Miraculously traducir turco
390 traducción paralela
And miraculously, his numbers won the grand jackpot.
Mucize eseri o numaralar kazandı.
But to know what the infant planet was like, they needed to find a remnant of the early crust miraculously preserved at the surface.
Ancak, bebek gezegenin neye benzediğini öğrenmek için, Dünya'nın ilk kabuğunun mucizevi biçimde yüzeyde korunmuş bir parçasını bulmaları gerekiyor.
Once the capital was conquered Mehmed II ordered a search for the remains of the martyr, and when they had been miraculously identified thanks to the dream or vision of a "shi" he ordered the building of a mosque venerated since then by all Turks.
Şehir fethedildikten sonra 2. Mehmet şehidin kalıntılarının aranmasını ve mucize eseri Şii birinin rüya ya da öngörüsü sonucu kim olduğu teşhis edilince Türkler tarafından saygı gösterilen bu adam adına bir cami yapılmasını emretti.
And from that heritage of service, miraculously, there comes a man, a person of importance, however small, a man whose decisions and whose future are in his own hands.
Ve bu hizmet geleneğinin içinden mucizevi şekilde bir adam çıkıyor. Her ne kadar küçük olsa da, önem taşıyan biri. Kendi kararlarını verebilen ve geleceğini kendi ellerinde tutan biri.
I wondered if the fact... that I'd been miraculously spared... didn't make me look as if... I'd killed them all.
Mucizevi bir şekilde hayatta kalışımın beni hepsini öldürmüşüm gibi gösterip göstermediğini merak etmiyordum değil.
Of the penniless boy from Clapham being miraculously transplanted to his birthright.
Claphamlı çulsuz çocuk,... mucizevi bir şekilde doğumdan gelen haklarına kavuşuyordu.
How could I feel so miraculously young then?
Sonrasında, nasıl öyle mucizevî bir şekilde genç hissedebildim ki?
"had not been murdered with the rest of the royal family, but had escaped miraculously."
" gibi öldürülmediği, aksine mucizevi bir şekilde kaçtığı dedikoduları ortaya çıktı.
There the battered French miraculously rallied at the Marne River... and in a series of unexpected counterattacks, drove the Germans back.
Orada yıpranmış Fransızlar mucize eseri Marne Nehri'nde tutunabildi... ve ani saldırılarla Almanları geri püskürtmeyi başardılar.
So this Macario cures miraculously.
Macario mucizevî bir şekilde iyileştiriyor diyorlar.
I'd like you to pick it up from where Sergeant Skidmore left it, where you had so miraculously escaped
Çavuş Skidmore'un kaldığı yerden devam etmeni istiyorum Teğmen Cantrellin atışlarından mucizevi bir şekilde kurtulduktan sonrasını.
If the partisans hadn't miraculously arrived, I'd have certainly been shot.
Eğer bölük mucizevi bir şekilde gelmiş olmasaydı kesinlikle vurulmuş olurdum.
- Miraculously.
- Mükemmelen.
I noticed a load of corrugated tin has miraculously appeared overnight.
Mucizevi şekilde bir gecede ortaya çıkan bir oluklu teneke yükü farkettim.
And the negative is miraculously developed within the satellite itself.
Ve bu negatif de mucizevi bir şekilde uydunun kendi içinde banyo ediliyor.
And he was not miraculously cured.
Mucizevi bir şekilde iyileşmedi.
- By miraculously saving his life and by leading you to our house the Lord has clearly expressed His will.
- Onun hayatını mucizevi bir şekilde kurtararak ve sizi, evimize getirerek Efendimiz, isteğini açıkça belli etti.
Suddenly, miraculously, we see a small spot of Earth-type environment down there.
Aniden, mucize gibi aşağıda Dünya benzeri bir yer beliriyor.
If so miraculously disappear in front of your eyes... did not suffer at all.
Bu gördüğüm gözden kaybolmak üzere olan kötü bir mucize mi yoksa? İçtenlikle yaptıklarımdan pişmanlık duymaya başladım.
Then God, in His wrath, sent the world a savior, miraculously born of two apes, who descended on Earth from Earth's own future.
Tanrı'dan, onun gazabı içinde, dünyaya kurtarıcı gönderdi, mucizevi iki maymun doğdu, Yeryüzüne indi Dünya'dan geleceğine sahip olmak için.
But when he gets too close, she recovers miraculously and streaks for the water.
Fakat çok yakına geldiğinde mucizevi bir şekilde iyileşir süratle suya girer.
Were cities, miraculously fair.
Mucize şehirlere.
Then, miraculously, it drops down in front of you.
Sonra, mucizevi bir şekilde önünüze düşüyor.
