Miras traducir turco
5,764 traducción paralela
Where they'll be kept For hybridization and transplantation Once we reach proxima.
Tohum Bankaları Mirasında Proxima'ya ulaştığımızda melezleme ve nakil için saklanır.
It's how we all keep in touch with our Greek heritage.
Yunan mirasımızı bu şekilde koruyoruz.
And you stole her inheritance.
Onun mirasını çaldın.
Look, with the government taking everything, there's zero inheritance, right?
Devlet her şeye el koyunca miras falan kalmayacaktı.
♪ Hawaii Five-O 5x05 ♪ Ho'oilina ( Legacy ) Original Air Date on October 24, 2014
Hawaii Five-O 5x05 Ho'oilina-Miras
We call it taking back our rightful legacy.
Biz ise haklı mirasımızı geri almak diyoruz.
Was that legacy worth the lives of two men?
Bu mirasın yaşaması için iki kişinin ölmesine değdi mi?
Let's not give that man a second thought, not at a time when we should be honoring the life and work and sacrifices that Coop made for our nation and the legacy he left us.
Cooper'ın yaşamı ve çalışmaları... milletimiz için yaptıkları, bıraktığı miras ve... fedakarlıklarını onurlandırmak adına... bu adama ikinci bir şans verilmemeli.
A legacy my husband is proud to uphold, particularly with respect to the former President's long-standing commitment to our military.
Bu miras, kocamın da korumak isteyeceği bir miras olup... Eski Başkan'ımızın askeri konulardaki uzun... süreli bağlılıklar konusuna destek vermektedir.
It decides who lives, who dies... who will inherit the Earth.
Kimin yaşayacağına kimin öleceğine Dünya'nın kime miras kalacağına karar veriyor.
Create a legacy of sorts.
Bir çeşit miras yaratmak istedim.
It will be her legacy.
Mirası olur.
I know you've always felt that firefighting is your legacy.
İtfaiyeciliğin senin mirasın olduğunu hep söyledin.
Or is Axl looting from the estate already?
Yoksa Axl mirası mı yağmalıyordu?
That's why they left the Diviner, as a guide to the temple, so the worthy would inherit the Earth.
Bu yüzden Kahini bırakmışlar, tapınak için rehber olsun böylece değerli olan Dünya'yı miras olarak alsın diye.
He wanted to pass it down to his son.
Künyesini oğluna miras bırakmak isterdi.
We have rich and storied heritage.
Zengin ve çok katlı bir mirasımız var.
It's the legacy of country music.
Country müzik mirasını orası taşıyor.
It's not so much isolated or localized as it once was, but there's still a history and a legacy there, you know, that deserves a lot of respect and that we can learn a lot from.
Eskiden olduğu kadar izole edilmiş ya da yerel değil. Ama yine de bir tarihi ve mirası var. Bu da saygıyı hak ediyor.
Chad inherited the house and some money.
Chad'e biraz para ve bu ev miras kalmış.
Yes, we couldn't ask for anything more than this testament to their great and enduring talent.
Muhteşem ve devamlı yetenekleri için bundan daha iyi bir miras olamaz.
I can still hear their laughter the songs and stories they spun like gold, and the sacred rituals passed down from their mothers, for the gods we worshipped in secret.
Kahkahaları altın gibi işlenmiş hikâyeleri ve nağmeleri analarının miras bıraktığı, gizlice tanrılara ibadet ettiğimiz kutsal ayinleri hâlâ kulaklarımda.
In the cool shade of the red tent, they handed down their memories to me like gifts, and it was through their voices that I came to discover my own.
Kırmızı çadırın serin gölgesinde anılarını, miras bırakır gibi bana bıraktılar. Sesleri, kendimi keşfetmemde aracı oldu.
Okay, maybe somebody inherited Lionel Hubbard's cuff links - and the recording rights to "6 A.M." - Like who, Jo?
Belki de birine Lionel Hubbard'ın kol düğmesi ve Sabah 6'nın hakları miras kalmıştır.
