahnem var.
But Michel Tremblay is gay.
Ama Michelle Tramble'yi sayma, o eşcinsel.
Didn't you write that paper on Michel Tremblay?
- Çalışmasını Michelle Tramble üzerine yapan sen miydin?
- Listen. Michel Tremblay is not exactly the best subject to write on.
Michelle Tramble temelde iyi bir deneme konusu değil.
Michel Tremblay has quickly understood that what people like is soap operas.
Dürüstçe söyleyeyim. Michelle Tramble, insanların pembe dizilerde izledikleri gerçeği tekrar edebilen biri.
Your little Michel is no longer here.
Küçük Michel'in burada değil artık.
Michel!
Michel!
My Michel was handsome as a god.
Michel'im bir ilah kadar yakışıklıydı.
It's him, he killed my Michel!
O Michel'i öldürdü!
- My Michel!
- Michel'im!
Do it for Michel, so that his soul may rest in peace.
Michel için yap ki... ruhu huzura kavuşsun.
Michel?
Michel?
- Michel.
- Günaydın.
- Is Michel going to be here?
- Michel burada olacak mı? - Evet.
Good, he is their favorite.
En çok onu seviyorlar. - Michel'i mi?
Michel? Have they met Michel?
Michel'le tanıştılar mı?
Have you met Michel?
Michel'le tanıştınız mı? - O çok komik.
Michel is here... and I'm sure he would be happy to look after you guys... while your parents are gone.
- Michel burada ve eminim anne-babanız yokken memnuniyetle size bakacaktır.
Michel, the Krumholtzes are in our most expensive room.
Michel, Krumholtzlar en pahalı odamızda kalıyor.
Michel, do we have any double-A batteries?
Michel, kalem pilimiz var mı?
- It's your turn, Michel.
- Sıra sende Michel.
- Michel, did you get a bagel?
Michel, çörek aldın mı?
Michel, are you okay?
- İyi görünüyor muyum?
- Michel, the batteries?
- Michel, piller.