English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ M ] / Mutilation

Mutilation traducir turco

288 traducción paralela
It's deliberate mutilation.
Kasıtlı olarak yapılmış.
Mutilation.
Sakatlamak.
We pray the same secular power to moderate its judgement short of death and mutilation of the limbs.
Aynı dünyevi güce hükmünü hafifletmesini ve organlarını hemen bozup ölüm anını kısaltması için dua ediyoruz.
We must avenge the mutilation of our three comrades.
Üç yoldaşımızın katledilmesinin öcünü almalıyız. Hadi!
Do you realize that I can charge you for self mutilation in order to avoid service in the defense of the Reich?
Farkında mısın? Seni Reich savunmasında vücuduna zarar vererek görevden kaçma ile suçlayabilirim.
This kind of mutilation goes with the queer.
Bu tür bir zarar verme eşcinsel olmasıyla uyumlu görünüyor.
Who can permit me such mutilation, what ideology can justify it?
Peki bunu hangi hakla yapabiliyorum? Hangi ideolojiye dayanarak?
Well, killing I expect, Mr. Mclntosh, but mutilation and torture, I cannot accept that as readily as you seem to be able to.
Öldürmeyi göze almıştım, Bay Mclntosh, ancak kesme ve işykenceyi sizin kadar olağan karşılayamam.
There is no mutilation.
Vücudun kesilmesi söz konusu değil.
We deliver you to the Governor of Rome, in order for you to suffer your due punishments, though effectively praying him to take care of your person, and not to suffer any flesh nor limb mutilation.
Şahsını kollaması ve acıdan sakınması için.. .. ona içtenlikle duacı olmuş olsan da .. hakettiğin cezayı çekmen için, seni..
Drug addiction alcoholism, sadism, bestiality, mutilation murder, vampirism, necrophilia, cannibalism. Not to mention a gamut of sexual goodies. Shall I go on?
Uyuşturucu bağımlılığı, alkol sadizm hayvanlara tecavüz işkence, cinayet, kan içme, ölü sevicilik, yamyamlık yani olağan seksüel ilişkilerle pek alakası yok.
More serious ones were punishable by mutilation or death.
Daha ciddi suçlar işkence veya ölümle cezalandırılabiliyordu.
That is a deliberate mutilation of a public service message.
Bu halka sunulan hizmet mesajını kasten baltalamaktır.
We are supposed to be civilised,... yet we do shove innocents into that chamber of horrors,... stuffed with pain, mutilation and death and say :
Sorsak uygarız, medeniyiz deriz. Öyle değil mi? Ama yine de masum çocukları acı, sakatlanma, ölüm ve korku dolu odalara tıkıştırıp şöyle diyoruz...
Never the less we've been permitted to observe the execution.. of one of the warriors. Death by mutilation.
İnfazı izlememize izin verilmesine rağmen herhangi bir savaşçının...
The stab marks were in the pattern of a Liberty Bell. The police are at a loss to explain this grotesque mutilation.
Bıçaklama şekli Özgürlük Çanı şeklinde yapılırken polis, bu korkunç cinayete bir açıklama getiremediklerini bildirdi.
So, what's new on the international mutilation front?
Uluslararası tırpanlama cephesinde ne yenilik var?
Why take them out? So mutilation- -
Cesetleri yetkisiz parçalayarak...
But God, this is self-mutilation!
Ama, Tanrım.. bu kendi kendini sakatlama!
Censorship is not the mutilation of the show, it is the show.
Sansür sovun piç edilmesi degil, sovun kendisi.
Monk and Cooms are accused of the mutilation and murder.
Monk ve Cooms, on yaşındaki Daniel Lewin'in öldürülmesiyle suçlanıyorlar.
Torture, murder... Mutilation.
İşkence... cinayet... sakatlama.
Torture, murder, mutilation.
İşkence... cinayet... sakatlama.
Fighting against the mutilation of our hopes and dreams.
Umutlarımızın ve rüyalarımızın sakat bırakıImasına karşı savaşıyorlar.
This mutilation, man, it looks too calculated not to mean something.
