Mortem traducir turco
431 traducción paralela
He was killed somewhere else and moved post-mortem.
Başka bir yerde öldürülüp ölüm-sonrası taşınmış.
His later mortem statement is awful tough.
Daha sonra açıklanacak ölüm raporu çok sert.
As you said, those later mortem statement is awful tough.
Dediğin gibi, daha sonra açıklanacak ölüm raporu çok kötü.
Not enough left for a good post-mortem.
Adli tıbba bir şey kalmamış.
He has to sit in on the post-mortem.
Otopsiye katılmalı.
In the post-mortem, not a trace of the poison can be found.
Otopside zehire ilişkin en ufak bir iz bulmak mümkün değil.
So don't go winning any post-mortem medals.
Bu nedenle ölüm sonrası madalya kazanmağa çalışma.
I wouldn't enjoy winning a post-mortem medal any more than you're going to enjoy that post-mortem money. What'd you say?
Ben ölüm sonrası madalya kazanmaktan hoşlanmam ama sen ölüm sonrası paranın tadını çıkaracaksın.
When you're through with him, Father, I'm going to enjoy doing a post mortem on him.
Peder, onunla işiniz bittiğinde, otopsiyi zevkle yapacağım.
It is called "Post Mortem."
Adı "Otopsi".
In this post-mortem, were you asked to determine if the deceased had reached sexual climax shortly before death?
İncelemelerde, maktulün ölmeden kısa süre önce... cinsel doyuma ulaşıp ulaşmadığını... - belirlemeniz istendi mi?
Any post-mortem photos?
Öldükten sonraki resimleri var mı?
I don't fancy having to perform a post-mortem on you.
Sana otopsi yapmak zorunda kalmaktan hoşlanmam.
Post-mortem over, all the evidence gathered, investigation complete, however, this carpet.
Ölüm sonrası, bütün deliller toplandı, soruşturma tamamlandı, ancak, bu halı.
All her other injuries were post-mortem.
Diğer yaralar ölüm sonrası oluşmuş.
as does superficial ligature mark around Mr. Leeds'chest, also believed to be post-mortem.
Bay Leeds'in göğsündeki izlerin nedeni de belirsiz. Tahminen, bunlarda ölüm sonrası oluşmuş.
Mrs. Leeds'injuries were post-mortem, four or five minutes later.
Bayan Leeds'in yaraları öldükten 4-5 dakika sonra oluşmuş.
In our fourth year, at a post mortem, one student had a strange expression
Dördüncü yılımızdı, otopsideydik, öğrencilerden biri garip bir tabirde bulundu.
I summoned Dr. Jansen to make a post mortem.
Bir otopsi yapması için Doktor Jansen'ı çağırdım.
Are you aware, Captain Stolz... that a post mortem examination was carried out... on behalf of the Ngubene family?
Yüzbaşı Stolz bir otopsi tetkikinin Ngubene ailesi adına yürütülebileceğini biliyor musunuz?
- I need some post-mortem knives.
- Otopsi aletleri gerekli bana.
I want you to take another look at the post-mortem.
Ölüm sonrası duruma bir kez daha bakmak istiyorum.
Post-mortem contraction of the posterior neck ligaments.
Arka boyun bağları öldükten sonra büzülmüş.
Post-mortem check uncovered last-stage syphilis.
Frengi son safhaya kadar ilerlemiş.
Post-mortem team to Sector 6 bio-engineering.
Otopsi ekibi Sektör 6 biyo-mühendisliğine
- I beg your pardon. - The report of the post mortem from the pathologist revealed that the stomach, it was quite empty.
Patologun otopsi raporuna göre midesi bomboşmuş.
When I'm done with you, they'll have to do a "compost-mortem!"
Seninle işim bittiğinde, ölünden kompost yapmak zorunda kalacaklar.
Just once more I beg you, Sergeant Keeley, get the coroner to order a post-mortem to the body of Emily Arundel.
Yalvarıyorum, Çavuş Keeley. Sorgu yargıcını ikna edin, Emily Arundel'e otopsi yapılsın.
A quick post-mortem a statement from the witness and... a little paperwork?
Tanıktan ölüm sonrası hızlı bir ifade ve kısa bir evrak işi mi?
If they do a post mortem...
"Normal bir şekilde defnedilirse..."
'If they do a post mortem... " It's not much to go on.
"Normal bir şekilde defnedilirse..." Bana pek bir şey var gibi gelmiyor.
'If they do a post mortem...'Shall I finish the sentence?
"Normal bir şekilde defnedilirse..." Cümleyi ben bitireyim mi?
" Monsieur Bouloir was a man whose erotic appetites might discreetly be described as'post-mortem.'
Mösyö Bouloir, cinsel iştahı en iyi ölüm sonrası denebilecek biriydi.
We can do a post-mortem syncording but act fast because there's a 12-hour window on deceased brains.
Çabuk olursak ölüm sonrası kaydı yapılabilir. Beyin için 12 saat süremiz var.
We're assuming pre-mortem.
Ölümden önce olduğunu düşünüyoruz.
- Burning was post mortem.
Yanması, ölümden sonra olmuş.
The next morning, Miranda called with the post mortem on her last date with Jim.
Ertesi sabah Miranda, Jim'le olan randevusunu anlatmak için beni aradı. - Alo?
We cannot analyse the affected area of the victim's brain post mortem...
Kurbanın beyninin etkilenen kısmını ölüm sonrasında inceleyemeyiz,...
There's a morgue in the basement where they did post mortem...
Ölümden sonra vücutların sınandığı bir morg da var...
No, she was crushed post mortem.
- Hayır, öldükten sonra ezilmiş.
Privilege doesn't extend post mortem.
Gizlilik ölümden sonra sürmez.
No bruising, so it was done post mortem.
Çürük yok ve bize bir şeyler anlatmaya çalışmış.
He's our best candidate for a post-mortem. Care to assist?
Otopsi için en iyi adayımız o.
This was later confirmed at the post mortem.
Bu daha sonra otopside teyit edildi.
And having established his location, if one were to go one step further, and compare the times of Lane's phone calls with the time of Anna Knight's death, as established by the post mortem...
Ve yerini tespit ettiğimize göre, bir adım daha ileri gidersek ve Anna Knight'in otopside tespit edilen ölüm saatini, Lane'in telefon görüşmesi yaptığı saat ile karşılaştırdığınızda...
This occurred post-mortem.
Bu hepsi ölüyken yapılmış.
The post-mortem examination showed long-standing heart disease.
Cesede yapılan otopsi kalp rahatsızlığı olduğunu gösterdi.
Something really stinks here, like on post mortem...
Burada bir koku var, ceset kokusu gibi.
Hanging her with the belt was done post-mortem.
Öldükten sonra kemerle asılmış.
Lots of pre-mortem bruising.
Ölmeden öncesine ait bir sürü morluk var.
The leg was severed post-mortem.
Bacak ölümden sonra kesilmiş.