Nauseous traducir turco
735 traducción paralela
And my stomach I feel nauseous
- Bir de midem bozuk, bulantılı.
Well, the shock will probably kill him, and I feel slightly nauseous myself.
Şok onu öldürecektir. Benim de biraz midem bulanıyor.
Are you nauseous?
Miden mi bulandı?
You might feel nauseous for a while.
Bir süre mideniz bulanabilir.
If I turn around fast, I get dizzy and nauseous and everything, sir.
Etrafımda daha hızlı dönersem başım döner, midem bulanır, efendim.
I'm nauseous
Midem bulanıyor.
It's making me nauseous.
Midemi bulandırıyor.
- Better nauseous than crazy, open.
- Mide bulantısı delilikten iyidir, aç.
That nauseous oily taste, like nothing else... No doubt about it. This is it!
- Miğde bulandırıcı yağ tadı, başka birşey değil... şüphesiz bu o!
I risked my life for your nauseous oil.
- Senin mide bulandırıcı yağın için hayatımı tehlikeye attım.
Uh... I am very nauseous... and in no condition to be grilled.
Midem bulanıyor ve sorgulanacak durumda değilim.
I knew I was in love, but... first of all I was nauseous.
ama mide bulandırıcı biriydim.
I used to manufacture escalator shoes, for people who were nauseous in elevator in shoes.
Mide bulantılı insanlar için asansör ayakkabıları imal ediyordum.
I get nauseous riding on an empty stomach.
Aç karnına arabaya binmek midemi bulandırıyor.
The decadence here makes me nauseous.
Bu yozluk midemi bulandırıyor.
- I feel nauseous.
- Midem bulanıyor Hal.
I was so nauseous on my wedding night with you-know-who... but I didn't say a word.
Düğün gecemde midem bulanmıştı, kimden olduğunu biliyorsun ama tek bir kelime bile etmedim.
"At least she's the one who'll be nauseous now."
"En azından artık o kadının midesi bulanacak."
The desire for possessions can lead to frustration, and too much pleasure can make you nauseous.
Mala mülke sahip olma arzusu hayal kırıklığına yol açabilir ve aşırı zevk düşkünlüğü sizi iğrenç biri haline getirebilir.
But at least after death you're not nauseous.
Ama en azından ölümden sonra miden bulanmıyor.
A little nauseous.
Biraz midem bulanıyor.
Criminals don't usually make me nauseous but you make me puke!
Suçlular genelde midemi bulandırmaz ama sen beni kusturuyorsun!
I'm nauseous.
Midem bulanıyor.
I need to sit facing forward or I get nauseous.
Düz oturmazsam, midem bulanıyor.
Fm beginning to feel distinctly nauseous.
Onlardan farklı olarak, büyük bir tiksinti hissetmem.
I'm getting nauseous.
- İnebilir miyim? Midem bulanıyor.
Like, nauseous.
Midesi bulanıyor gibiydi.
There's none. They're nauseous, but there's no permanent damage.
Mideleri bulanıyor ama kalıcı bir hasar yok.
No, I ate too much, I'm a little nauseous.
- Hayır, çok yemek yedim. Biraz midem bulanıyor.
I felt sort of nauseous.
Bir çeşit mide bulantısı hissettim.
Suddenly I feel nauseous.
Midem bulanıyor.
I had salmon for breakfast, you know, and I feel nauseous a little bit.
Biraz midem bulanıyor. - Biliyorsun, hiç taze olmuyor.
I feel a bit nauseous too.
Benim de biraz midem bulanıyor.
No. I was a little nauseous before, but I'm fine now.
Az önce biraz midem bulanıyordu ama şimdi iyiyim.
I feel very nauseous.
çok midem bulanıyor.
I'm getting nauseous.
Midem bulanıyor.
I seem to be feeling a little more nauseous than I thought.
Sanırım midem kaldırabileceğimden fazla bulanıyor.
You'll be dizzy for a few minutes, possibly a little nauseous, but there will be no long-lasting effects.
Biraz mide bulantısı olabilir ama uzun sürmez.
I can't stand the sight of you any more, I already feel nauseous.
Size daha fazla bakmaya tahammül edemiyorum, bu beni hasta ediyor.
Swings make me nauseous.
Sallanmak midemi bulandırır.
I think I'm getting nauseous.
Sanırım midem bulanıyor.
I am nauseous. Great! Margaret is dead, I have no alibi, and you're mad that I upset your stomach.
- Bu olay beni çok sarstı sancılarım artmaya başladı ülserim var şu işe bak Margaret öldü ve benim hiçbir mazeretim yok sende ülserini arttırdığım için bana kızıyorsun.
I was so nervous, I became nauseous.
O kadar asabiydim ki, midem bulanmıştı.
I AM FEELING NAUSEOUS.
Midem bulanıyor.
I think you're a sick, foul-mouthed, disgusting man, and you make people really nauseous 365 days a year.
Bence hasta ruhlu, terbiyesiz, iğrenç bir adamsınız! İnsanları yılın 365 günü rezil ediyorsunuz!
Tess, you're pale, you're hot, and I'll bet nauseous.
Tess rengin kaçmış terlisin, eminim miden de bulanıyor.
Makes me nauseous.
- Midem bulandı.
I think I get nauseous.
İğrenç olduğunu düşünüyorum.
Nauseous.
Mide bulantısı.
ARE YOU NAUSEOUS?
Bulantın var mı?
questioning him... a nauseous, teary Steve admitted that this whole thing was Al's perverted idea.
Steve, salya sümük, itiraf etti : Böyle birşeyi yapmak Al'in sapık önerisiymiş!