Cesedin böyle parçalanmış olması... Fazla hesaplanmış gibi, bir şey ifade ediyor olmalı.
I needed something a little e xtra. And I thought well self-mutilation that might do the trick.
Fazladan bir şeylere ihtiyaç duydum ve kendimi kesmemin iş yarayacağını düşündüm.
Sodomy and mutilation?
Taciz edip sakat mı bırakacaksınız?
Not knowing whether that child... is responsible for the death and mutilation of other human beings.
Bu çocuğun, diğer insanların... ölümünden veya sakatlanmasından sorumlu olup olmadığını bilmemenin.
Whether to hold yourself responsible... for that death and mutilation... because it is your child who is pulling the triggers, setting the bombs.
Ölüm veya sakatlanmadan... kendini sorumlu tutup tutmamanın... çünkü tetiği çeken ve bombayı koyan senin çocuğundur.
See, I think films with scenes of graphic disembowelment and mutilation can, in some cases, help people to, well, release some of the fears and aggressions of modern society.
Bence iç organların ve uzuvların parçalandığı sahneleri olan filmler bazı durumlarda insanların modern dünyanın korku ve saldırganlığını atmalarına yardım bile edebilir.
Mutilation?
Kötürüm bırakma mı?
Every Westerner's curisoty had been met with torture, mutilation and death.
- Batılıların merakı işkenceye ve sakatlanmalara sebep oldu.
- The people in this county have been blaming every transgression, every mutilation and every petty theft for the last 15 years on some character that nobody has ever seen before.
- Bölgedeki insanlar 15 yıldır bütün yanlışlıkların, sakatlıkların, ufak hırsızlıkların suçunu henüz hiç kimsenin görmediği bir karakterin üzerine atıyor.
Strangulation, mutilation.
Boğulmalar, parçalanmalar.
All the mutilation you see there is postmortem.
Bütün işkence ölümden sonra.
- of mutilation, cannibalism...
- sakatlama, yamyamlık...
Self-mutilation is an expression of a child crying out for help.
Kendini yaralamak, bir çocuğun yardım için çığlık attığının ifadesidir.
That's a very ornithological mutilation you've got there, love.
Kuşbilimsel bir sakatlık var orada tatlım.
Since 1967, over 34 states have reported unsolved cases of cattle mutilation.
1967'den beri 34 eyaletten fazlası, çözülemeyen hayvan katliamlarıyla ilgili olaylar bildirdi.
Nothing beyond your leading questions to Tina substantiates a UFO mutilation theory.
Ortada, senin Tina'ya sorduğun sorular haricinde, UFO'larla ilgili hiçbir şey yok.
Electrostatic charge, internal mutilation with no external causality.
Statik elektrik, bir dış neden olmadan gerçekleşen iç yaralar.
The body, when examined by paramedics, showed signs of what police are calling ritualistic mutilation.
Ceset sağlık ekipleri tarafından incelendiğinde... polislerin ritüelistik bir infaz olarak tanımladığı belirtiler bulundu.
Another self-mutilation day.
Bir başka kendini kesme günü.
So, uh... what is the deal with cutting language lab... Shit! Another self-mutilation day.
Yani... kesmeyle derdin ne dil lab...
I heard something on the way down about a mutilation?
Birinin uzuvlarının kaybolduğunu duydum.
So I don't think this was a simple necrophiliac mutilation.
Ne oldu? Bunun basit bir nekrofili uzuv kesmesi olduğunu sanmıyorum.
Pain. Viciousness. Mutilation.
Istırap, şiddet... kol bacak kesme.
Mutilation?
Sakatlama?
I also need case histories on murder by stabbing, mutilation and religion.
Ayrıca bıçaklama, sakatlama ve din ile ilgili cinayetlerin dosyalarını istiyorum.
This is not just murder, it's mutilation and torture.
Bu sadece cinayet değil, sakatlama ve işkence etme.
Mutilation, possible sexual assault... some dismemberment.
Uzuvlar kesilmiş, olası bir seks cinayeti paramparça olmuş bazı vücut parçaları yok.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]