Then miraculously, when Muhammad's mission seemed to have failed, his entire situation changed
Muhammed, inandığı yolda başarısız gibi görünürken, birden bir mucize ile her şey değişti.
The San Andreas fault has miraculously sealed itself.
Faydaki kırılma mucizevi bir şekilde durdu.
He was cured, miraculously, and returned to inherit an empire.
İyileşti, mucizevi bir şekilde, ve bir imparatorluğu miras olarak almak için geri döndü.
Somehow miraculously, The town's retained every gotten adversity... right in the middle of southern California sun shine.
Her şeye rağmen mucizevi bir şekilde kasaba, Güney Kaliforniya'nın yakıcı güneşinin altında özelliklerini ve çektiği sıkıntıları unutmamış.
Miraculously, he was saved, but... then he choked on some grapes.
Mucize eseri kurtulmus amam... bu kez de bogazina üzüm kaçmis.
Our illustrious student miraculously survived a tragic accident that took place just 3 months ago in the Amazon jungle.
Ünlü öğrencimiz 3 ay önce ormanda yaşanılan trajik kazada mucizevi bir şekilde hayatta kaldı.
and appeared miraculously
... ve mucizevi bir şekilde çıkıverdi.
But while his protectors were killed, he survived, miraculously.
Ama onu koruyanlar ölürken, o mucize eseri hayatta kaldı.
One miraculously compensates for the other.
Biri mucizevi bir biçimde diğerini saf dışı bırakıyor.
If you've come here because of the legend about planet Haven miraculously healing the sick...
Eğer buraya Cennet gezegeninin mucizevi şekilde... hastaları iyileştirdiği efsanesi nedeniyle geldiyseniz...
Miraculously intact, but unstable...
" Çan kulesi mucizevi bir şekilde bu trajediyi atlattı.
I miraculously survived.
Mucizevi şekilde kurtuldum.
Yes, miraculously.
Evet, mucizevi bir şekilde.
And on this ground, miraculously still wet with her holy blood, we built our church.
Mucizevî bir şekilde, hâlâ kutsal kanla ıslak olan bu toprakta, kilisemizi inşa ettik.
to its barest essentials, until, miraculously, all the pieces will be falling to place.
Özüne kadar ta ki bütün parçalar mucizevi şekilde yerlerine oturana kadar.
I feel like a blind man who's miraculously recovered his sight! Grazie, padre.
Gözleri mucizevi bir şekilde açılan bir kör gibi hissediyorum kendimi!
And, when I returned to the apartment Paquita, perhaps frightened from the explosion had miraculously returned.
Ve, apartmana döndüğümde... Paquita, belki de patlamadan korkup mucizevi bir şekilde eve dönmüştü.
Miraculously, he was by my side to assist me.
Mucize eseri bana yardımcı olmak için yanımdaydı.
A local man who sustained a burn said his wound had miraculously healed.
Yanık yarası olan bir adam, yaranın mucizevi bir şekilde iyileştiğini söylüyor.
That night, everything was miraculously restored.
O gece her şey mucizevi bir şekilde düzelmişti.
Let's find someplace else. Coming across this house... which miraculously survived was mere luck. No, no.
Başka bir yer bulalım.
Miraculously, a copywas found justin time to getit to court
Mucizevi bir şekilde bir kopya mahkemeye götürülmek için tam zamanında bulundu
"We were miraculously saved at the zero hour by a koala-fish mutant bird".
"Mucize bir şekilde, dakikalar kala kuala-balık karşımı bir mutant kuş tarafından kurtarıldık."
What do you think, an angel will miraculously come down out of the sky and stop, say 350 billion tons of oil from being spilled into our oceans every year?
Ne yani, bir mucize eseri gökyüzünden yere bir melek inip... her yıl okyanuslarınıza 350 milyar ton petrolun sızmasını... durduracak mı?
By all rights, we should've been finished but then miraculously, the autopilot kicked in.
İşin aslı, işimiz bitmiş olmalıydı ama mucizevî bir şekilde otomatik pilot devreye girdi.
Somehow picks up the pieces of her life miraculously meets a new guy.
Bir şekilde hayatına çeki düzen verdi ve mucizevi bir şekilde yeni biriyle tanıştı.
Miraculously, as we did.
Mucizevî sekilde, bize de bir sey olmadi.
I swam for hours and then when I didn't think I could go on any longer suddenly I was surrounded by a school of man-eating sharks when miraculously some dolphins chased them away swam me to safety.
Saatlerce yüzdüm ve sonra daha fazla yüzemeyeceğimi düşündüğüm bir anda aniden etrafım bir grup insan yiyen köpekbalığıyla çevrildi. Ardından mucize eseri bazı yunuslar onları kaçırdı ve beni güvenli bir yere götürdüler.