Moral traducir turco
5,410 traducción paralela
I mean, there's not even a standard of what moral behavior is.
demek istediğim bir standard olmayacaksa nasıl olacak kim bir davranışın ahlaki olup olmadığına karar verecek?
UM, BUT... UNLESS YOU'VE BEEN THROUGH WHAT I'VE BEEN THROUGH, YOU COULDN'T POSSIBLY UNDERSTAND IT, YOU KNOW?
Hastalara moral vermeye çalıştığını biliyorum ama yaşadıklarımı yaşamadıysan beni asla anlayamazsın, tamam mı?
The husband, the old man... was depressed for the longest time.
Kocasının, o yaşlı adamın moral bozukluğu hiç geçmiyordu.
Even after I said to him, "Your wife's going to pull through", he was still depressed.
"Karın bunu atlatacak" desem de moral bozukluğu bir türlü geçmiyordu.
The husband, the old man, was depressed for the longest time.
Kocasının, o yaşlı adamın moral bozukluğu hiç geçmiyordu.
Even after I told him the wife would pull through, he was still depressed.
"Karın bunu atlatacak" desem de moral bozukluğu bir türlü geçmiyordu.
There is no moral question here.
Burada ahlaki bir soru yok.
With all your judgments and your moral high ground...
Bütün yargılamalarına ve ahlaki üstünlüğüne rağmen...
Hey, I just a little moral question for you.
Sana ahlaki bir soru sorayım.
Fostered moral citizenship!
Geliştirdiği vatandaşlık ahlakı!
Yeah, but he keeps the moral high ground.
Evet, ama o ahlaki en üst düzeyde tutuyor.
Were it up to me, these boys would be sent down for moral vacuity and unspeakable thoughtlessness.
Bana kalsaydı, bu çocukları gönderilecekti bu saçmalık ve tarifsiz düşüncesizliğe bir örnek olmaması için.
Hey, as a high-school nerd success story, it is a moral imperative that I take my own victory lap.
Lise ineği olarak zafer basamaklarını tırmanarak başarıya ulaştığımdan bahsetmezsem içim rahat etmez.
Oh, how disappointing!
- Ne moral bozucu!
The results, as last time, are disappointing.
Sonuçlar ise geçen seferki gibi moral bozucu.
She's such an uplifting creature.
Çok moral verici bir varlık.
"Fearing not the abyss of moral incertitude" "and spiritual chaos, his purpose..." "Shall be a lantern whereby which no shadow-haver"
" Ahlaki şüphelerin ve ruhsal kaosun derin uçurumundan korkmadan gayesi, yolunu karartacak sert gölgelere karşı ateş böceği gibi parlayacaktır.
You're trying to make some moral sense of what we're doing.
Sen işimizden bir ahlaki anlam çıkarmaya çalışıyorsun.
We've just given our enemy a moral victory.
Düşmanımıza ahlaki bir zafer kazandırdık.
A moral victory?
Ahlaki zafer mi?
It is the moral responsibility of visionaries like us to continue healing, feeding, and fueling the future of humanity.
Bizler gibi ileriyi gören kişilerin ahlaki sorumlulukları olarak insanlığın geleceğini iyileştirmek, yenilemek ve yükseltmek öncelikli hedefimizdir.
This whole thing is so depressing.
Her şey çok moral bozucu.
Like, I'm in a good head space.
Mesala, İyi bir moral düzeyindeyim.
But is it also possible that some people are born with a stronger moral character than others? Sir?
Ama bazı insanların diğerlerinde daha fazla ahlaki değerlerle doğmuş olması muhtemel mi?
- I mean, that's moral, right?
Manevî değeri olurdu değil mi?
It will be perceived as a moral disaster.
Kopenhag bunu manevî bir felaket olarak değerlendirecektir.
It will give them a moral defeat, and we buy some time.
En azından bu, onlara manevî bir kayıp yaşatırken bizlere de zaman kazandırır.
Let's give them a moral defeat and then a sound beating at Dybbøl.
Şimdi onlara manevî bir kayıp yaşatıp Dybbol'da gerçek bir mağlubiyet tattıralım.
It would boost morale.
Bu, herkese moral verir.
It's like a mix of moral nihilism and Disneyland.
- Ahlaki hiççilik ile Disneyland karşımı bir yer.
I've got a moral compass.
Ahlak mefhumuna sahibimdir.
Oh, yes, you have a moral compass. It's just you don't know where it is.
- Evet ahlak mefhumun var ama sadece nerede olduğunu bilmiyorsun.
I'd like to think my little pep talk had something to do with it...
Moral konuşmam işe yaradı gibi bazı şeylerle birlikte.
I think your pep talk really helped.
Bence moral konuşman gerçekten yardımcı oldu.
22 bottles of grand cru, a shirt and moral damage to the board and the parrot.
22 şişe Grand Cru, bir gömlek Ve psikolojik hasar papağan ve tabak
Moral dilemma.
- Al sana ahlaki ikilem.
This is... This is not the time to take some moral high ground.
Ahlak sahibi olmanın sırası değil şimdi.
You know, I only seem to be faced with these extreme moral choices when I am with you.
Ne zaman yanımda sen olsan böyle ahlaki seçeneklerin arasında kalıyorum.
If your journalist has it right, we have a legal duty and a moral imperative to bring these tight-lipped S.O.B.s to justice.
Eğer gazeteciniz haklıysa,... bu ketum orospu çocuklarını adalete teslim etmek için yasal bir görevimiz ve ahlaki bir zorunluluğumuz var.
But at the same time, significant dysfunction in paralimbic structures, suggesting a-a-a level of - - of moral restraint that I - -
Ama aynı zamanda,... paralimbic yapısında ciddi işlevsizlik,... ahlaki olarak kısıtlı...
I'm afraid our morale will be destroyed.
Korkarım hiç moral de kalmayacak.
He saw self-discipline as a moral virtue.
Öz disiplini manevi bir erdem olarak görmüştür.
Programs like Dress for Success, our job fair, our Christmas pageant, Readers to Readers, are not a top priority for the DOC, but they are so important for morale, for education, for rehabilitation.
Başarı için Giyin iş festivalimiz, Noel gösterimiz, Okuyuculardan Okuyuculara, DOC için önemi olmayan programlarımız, ama moral için çok önemliler, eğitim için, rehabilitasyon için.
It's good for morale, you know?
Moral için iyidir, bilirsin?
And I was wrong to vouch for a man I knew had no moral spine.
Herhangi bir ahlaki değeri olmadığını bildiğim bir adama kefil olmam da yanlıştı.
I know circumstances look upsetting, Mrs. Logan.
Moral bozucu bir durum olduğunu biliyorum, Bayan Logan.
You're always so eager to hold Germany to an inappropriate moral standard.
Almanya'yı hep uygunsuz ahlaki standarda sokmaya çok heveslisin.
I suppose that's where the Socialists have the moral edge.
İşte bu noktada Sosyalistler ahlaki avantaja sahip sanırım.
Just two divisions on their way to France would have a tremendous moral effect - on our people.
Fransa'ya gelecek sadece iki tümen, halkımıza moral kaynağı olur.
And what about the moral calamity?
Ahlaki felaket?
It just simply totals him out as a... a drug-addled criminal, a liar and a... a thief with no moral compass. That column doesn't add up.
Önemli olan onun uyuşturucu kullanan bir suçlu olması.