My purse traducir turco
1,958 traducción paralela
"My purse's emptier than a cawwot field on Wabbits Island!"
"Cebim Wabbit adasındaki Cawwot tarlası kadar boş."
Whatever doesn't fit in your pockets goes in my purse.
Cebine sığmayanları benim çantaya koyuyoruz.
Where is my purse?
Çantan nerede?
Why would you go through my purse?
Neden çantamı kurcalayasın ki?
You seen my purse?
Çantamı gördün mü?
Ηe sleepWalks and he always pυts my purse in the freezer.
O uyurgezer ve her zaman çantamı buzdolabına koyuyor.
Just let me get a fresh Maxi Pad out of my purse.
Dur da çantamdan büyük boy pedimi çıkarayım.
Let me get my purse.
Cüzdanımı alayım.
Where's my purse?
Çantam nerede?
- I - my purse?
Bak, çantamı istiyorum.
And I have Midol up in my purse.
Çantamda Midol var.
# Where's my purse, lip gloss?
Çantam, dudak parlatıcım nerede?
- Can you grab my purse?
Çantamı alabilir miyim?
Here. - My purse.
- Çantam.
I have to get my purse.
El çantamı almam gerek.
There's cash in my purse.
Cüzdanımda nakit var.
Nancy honey, get me my purse.
Nancy, bana çantamı getir.
I'm getting scared. Hold my purse. "
Cüzdanımı al.Korkuyorum "
I would like for you to hold my hand... but they're glued to my purse.
Ellerimi tutmanı isterim ama çantama yapışmış durumdalar.
- What? - My purse.
- Çantam.
What? - I lefted in the car. Karl collected my phone in my purse and it was not my purse...
- Arabada oturuyordum Karl aradı, çanta arabadaydı.
But I lefted my purse in the car and we have to climb back to get it.
Ama çantam arabada kalmıştı. Aşağı inmemiz gerekti.
I want my purse back, assholes.
Cüzdanimi geri istiyorum, pislikler.
I've got some in my purse.
Çantamda var.
- It was in my purse.
- Çantamdaydı.
Mr. Miller, I left my purse in my dead boyfriend's car.
Bay Miller, çantamı ölen erkek arkadaşımın arabasında bıraktım.
My purse is over there.
Çantam şurada. 20 dolar alabilirsin.
I always carry a bottle of rum in my purse.
Çantamda her zaman bir şişe rom olur.
- Grab my purse! My purse!
- Çantamı getir!
I'm not going to open my purse and support something I don't believe in.
İnanmadığım şey için cüzdanımı açmayacağım.
I took it off to pump my gas, and I thought that I put it in my purse but it must've fallen out, and I'm late for my flight and...
Benzin doldurmak için çıkarmıştım. Çantama koyduğumu sandım ama düşmüş herhalde. Uçağa da geç kalıyorum.
I returned from the ladies'room to find that my purse has been ransacked.
Tuvaletten dönüyorum ve çantamın soyulduğunu görüyorum.
I dropped my purse there.
Cüzdanımı düşürmüşüm.
- I dropped my purse! They can find us!
- Bizi bulacaklar!
Hand me my purse.
Çantamı versene.
- In my purse.
- Çantamda.
We have to get to my purse!
Çantama ulaşmamız gerek.
My purse.
Çantam.
- My purse is on -
- Cüzdanım- -
I personally wouldn't, because they're not sexually attractive to me, but, you know, that girl right there, - good for you, Joel. Somebody stole my purse!
Şahsen ben yapmam, çünkü onlar beni hiç de tahrik etmiyorlar ama emin ol, şu deminki kız tam sana göre, Joel.
My purse is stolen!
Cüzdanım çalınmış!
He stole my purse!
Cüzdanımı o çaldı!
You stole my purse!
Cüzdanımı çaldın!
He stole my purse!
O benim cüzdanımı çaldı!
They found my card in your purse.
Senin cüzdanında benim telefon numaramı bulmuşlar.
Ahem. Hi. Have you guys seen my purse?
Çantamı gördünüz mü?
May I take my jacket and purse?
Ceketimi ve cüzdanımı alabilir miyim?
I spent my whole adult life combing the planet for aliens, and you're carrying around one in your purse like a little Chihuahua.
Tüm yetişkinlik hayatımı, dünya üzerinde uzaylı aramakla geçirdim ve sen süs köpeğiymiş gibi birini çantanda taşıyorsun.
Came here to get my mom's purse.
Buraya annemim çantasını almak için geldim.
I lost my purse.
Çantam yok.
I was gonna stash it in my car, which I like to call my roving metal purse, which was parked right over there, but then...
Onu arabamda saklayacaktım ki seyyar metal el çantamı aramaktan hoşlanırım ki oraya park etmiştim ama sonra...