My memory traducir turco
2,459 traducción paralela
I'd have to have a look at the copies of the receipts to refresh my memory.
Öncelikle hafızamı tazelemek için makbuzların kopyalarına bir bakmam gerek.
He doesn't know if I'll ever get my memory back.
Hafızamı geri alabilir miyim bilmiyor.
About my accident, my memory loss.
Geçirdiğim kaza, hafıza mı kaybetmem...
That gun's not exactly helping my memory.
Silah, hatırlamama yardımcı olmuyor.
Sookie, I don't want my memory back.
Sookie, hafızamı istemiyorum.
You presence, if my memory serve me well.
Sen dügünüme gelmistin, yanılmıyorsam..
- Sorry. Jog my memory.
Hatırlamam için yardım et.
You think my memory's coming back?
Hafızamın geri gelmeye başladığını mı düşünüyorsun?
My memory's great.
Hafızam çok sağlamdır.
I will wipe you from my memory and I will never mention your name again.
Hafızamdan ismini kazırım ve bir daha adını bile anmam.
Is my memory going to go away with the Parkinson's?
Hafızam gidecek mi Parkinson yüzünden?
You mean lose my memory?
- Hafızamı mı kaybedeceğim?
My memory is the only thing that has ever made me special.
Hafızam beni özel yapan tek şey.
My memory doesn't go back into real time until I was in the ambulance.
Ambulansa binene kadar hafızam yerine gelmedi.
Do you think my memory so short, my capacity to forgive so large?
Çok gerginim. Sen de gergin misin? Hayır.
no I only overestimaed my memory
Hayır, sadece hafızamı abarttım.
I have a lot in my memory, but I lather them with amnesia because they're so disgusting.
Hafızamda çok örneği var, ama o kadar iğrençlerki unutmayı tercih ediyorum.
My memory fails me.
Hafızam bana oyun oynuyor.
It's like, you know there's information buried in my memory that some people would kill for and some would kill to make disappear.
Sanki hafızama bazılarının uğruna adam öldüreceği ve bazılarının ise yok etmek uğruna öldüreceği bir bilgi gömmüşüm.
It grazed my left temporal lobe, and I lost my memory.
Geçici sol lobumu sıyırdı ve hafızamı kaybettim.
If this was supposed to help me get my memory back it's a colossal failure.
Eğer bunun benim hafızamın geri gelmesine yardımcı olması gerekseydi muazzam bir fiyasko olmuş, olurdu.
- Hey, refresh my memory.
Bir hatırlatırmısın.
- That's not my memory of it.
- Öyle bir şey hatırlamıyorum ben.
As you know, when I was shot, my memory was wiped clean.
Bildiğin gibi vurulduğumda bütün hafızam silinmişti.
I guess I didn't anticipate losing my memory.
Hafızamı kaybedeceğimi beklemiyordum sanırım.
Wipe my memory?
Ya da hafızamı mı silersin?
- Where they stole my memory.
- Hafızamı aldıkları yer.
Something to jog my memory.
Hafızamı canlandıracak bir şey.
And I don't know, I think that kind of jogged my memory, because all of a sudden, I had this... kind of photograph in my mind, and I realized that when we talked... your hammer was missing from your tool belt.
Bilemiyorum, sanırım bu bir şekilde hafızamı canlandırdı çünkü birdenbire aklımda bir çeşit fotoğraf belirdi ve konuştuğumuz zaman bunun farkına vardım alet çantandaki çekiç kaybolmuştu.
My memory about the country where I'm from is war, refugees, displacement camps,
Geldiğim ülkeyle ilgili hatırladıklarım... Savaş, mülteci, yer değiştirme kampları açlık, kuraklık, kıtlık, kolera...
In truth, I only have one real actual memory of my father.
Ama yalandı bu. İşin doğrusu, babama dair tek bir hakiki hatıra var aklımda.
Anyway that is the only real memory that I have of my father.
Her neyse babama dair hatırladığım tek hakiki hatıra bu.
I swear on my father's memory.
Babamın üstüne yemin ederim.
It's as if I had a date with my best memory.
Hayatımın en güzel hatırasını yaşama şansıydı bu.
Are you gonna drink to my mom? Or you gonna insult her memory?
Anneme içecek misin, yoksa hatırasını aşağılayacak mısın?
If you pardon my reach, Mrs. Thompson, this is a memory drawer.
Müsaadenizle Bayan Thompson bu bir anı çekmecesi.
Then I accept, in my brother's memory, to carry on the Pendragon line.
O zaman kabul ediyorum kardeşimin anısına Pendragon soyunu devam ettirmek için.
Every morning, when I wake up, I see my bike, and I have some socks sometimes on the bike, but anyways, it's a great memory.
Her sabah uyandığımda motosikletimi görüyorum, bazen üzerinde çoraplarım asılı oluyor ama şaka bir yana, harika bir anı.
In memory of my mother Sara E.Zermoglio. missing since October 13. 1979.
13.Ekim.1979'dan beri kayıp olan annem Sara E. Zermoglio'nun anısına
And I will buy back dealership, in memory of my father.
Ve sonra garajı geri alacağım, babamın hatırası için.
Keeps replaying through my mind like an old memory.
Eski bir anı gibi aklımda tekrarlanıp duruyor.
Refresh my memory.
Hafızamı tazele.
I had no memory whatsoever of my life.
Hayatımın herhangi bir şeyiyle ilgili tek bir anım yoktu.
"The memory of our torrid affair has turned my winter heart to summer."
"Yakıcı ilişkimizin hatırası kalbimi kıştan yaza çevirdi."
Do you know my first clear memory of you?
Seninle ilgili hatırladığım ilk anı ne biliyor musun?
You want to know my first memory of you?
Benim seninle ilk anımı bilmek ister misin?
I will laud my father's memory by seeing the House of Batiatus elevated beyond the imagining of my ancestors.
Batiatus Hanesi'ni atalarımın hayal edebileceğinden daha yükseklere taşıyarak babamın anısını yücelteceğim.
There is nothing more I'd love than to have a memory and life of my own, with someone like you in it.
Hafızamı geri kazanmaktan ve içinde birinin olduğu bir hayatı yaşamaktan daha çok istediğim bir şey yok.
Charles found me in home Maybe it's my smell or some form of distant memory
Ve o benim arkadaşımdı bi şekilde
My very first memory of Black Sabbath, I just remember doing... I was like, "Oh, my God! This is insane!"
Black Sabbath'la ilgili ilk hatırladığım, yine şuan gördüğünüz gibi takılırken Aman Allah'ım, çılgınlık ya bu diye düşünmüştüm.
Well... that's all I really had in my notes... that mattered, but... I have a pretty good memory, Ted.
Notlarımda sadece bunlar vardı... bu önemliydi ama... oldukça iyi bir hafızam vardır, Ted.