Nak traducir turco
4,715 traducción paralela
Only you lot know about it and Katerina, the embroiderer who won't breathe a word.
Sadece sen, ser verip sır vermeyen nakışçı Katerina ve o konuda çok şey biliyorsun.
Templar Knights, the Founding Fathers... they're the good guys.
Tapınak Şövalyeleri, Kurucu Babalar, onlar iyi insanlardı.
This estate is a safe haven. A place for anyone seeking refuge.
Burası güvenli bir sığınak illtica etmek isteyenler için.
She was the last person who came here for sanctuary before the manor was abandoned.
Malikane terk edilmeden önce buraya sığınak gelen son kişi.
But since we're a small temple, I'll ask about the receipts.
Ama küçük bir tapınak olduğumuz için makbuzları bir sorayım.
Yeah, it's like your own little sanctuary.
Evet, aynı bize ait bir sığınak gibi.
People want betterment, and The Paradise is a haven for all that they wish for.
İnsanlar kalite istiyor, The Paradise tüm istekleri için bir sığınak.
Making this a perfect hideout.
- Bu, burayı mükemmel bir barınak yapar.
There's a local shelter called Street Saviors who had a scabies outbreak last week, where they distributed this very same prescription cream.
There yerel barınak denir Sokak kurtarıcıları bir uyuz vardı salgını geçen hafta, Bu aynı reçeteli krem dağıtılan nerede.
This would suggest a lair of some sort.
Bu bir çeşit sığınak göstergesi olabilir.
So all these years, you've kept us locked down here, promised us a future, a way to find the Refuge, that was...
Bunca yıldır, bizi burada kapalı tutuyorsun geleceği vaadediyorsun ve Sığınak'ı bulmayı, yoksa bunlar...
The Refuge is real, but we can't get there without my dad.
Sığınak gerçek ama babam olmadan oraya gidemeyiz!
Getting lost in our work can be a refuge.
İşimizde kaybolmak, bir sığınak olabilir.
Wait, wait, wait, den?
Sığınak mı?
I was told to come here by the Oracle in the Temple of Poseidon.
Poseidon Tapınak'ındaki Kâhin buraya gelmemi söyledi.
The lost temple of Osiris.
Kayıp tapınak Osiris.
Lady Lara, shouldn't you find refuge?
Leydi Lara, sığınak bulmanız gerekmiyor mu?
There is no refuge, Kelor.
Sığınak falan yok Kelor.
This house serves as a hiding place.
Biz hazırlıklarımızı yaparken bu ev bize sığınak görevi görecek.
I can assure you, Mr Buchanan, I didn't come to Carolina to do needlepoint.
Size garanti verebilirim ki, Bay Buchanan, Carolina'ya nakış örmeye gelmedim.
And finally there's a little stone hut that you can sort of take shelter in on your way up.
Sonra bir taş ev bulduk. Yukarı çıkarken sığınak olarak kullanılabilecek bir yer.
So if you think about it, Portland's kind of like a haven for legendary punk drummers, right?
İnsan biraz durup düşününce Portland'ın efsanevi punk bateristleri için sığınak gibi bir yer olduğunu görebilir.
We need shelter where she can rest while we get help.
Yardım getirirken, onun dinlenmesi için bir sığınak bulmamız lazım.
- That would be the shelter.
Barınak deniyor ona.
I am a sewing expert, John will be new shirt.
Dikiş nakışta gayet iyiyimdir. John'un gömleği yeniden de iyi oldu.
You see, where most folks enjoy hobbies like whittling or needlepoint... we Berkians prefer... a little something we like to call... dragon racing!
Pek çok insan el işi ve nakış gibi hobilerle... vakit geçirirken... biz Berkliler... ejderha yarıştırırız!
A safe haven for dragons everywhere.
Her diyardan ejderha için bir sığınak oldu.
So, does the guardian have "adequate income to provide basic shelter"?
Bakıcının temel bir barınak sağlamak için yeterli geliri var mı?
Blink scouts the next site... and then we leave before they ever know we were there.
Blink yeni bir sığınak buluyor ve onlar bizi bulamadan mekanı terk ediyoruz.
A sanctuary sometimes resides in the eye of the storm.
Bazen sığınak fırtınanın tam ortasındadır.
Rainmaker uses a bunker buster technology... to penetrate 300 feet below the surface before detonates.
Yağdırıcı, patlamadan önce yerin 200 metre altına girmeyi sağlayan sığınak delme teknolojisini kullanmakta.
This is the latest bunker-busting weapon... the B-183M, smart bomb.
Bu son model bir sığınak delen, B-183M, akıllı bomba.
Exactly, but the bunker where we thought Rainmaker was hidden... would've been four stories down.
Kesinlikle ama Yağdırıcı'nın saklı olduğunu düşündüğümüz sığınak 4 kat aşağıdaydı.
- We need to find cover now.
- Hemen bir sığınak bulmalıyız.
- There's a bunker in there.
- Şurada bir sığınak var.
Josh, we are in a kind of bunker.
Josh, sığınak gibi bir yerdeyiz.
- Had to go looking for shelter. Was gonna drive.
- Arabayla sığınak aramaya çıkmıştım.
A handful of Autobots were given sanctuary after joint-combat operations were abolished.
Bir avuç Autobot'a müşterek savaş operasyonlarının iptalinin ardından barınak temin edilmişti.
I think an entity is coming through into our world, and now fear itself, perhaps planning to use all of us as a host, a vessel.
Sanırım, sanırım bir varlık dünyamıza geliyor, şimdi de muhtemelen korku hepimizi bizatihi bir barınak, bir araç olarak kullanmayı planlıyor.
Shi'a cab driver we source is saying there's a stronghold seven doors down.
Bilgi edindiğimiz Şii taksici yedi ev aşağıda bir sığınak olduğunu söylüyor.
Sanctuary.
Sığınak.
You shall find shelter this way.
Buradan gidersek sığınak bulabilirsiniz.
There's a temple on the way.
Ah, dinle. Yolda bir tapınak var.
We find shelter.
Barınak bulacağız.
Find what shelter you can.
Kendinize bir barınak bulun.
And then, with the help of her brothers, she decided to clean the garden and turn their house into a beautiful haven.
Sonra erkek kardeşlerinin de yardımıyla bahçeyi elden geçirip evlerini güzel bir barınak haline getirmeye karar vermiş.
I want them to be made of gold damask with an embroidered print of some kind.
Nakışla bezenmiş altın damaskodan yapılmasını istiyorum.
In this office department ( temple ) i only deposited 200 rupees.
ben bu birime ( tapınak yani ) sadece 200 rupi verdim.
pk has a point. we should boycott these managers. instead support each other. just like... pk says this temple should not be build because that object is his.
pk'nin bir fikri var biz din adamlarını desteklemek yerine onları boykot etmeliyiz. tıpkı... pk'nin putu için tanrıya tapınak yapılmaz dediği gibi.
when in this holy ground we want to construct a temple then why objections?
ve biz tanrının kutsal toprakları için tapınak yaptığımızdaki itirazlar neden?
The temple.
- Tapınak.