Necklaces traducir turco
207 traducción paralela
We could have mules and necklaces, and live in the country... but wickedness has never spent a night here.
İstesek malımız, mücevherlerimiz olurdu, şehirde yaşardık ama günahkarlık bu eve asla adım atmamıştır.
Thirty pearl necklaces
# Otuz inci kolye
A hundred diamond necklaces
# Yüz elmas kolye
I can't buy you any diamond clips or pearl necklaces.
Sana elmas klip veya inci gerdanlık alamam.
Women like her don't just vanish and leave diamond necklaces on the floor.
onu seven kadınlar sadece kaybolmuyor ve yerlere elmas kolyeler bırakıyorlar.
I like silk scarfs... and earrings... and necklaces.
İpek mendillere küpelere ve kolyelere bayılırım.
Break off your earrings, your bracelets, your necklaces!
Küpelerinizi, bileziklerinizi, kolyelerinizi çıkarın...
He was making necklaces with shellac bought from the sailors going to penal servitude.
Küreğe vurulan denizcilerden satın aldığı gomalakla kolye yapıyordu.
The biggest necklaces, here, the biggest necklaces
En büyük kolyeler burada, en büyükleri burada.
So that gold necklaces will gleam brighter
Ki altın gerdanlık daha İyi parıldasın
- We don't carry necklaces.
- Kolye satmıyoruz.
I may buy it. I don't think the company'll ever make necklaces.
Şirketin kolye üreteceğini hiç sanmam.
I thought only girls wore necklaces.
Sadece kızların kolye taktığını sanıyordum.
You father, he get bracelets, necklaces, and...
Baba O bilezik, Kolyeler ve...
The rings, the necklaces, the Emperor's brooch...
Yüzükler, kolyeler, İmparator'un Broşu...
And pearl necklaces, when you're nice.
Ve iyi olduğunda inci gerdanlıklar.
Suddenly, bang, his shoe went right through the seat... and all that stuff came tumbling out... diamonds, rubies, necklaces.
Birden, küt! Ayakkabısı sandalyenin içine girdi. ve bütün o şeyler etrafa saçıldı.
What do you need all these necklaces for?
Tüm bu kolyeler sizin neyinize gerek?
The Frenchmen promised to bring me gunpowder as well as necklaces, combs, and mirrors for you.
Fransız sizin için kolyeler, taraklar ve aynaların yanı sıra bana da barut getirmeye söz vermişti.
We have psychedelic shotguns, grenade necklaces, rock'n'roll weapons, mystical weapons for budists, jews, and christians.
Uyuşturucu silahlarımız var, el bombaları, rock'n'roll silahları, Budistler için mistik silahlar, Yahudilere, Hıristiyanlara.
Maybe they didn't steal these necklaces.
Belki bu herifler gerdanlıkları çalmamışlardır.
On silver necklaces they strung The flowering stars, on crowns they hung The dragon-fire, in twisted wire
Üzerine dizilmiş gümüş kolyelere taçlar üzerinde çiçek veren yıldızlara kıvrılarak çöktü ejderin ateşi.
These necklaces, these intricately looped and coiled strands are nucleic acids, DNA.
Bu tespih tanesine benzer yapılar DNA'nın parçaları olup, birbirine özel bir şekilde dolanmış ve sıralanmış nükleik asitlerdir.
That means jewellery, rings, necklaces.
Bu mücevher, yüzük ve gerdanlık demek.
Oh... It's set in one of the most hideous necklaces you've ever seen!
Elması, görüp görebileceğiniz en iğrenç kolyelerden birine koymuşlar.
Is he a fat guy who's got his shirt off and starting to wear necklaces?
O gömleğini çıkarmış ve kolye takmaya başlamış bir adam mı?
I had lots of rings... necklaces, dresses... an American car.
Bir sürü yüzüğüm vardı. Kolyelerim elbiselerim... Amerikan arabam vardı.
Houses were split open... and you could see necklaces hanging from branches of trees.
Evler ortadan ikiye ayrılmıştı ve ağaçlardan sarkan bir sürü kolye görebilmek mümkündü.
I was 10 years old when they gave me the necklaces.
On yaşındayken bana kolyeler verdiler.
Since then, my necklaces have protected me from evil.
O zamandan beri kolyelerim beni şeytandan korudu.
He is wearing some gold necklaces.
Bir sürü altın kolye takıyor.
- It's, uh... It's necklaces. - Oh!
Kolye.
Watches and necklaces and bracelets...
Saatler, kolyeler, bilezikler.
I desire... popcorn necklaces. You heard him!
Arzum mısır patlağından kolyeler.
Get to making popcorn necklaces right away!
Onu duydunuz. Derhal mısır patlağından kolyeler yapmaya başlayın!
OK, about the necklaces you're wearing. They're 100 % waterproof and shockproof... ... and permanent!
Tamam, taktığınız kolyeler ise 100 % su ve darbe geçirmezdir ve sabittir.
If we haven't got a winner after 3 days all the necklaces automatically explode!
Eğer bu 3 günde bir kazanan olmaz ise tüm kolyeler otomatik patlar!
Diamond necklaces, bracelets, a Hockney, a Salvador Dalí.
Elmas kolyeler, bilezikler, bir Hockney, bir Salvador Dalí.
Oh, one of those beautiful pearl - we're-never-getting-married necklaces. - Oh.
Şu güzel, inci "Asla evlenmeyeceğiz" kolyelerinden biri.
She's eight, and her favorite hobby is making necklaces out of gum wrappers.
O sekizinde ve en sevdiği hobisi çiklet kağıtlarından kolye yapmak.
And what about the necklaces? Do you know how many of those she makes?
Peki ya kolyeler için ne diyeceksin?
A mouthful of choppers waiting to be yanked out and worn as necklaces.
Çıkarılıp kolye yapılası bir ağız dolusu diş.
Can my dad borrow one of your pearl necklaces?
Babam senin inci kolyelerinden birini ödünç alabilir miymiş?
Honey, put my necklaces away.
Tatlım, kolyelerimi bırak.
Don " t mess up my necklaces.
Hiç kolyeleri karıştırma.
Come see the plastic necklaces.
Plastik kolyelere bak.
Scalps, necklaces made from human teeth.
Kafa derileri. İnsan dişlerinden kolyeler.
Mother's necklaces?
- Annemin kolyeleri.
The nuptial necklaces!
Düğün çiçeklerine dikkat.
Honey, put my necklaces away.
Bu işi yapan benim... Oh!
Get me a Red Bull and one of those candy necklaces
- 24.