English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ M ] / My stomach

My stomach traducir turco

2,680 traducción paralela
3 glasses of lemon tea kill my stomach.
Üç bardak limonlu çay içtim ve midem alt üst oldu.
I got to eat. I got to coat my stomach.
Bir şeyler yemeliyim ki, midem yatışsın.
- I'm sick to my stomach.
- Mideme ağrılar girdi. - Yuh.
I have this sick feeling in the pit of my stomach.
İçimde bir sıkıntı var.
Ended up Spending the rest of the night in the Er Getting my stomach pumped.
Gecenin geri kalanını acilde midemi yıkatarak geçirdim.
Now I wake up, I feel sick. I've got this permanent knot in my stomach.
Şimdi kendime geliyorum, kötü hissediyorum.
My stomach's gotten weaker.
Midem de güçsüzleşti.
If it's of any comfort, it still turns my stomach to see such things.
İçinizi rahatlatacaksa söylemeliyim ki o tür şeyler benim de hâlâ midemi bulandırır.
I think your dog finally fell into my stomach.
Sanırım köpeğin sonunda mideme düştü.
I'm not too sure my stomach can process it either.
Karnımın da işleyebileceğinden emin değilim.
My stomach hurts.
Midem ağrıyor.
No, actually, my stomach's a little funny today.
Hayır, midem ağrıyor biraz.
Every time the phone rings, my stomach drops.
Her telefon çaldığında mideme ağrı giriyor.
Yeah, well, tell that to my stomach,'cause all it knows is it's awake and it's hungry.
Evet, bir de mideme söyle çünkü tek bildiği, uyanık ve aç.
Except, of course, for the fact that I'm feeling all these things I've never felt before, like in my stomach and my throat and even kind of in my ears.
Yalnızca elbette daha önce hiç hissetmediğim bazı şeyleri hissediyor olmam dışında... Mesela midemde, boğazımda hatta kulaklarımda hissediyorum.
I ate a whole tub of uncooked biscuit dough, And I think it's rising in my stomach.
Bütün bir paket pişmemiş kurabiye yedim,... ve sanırım bunlar midemde kabarıyor.
The sick to my stomach.
Sen mide ben ağrısı.
My stomach can't hold on with just snacks..
Midem sadece atıştırmalıklarla devam etmeye dayanamaz.
She used my stomach to get through to my heart.
Benim de midemden geçerek kalbime ulaştı.
My stomach hurts.
Karnım ağrıyor.
Yeah, my stomach is killing me.
Evet, midem beni öldürüyor.
Oh, my stomach hurts.
Mideme ağrı girdi.
My stomach's on fire.
Midem yanıyor.
My stomach is churning.
Midem altüst oldu.
It made me sick to my stomach.
Midemi bulandırdı.
I... I hate this sick feeling that I get in the pit of my stomach every time the phone rings and it's you.
Senden ne zaman bir telefon gelse karnıma sancılar giriyormuş gibi hissetmekten nefret ediyorum.
I'm not pressing ice-cold metal to my stomach.
Ben buz gibi soğuk metali karnıma bastırmam.
No, it's just my stomach.
- Hayır, sadece midem.
I don't want you to see my stomach!
Göbeğimi görmeni istemiyorum!
- From my hospital bed, after I had my stomach pumped. I-I withdrew my offer.
Midem yıkandıktan sonra hastane yatağımdan konuşup teklifimi geri çektim.
Last night, I ate a chocolate radio that still worked in my stomach, and a flat chicken that was actually a glass of water.
Dün gece şu an hâlâ midemde çalışan çikolatalı bir radyo ve aslında bir bardak su olan dövülmüş tavuk göğsü yedim.
My stomach... My chest... It feels like I'm being stabbed.
Karnımdaki yara sanki içimde bıçak dönüyormuş gibi yanıyor.
That's my stomach. And it's hungry for your soul.
O benim midem ve ruhuna aç.
Now my stomach can drain you directly.
Artık midem senin suyunu direk olarak çekebilir.
My stomach!
Midemde!
My stomach got twisted up.
Midem düğümlenirdi.
The idea of slaughtering Americans it just turns my stomach.
Amerikalıları katletme fikri midemi bulandırıyor.
Oh, boy. Like, my stomach gets very grumpy when I don't feed it.
Yemek yemediğim zaman midem çok huysuzlanıyor.
I'm still feeling a little sick to my stomach, just look at me.
Midem hala biraz rahatsız.
I got so upset that my stomach started to hurt.
Öyle öfkelenmiştim ki, mideme ağrılar girmişti.
I have butterflies in my stomach right now.
Karnımda kelebekler uçuşuyor şu anda.
Why is my stomach going nuts? !
Karnıma ne oldu böyle?
Uh-uh, not my stomach.
Hayır, benim ki değil.
My stomach feels like, uh... When my dad caught me with a girl in high school.
Midem aynı lisedeyken babam beni bir kızla yakaladığı zamanki gibi.
Beats sitting around here, listening to my stomach growl.
Burada oturup, midemin gurultusunu dinlemekten iyidir.
My youngest caught the stomach flu.
Beni m en küçük enfeksiyon olmuş.
He lost a lung in a water bottle explosion... and also have a bicycle Dynamo in my stomach... and 3 neck joints of titanium.
Sıcak su şişesi patlama yarışmasında bir ciğerini patlattı. ... ayrıca midemde bisiklet dinamosu, boğazımda demir kaplama ve ensenmde titanyum bir boru var.
In the meantime, my office is speaking with a veterinary surgeon who says that he's willing to remove the evidence from the pig's stomach, so that you can be charged.
Şu sırada ofisimiz domuzun midesindeki kanıtları çıkarmak isteyen bir veterinerle konuşuyor. Böylece bununla da suçlanacaksınız.
I need a diaper for my chimp that won't upset my tiger's stomach if he eats the chimp. Fear not. Our chimp diapers have that nutty cinnamon taste tigers love.
Şempanze bezlerimiz kaplanların çok sevdiği fındık-tarçın aromasını içerir.
My son has this stomach thing.
Oğlumun karnı ağrıyormuş.
Velma, like, I would love to, but, like, I can't hear anything over the sound of my own stomach.
Velma, çok isterdim ama midemin gurultusundan başka bir şey duyamıyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]