Woman : He inherited 5 million from his mother.
Annesinden ona 5 milyon miras kaldı.
Uncle Dean settled the estate.
Dean Amca miras bırakmış.
Oh! And he's just laid down Life's Legacy!
Az önce hayatın mirasını ortaya koydu.
~ Miras.
- Miras.
Where's Miras and the deserters?
- Miras ve firarileri nerede?
~ Miras... ~ Jason!
- Miras! - Jason!
About us, about our legacy?
Asıl olan mirasımız değil mi?
He knew I had access to it.
Ailemden miras kalmıştı o da bunu biliyordu.
Their hard-won territory will be a legacy to their pups and with luck, for the generations to come.
Zorluklarla kazanılan toprakları yavrularına miras kalacak ve nesilleri devam edecek.
And that will one day prove critical because in nature, the ultimate expression of power is to win a mate and so have the chance to leave a legacy in the form of offspring.
Ve bunun ne kadar önemli olduğu bir gün kanıtlanacaktır. Çünkü doğada güce sahip olanın en iyi ifadesi bir eş elde etmek ve üreyip bir miras bırakma fırsatına sahip olmaktır.
Success means leaving a legacy for the future.
Başarı geleceğe bir miras bırakmak anlamına geliyor.
If Scarface loses this battle, he will lose his legacy.
Yaralı Yüz bu savaşı kaybederse, mirasını da kaybedecek.
The mantle that you've inherited weighs heavy on your soul, but it will not always be so. Though he may not have known it,
- Ruhunun üstünü mirasının ağır yükü kaplamış ama her zaman böyle olmayacak bunu bilmemesine rağmen Minos seni güzelce ilerideki görev için hazırladı.
And she lees the rest of her fortune of $ 6 million to her first great-grandchild, which will be held in trust the child's parent.
Ve mirasının geri kalanı olan 6 milyon doları da ilk torun çocuğuna bırakıyor. Yani annesinin elinde güvende olacak.
Sons, kinsmen, thanes, and you whose places are the nearest, know that we will establish our estate upon our eldest, Malcolm,
Oğullar, akrabalar, beyler ve mevkisi yanıbaşımızda olanlar büyük oğlum Malcolm'dır mirasımızı devralacak, bilinsin.
I am his legacy.
Mirası benim.
Now I'm equally humbled to watch his legacy live on.
Mirasının aynı ölçüde devam ettiğini görme şerefine nail oldum.
When my family moved to the house on Dubinskaya street, They continued to live tenants there "inherited" from the previous owners.
Ailem Dubinskaya caddesindeki eve taşındığında önceki sahiplerden "miras alınan" kiracılarla yaşamaya devam ettiler.
This'll be her legacy.
Mirası bu olacak.
Legacy...
Miras...
If you don't wish to participate in the architecture of your wife's legacy, then so be it.
Eşinin mirasının inşasına katılmak istemiyorsan kendin bilirsin.
Now, through the Julia Eastwood-Mitchell scholarship fund, that gift will be her legacy.
Şimdi de Julia Eastwood-Mitchell burs fonu aracılığıyla bu yeteneği, onun mirası olacak.
I inherited from my father a country of miners and lumberjacks, of peasants and soldiers.
Babamdan madenci, oduncu, çiftçi ve askerlerden oluşan bir ülke miras kaldı.
Ever since I inherited my father's crown, before I was old enough to understand matters of state,
Babamın tacı bana miras kaldığından beri devlet meselelerini anlamak için yeterince yetişkin değildim.
We will not wait to inherit any wealth. Huh?
Herhangi bir servetin bize miras kalmasını beklemeyeceğiz.
Metro Capital backed you four years ago when you were a doctor with a dinky webpage and some inheritance money.
Metro Capital, dört yıl önce, sen küçük bir web sayfası ve biraz miras parası olan bir doktorken seni destekledi.
The House of Abrasax continues to thrive despite the squandering of your inheritance.
Abrasax Hanedanı gelişmeye devam ediyor senin mirasını çarçur etmene rağmen, kardeşim.