Narrows traducir turco
466 traducción paralela
- That does narrows it down a bit.
- Bu sayede alanımız daralıyor.
Great. This narrows it down to just a couple of hundred suspects in this area.
İyiymiş, şüpheli sayısını birkaç yüz kişiye düşürür.
Our problem right now narrows down to one group.
Şu andaki sorunumuz ise bir grup.
Across those narrows.
Dar boğazın iki tarafına.
Well, that narrows it down considerably.
Evet, bu gerçekten işe yarayacak.
The evaluation of the combined scouting reports narrows the location to somewhere in here.
Müşterek keşif raporlarının değerlendirilmesine göre buralarda bir yerlerdeki dar geçit.
Where the valley narrows, all will die.
Vadinin daraldığı yerde, hepsi ölmek.
And it narrows down to a choice of me or the police, old girl.
Ve yaşlı kız, seçeneklerin de oldukça kısıtlı ; ... ben ya da polis.
Well they didn't come out between here and the narrows, then they're not coming out or... They got over.
Buradan Narrows'a kadar bulamadığımıza göre ya dağdan inmediler ya da kaçtılar.
As the funnel narrows... as you get closer to home... we will have less and less area to cover... in our search for you.
Huni daraldıkça... eve yaklaştıkça... hükmedeceğimiz alan daha da küçülecek... ve sizi bulmamız zor olmayacak.
It narrows it down.
Şüphelerimiz var.
That narrows it down to three or four thousand men.
- Elimizde üç dört bin aday var demektir.
We'll ride ahead and take'em at the narrows. Breed.
Onları boğazda yakalayacağız, Breed,
Join us at the narrows, just ahead of'em.
Dar yerde onlardan önce bizimle buluşacaksınız.
The lake narrows where the outlet for the refinery was.
Rafinerinin çıkışında göl daralıyor.
That narrows it down.
Bu da ihtimalleri azaltır.
That narrows the field a bit.
- Bu, alanı biraz daraltır.
Then that narrows to a two-foot pipe then a one-foot pipe.
Sonra daha küçük çaplı bir boruya... oradan daha da küçük çaplı bir boruya.
That narrows the field immeasurably.
Bu alanı oldukça daraltıyor.
The Clinton Narrows Bridge.
Clinton Narrows Köprüsü
Why's he want to take out the Clinton Narrows Bridge?
Neden Clinton Narrows Köprüsünü havaya uçurmak istiyor?
They're going to take out the Clinton Narrows Bridge!
Clinton Narrow Köprüsünü havaya uçuracaklar.
You don't look like a steer, so that narrows it down!
Öküze benzemiyorsun, yani ne olduğun belli!
It starts with everyone... ... and it narrows through your life.
Herkesle birlikte başlar ve yaşamın boyunca daralır.
The competition narrows it down to one brilliant person... ... who is so special they celebrate you on two continents. It's you.
Yarışma tek muhteşem insana gelene kadar daralır ve o insan o kadar özeldir ki iki kıtada birden kutlanır.
Fragment of incendiary fuse. Asian, according to my analysis. That only narrows it down to a few hundred firework factories between Seoul and Hong Kong.
Birlikte büyümüş ve kardeş gibi olsak da olmadığımız için benimle kızlar hakkında konuşmak seni rahatsız edebilir.
The trail narrows, Diane.
Patika daralıyor Diane.
Damn, Cooper, that really narrows it down.
Tanrım Cooper, bu işimizi çok kolaylaştırıyor.
That narrows it down.
Bu alanımızı daraltıyor.
Great. That narrows it down to Romulan, Breen and Klingon.
Tamam. buda gösteriyor ki Romulan, Breen veya Kiingon
Ah, well, that narrows the field a bit.
Ah, bu alanı daraltıyor.
Well, that narrows down the field.
İşte bu, alanımızı daraltan bir şey olur.
It narrows into a tail that curls into the hilum of the spleen.
Kuyruğu daralıyor... ... ve dalağın hilumuna kıvrılıyor.
That narrows it down. This being a fishing village.
Bu onu daraltıyor, balıkçı köyü olabilir.
- That narrows it down.
- Liste iyice kısaldı.
Oh, like that narrows it down.
Sanki bunlar sayesinde kim olduğunu anlayabileceğim.
Well, that narrows it down a little.
Peki, bu onu sınırlandırıyor... birazcık.
Because barring an act of God... And since I don't believe in God, that kind of narrows the odds a bit.
Tanrı korusun diyeceğim ama Tanrı'ya inanmadığımdan buna da ihtimal vermiyorum.
We're not gonna make it to the narrows.
Boğaza ulaşamayacağız.
That narrows it down to about, what, five million suspects in the city?
Süper! Böylece şüpheli sayısını 5 milyon kişiye indirmiş oldun.
Do you have the slightest idea how little that narrows it down?
Bunun çektiklerimin yanında ne kadar küçük olduğuna dair en ufak bir fikrin olsaydı... Çok kötü.
That narrows down the reasons for killing this accidental tourist.
Bu da birinin bu "tesadüfî turisti" öldürme nedenlerini azaltıyor.
Vision narrows.
Görme duyusunun azalması.
As the vector narrows, our search team is, confident of locating the Leviathan within several arns.
Vektör daraldıkça, arama ekibimiz bir kaç saat içinde Leviathan'ın yerini bulacaklarından emin.
- Yeah, that narrows it down.
- Evet, sonuçları azaltır.
That narrows it down.
Bu, ihtimalleri azaltır.
PCR narrows it down one in thousands, compared with RFLP which narrows it down one in billions.
Diğerleri milyonda bir sonuç verirken bu test, binde bire indirir.
- It only narrows it to bloodline.
Mitokondrial, sonuçları kan bağına kadar indirir.
- Well, that narrows it down.
Güzel, bu biraz bulmamızı kolaylaştıracaktır.
What if it narrows half way down, we'll drown.
Ya biz yarı yoldayken daralırsa? Boğuluruz.
Admiral, if this passage narrows to less than 500 meters I will abort the mission.
Amiral, bu geçit 500 metrenin altına düşerse görevi iptal edeceğim.