Nap traducir turco
4,847 traducción paralela
Well, I meant to get up really early, but I was still the last nap and I had to fill the dishwasher'cause I was last downstairs, which was a rip-off'cause I didn't get anything to eat.
Çok erken kalkmam gerekiyordu ama hâlâ kestiriyordum. Bulaşık makinesini doldurmam gerekti. Çünkü aşağı kattaydım ve berbat bir durumdu.
I'm taking a nap Jeb.
Kestiriyorum Jeb.
Why would you do that?
Ee napıcaz?
Now what?
Şimdi napıyoruz?
I'm just gonna nap for 10 more minutes, then get up.
10 dakika uzanıp tekrar uyanacağım.
How you doing, man?
Napıyorsun, adamım?
No, I told you, I can not... What are you doing?
Hayır, ben söyledim Yapamam... napıyon?
What are you doing?
napıyon?
So what do we do now, then?
Peki, o zaman napıyoruz?
What the fuck are they doing?
Napıyor lan bunlar?
Wait, wait, what are you doing?
Napıyorsun?
What are you doing here, John?
Burada napıyorsun, John?
Wake up! Hey, man, it's not nap time.
Hadi ama uyuma zamanı değil!
Eight little paws following her back up the mountain for a long, winter's nap.
Sekiz küçük pençe onu uzaktaki dağa, kış uykusu için takip ediyor.
Listen... lam going to take a nap.
Dinle... Gidip biraz kestireceğim.
Nap time, motherfuckers.
Uyku vakti geldi, hergeleler.
Why don't we take a nap, just forget about everything?
Neden biraz kestirmiyoruz, her şeyi unutmak için.
Maybe a good, long nap?
Belki de güzel uzun bir uyku?
Need a nap?
Dinlenmek ister misin?
Did you have a good nap?
İyi uyudun mu bakalım?
Just the regular. Yeah. What you doin'tonight?
Her zamanki.Tamam.Bu gece napıyorsun?
I passed the corner... I wanted to see how you were.
Oh, sadece bu muhitteydim napıyorsun diye görmek istedim.
How's it going?
Napıyorsun?
- I'm gonna take a nap.
- Ben gidip biraz uyuyacağım.
I was just taking a nap under a greenish light he gave me.
Ben de onun bana verdiği yeşilimsi ışık altında kestiriyordum.
Sky, what are you doing?
Sky, napıyorsun?
Otherwise, we need to have a little nap.
Aksi takdirde, güzel bir şekerlemeye ihtiyacımız var.
A nap?
Şekerlemek mi?
- What are you doing?
- Napıyorsun? Dursana.
Hey. What the fuck?
Napıyorsun lan?
What the fuck are you doin', man?
Napıyorsun amına koyayım?
Stan still won't nap.
Stan hala uyumuyor.
What are you doing listening to us?
Bizi dinleyip napıyorsun sen?
She needs to take a nap.
Uykusu geldi.
How are you doing?
Sen napıyorsun?
- What are you doing here?
- Burda napıyorsun?
What are you doing?
- Shhh! Napıyorsun?
- OK.
Cabbie Dr. Cabbie beni iyileştirebilir misin napıyorsun? - OK.
- Tony, what are you doing?
- Tony, napıyorsun?
Why don't you take a nap?
Neden biraz kestirmiyorsun?
Yes, I had a bath. I had a little nap.
Evet, duş aldım, biraz kestirdim.
I feel sleepy. I'm going to have a little nap.
Uykum gelmiş gibi, birazcık kestirmem lazım.
What I need now is a good bath and a nap and...
Şimdi güzel bir duşa ve şekerlemeye ihtiyacım var.
I've to run out for a quick meeting, so make sure when you go upstairs, everything is pressed, order him some food, make sure he takes a nap, a bath...
Kısa bir toplantıya yetişmem gerekiyor. Yukarı çıktığınızda her şey eksiksiz mi kontrol et. Percy'ye yiyecek bir şeyler söyle.
What are you doing, John?
Napıyorsun, John?
Oh, I was taking a nap.
Oh, Ben kestiriyordum.
- Hey baby, how you doin'?
- Hey bebeğim, Napıyosun?
Why?
Napıyoruz burada?
Did you guys have a nice nap?
İyi uyku çektiniz mi bakalım?
Had a drink, so, uh, at his age, he needs a nap after lunch, or he gets confused.
İçki içti ve bilirsin onun yaşında öğle yemeğinden sonra kestirmesi gerekli yoksa zihni bulanıyor.
No, I don't need a nap, I'm ten.
Banyosunu yapıp uyusun mutlaka. Uyumak istemiyorum, 10 yaşındayım artık.