Millicent traducir turco
330 traducción paralela
You and Millicent.
Sen ve Millicent.
Millicent called me up this morning.
Millicent bu sabah beni aradı.
This is Millicent Jordan.
Ben Millicent Jordan.
Millicent.
Millicent.
Millicent, really, I'm just dying.
Millicent, susuzluktan ölmek üzereyim.
Millicent, you don't mind if I take my shoes off, do you?
Millicent, ayakkabılarımı çıkarırsam rahatsız olur musun?
Say goodbye to Millicent for me, won't you?
Millicent'e hoşça kal dediğimi iletir misin?
Millicent, would you mind awfully if I didn't go to the theater tonight?
Millicent, bu akşam tiyatroya gitmezsem olur mu?
- Hello, Millicent.
- Merhaba Millicent.
Millicent, darling.
Millicent, sevgilim.
I'm all right, Millicent.
Ben iyiyim Millicent.
You can do it much better than I can... and remember, we must not spoil Millicent's dinner.
Sen sür. Benden daha iyi sürersin. Unutma, Millicent'in yemeğini mahvetmemeliyiz.
Why, Millicent, what is it?
Millicent, ne oldu?
Bye, Mrs. Millicent.
- Güle güle Bayan Millicent.
Remarkable old girl, Lady Millicent.
Olağanüstü yaşlı kız, Leydi Millicent.
Poor Millicent.
Zavallı Millicent.
Oh, Millicent, how could you?
Ah, Millicent, nasıl yapabildin?
Millicent, we must go over this again.
Millicent, Bunu tekrar gözden geçirmemiz gerekiyor.
Millicent!
Millicent!
Now, come, Millicent, don't pretend to be shocked.
Haydi, Millicent, şaşırmış gibi yapma.
Mother, Millicent, take care of Captain Smollet until we get back, will you?
Anne, Millicent, biz dönünceye değin Captain Smollet'e iyi bak, olur mu?
Thank you very much, Millicent.
Çok teşekkürler, Millicent.
It frightened Millicent earlier this afternoon.
Bu öğleden sonra. Bu Millicent'i korkuttu.
You also heard Millicent make a comment, an unguarded comment.
Millicent'in yaptığı açıklamayı da işittin, düşüncesizce yapılan açıklama.
Millicent, come closer to me so that George can sit.
Millicent, bana yaklaş ki, George oturabilsin.
Millicent, go to your room and stay there.
Millicent, odana git ve orada kal.
We shall have to have Millicent down again, I'm afraid.
Korkarım, Millicent'i tekrar aşağıya çağıracağız.
Come and sit down, Millicent.
Gel ve otur, Millicent.
It was a nuisance in the rain, but Millicent insisted.
Yağmur da rahatsız ediciydi, fakat Millicent ısrar etti.
When the police arrived, he insisted on his innocence, thus confusing poor Millicent to such an extent that she re-enacted the crime with her father as the victim.
Polis geldiğinde, ısrarla masum olduğunu söyledi, böylece zavallı Millicent'in kafasını öylesine karıştırdı ki kurban olarak babasıyla birlikte cinayeti yeniden oynadı.
Have your tea before you go, Millicent.
Gitmeden çayını iç, Milicent.
I didn't say she meant that Millicent is going to her doom.
Millicent'in felakete gimeyi amaçladığını söylemedim.
Millicent, if you're really nervous, perhaps it would be better if I went along with you.
Millicent, gerçekten huzursuzsan, belki seninle birlikte gelmem iyi olur.
I think you are very brave, Millicent.
Çok cesur olduğunu düşünüyorum, Millicent.
Millicent, I think you are intrepid, completely intrepid.
Millicent, sanırım sen cesur birisin, son derecede cesur.
And please, Millicent, don't practice your French on strangers.
Ve lütfen, Millicent, Fransızcanı ilerletmek için yabancılarla konuşmamalısın.
Bye, Millicent.
Hoşça kal, Millicent.
Millicent Bracegirdle, the sister of the Dean of Easingstoke.
Millicent Bracegirdle, Easingstoke papazının kızkardeşi.
Don't be melodramatic, Millicent Bracegirdle.
Kendini acındırma, Millicent Bracegirdle.
Certainly you must, Millicent Bracegirdle.
Kesinlikle mecbursun, Millicent Bravegirdle.
That concludes the life and loves of the intrepid Miss Millicent Bracegirdle.
Bu gözü kara Bayan Millicent Bracegirdle'in yaşam ve aşklarını sonlandırır.
- Millicent
- Millicent
... after Dr. Anthony Lorring believed a lie about her, and discarded her and was tricked into marriage by his wife Millicent.
... Dr. Anthony Lorring onun hakkındaki bir yalana inanmış, onu kovmuş ve karısı Millicent tarafından oyuna gelerek evlenmişti.
Half an hour ago Ellen and Anthony Lorring and his vindictive wife Millicent who hates Ellen, and has sworn to destroy both Ellen and Anthony...
Yarım saat önce Ellen, Anthony Lorring ve Ellen'dan nefret eden ve Ellen'ı da Anthony'i de yok edeceğine yemin etmiş kindar karısı...
... faced the young playboy Bruce Caufield in his hospital room and heard Bruce reveal that Millicent is...
... hastane odasında genç çapkın Bruce Caufield ile karşılaştı ve ve bir zamanlar gizli bir şekilde Millicent ile evli olan Bruce'un...
Millicent.
Hey, Doris.
Come to the Golden Cherry and bring your peanut-butter pie.
Millicent. Otele gelirken, yanınızda fıstıklı keklerinizden getirin.
Millicent, you look charming.
Millicent çok hoş görünüyorsun.
How do you do? Millicent Davies, US AFL-CIO.
Millicent Davies, US AFL-CIO.
And my goddaughter, Millicent.
Ve vaftiz kızım, Millicent.
A scarf for me, a pair of gloves for Mr Baldrick and a hat for Millicent.
Bana bir boyun atkısı, Bay Baldrick için bir çift eldiven ve Millicent için de bir şapka.
millie 548
million 4041
millions 178
millionaire 40
millionaires 17
million years ago 118
million worth 18
million people 107
million won 77
million dollars 237
million 4041
millions 178
millionaire 40
millionaires 17
million years ago 118
million worth 18
million people 107
million won 77
million dollars 237
million euros 46
million in cash 35
million years old 20
millions of them 19
million pounds 21
million last year 16
million bucks 60
million yen 73
million years 93
million a year 47
million in cash 35
million years old 20
millions of them 19
million pounds 21
million last year 16
million bucks 60
million yen 73
million years 93
million a year 47
million dead 17
million cash 19
milliseconds 21
million and 25
million for 18
million each 23
millimeters 51
millimeter 142
milligrams 93
million cash 19
milliseconds 21
million and 25
million for 18
million each 23
millimeters 51
millimeter 142
milligrams 93