Neighbourhood traducir turco
1,473 traducción paralela
An army of men in wool pants, running through the neighbourhood handing out pottery catalogues door to door.
Askeriyeden yün pantolon giymiş bir asker, mahalleleri dolaşıp kapı kapı çanak çömlek katoloğu dağıtıyor.
- No pop-in no, "ln the neighbourhood." No, "l saw your light was on."
- Çatkapı yok "bu civardaydım" yok, "ışığının yandığını gördüm" yok.
Joey Zanfino and some of the neighbourhood kids they ambushed me with a box of Grade A's.
Joey Zanfino ve diğer komşuların çoçukları bana A kalite bir tuzak kurdular.
Hi, welcome to the neighbourhood.
Mahalleye hoşgeldiniz.
- Do you remember when we started out? We had crummy offices in the worst neighbourhood and got paid almost nothing.
İlk günleri, kentin en kötü mahallesinde tuttuğumuz o kutu gibi büroları hatırlıyor musun?
Well, in answer to your question, if you're ever in the neighbourhood, I get off around midnight.
Soruna cevap olarak eğer bu civarlarda olursan işim gece yarısı biter.
This is a bad neighbourhood. You should really...
Burası kötü bir muhit.
There are some really nice apartments in my neighbourhood.
Benim sokağımda gerçekten çok güzel daireler var.
Great neighbourhood.
Güzel bir sokakmış.
This is a bad neighbourhood.
Burası kötü bir mahalle.
- It's a fucking great neighbourhood.
Burası güzel bir mahalle.
I was in the neighbourhood so I thought I'd drop in.
Civardan geçiyordum, bir uğrayayım dedim.
That's Dagwood Dusseldorf, our friendly neighbourhood morale officer.
Dagwood Düsseldorf! Komşumuz olan canayakın propaganda subayımız!
- I coach my son's team. I ran a neighbourhood center.
Ben de mahalle aralarında takılırdım.
This is an important job, Neighbourhood Watch is.
bu önemli bir iş. Komşuları izleme.
Ah. Neighbourhood Watch.
Ah Komşuları izlememi?
You have to leave this neighbourhood.
Hayır. Bu mahalleden derhal ayrılacaksın!
We don't know this neighbourhood, we should stick to what we know.
Eve dönmeyi isteyen sen değilmiydin? Doğru dürüst bir zamanda yaparız bu işi.
In this neighbourhood, I wouldn't turn the Christmas lights on.
Mahalleye girdiğimizde Polis rolü yapmayacağız.
And certainly not in my neighbourhood
Ve kesinlikle benim mahallemde olmaz.
Let's just say Peron wasn't a really popular lady in her neighbourhood.
Şöyle diyelim, Peron mahalledeki popüler kız değilmiş.
Ms. Breganza, his neighbourhood is under curfew.
Ms. Breganza, mahallesinde sokağa çıkma yasağı varmış.
Not in my neighbourhood.
Benim civarımda değil.
These people in this neighbourhood?
Buradaki insanlar için mi?
Here's the name and address of a witness that lives in Leah's neighbourhood.
Bu da, Leah'nın komşusu olan bir şahidin adı ve adresi.
I was nowhere near the neighbourhood, thought I'd stop by.
Buralarda bir yerde değildim, bir uğrayayım dedim.
Don't tell me you put on a black conical hat and spent the night flying around the neighbourhood on a broomstick?
şapkanın üzerine koyduğunu söylememiştin bütün geceyi süpürge üstünde mahalleyi dolaşarak mı geçirdin?
Well, my neighbourhood theatre group is putting on a holiday revue.
Sorunu bitir. Mahalledeki tiyatro grubu Noel gösterisi düzenliyor.
Agent, Samaritan, elf. I have a workshop in my attic where l make toys for the neighbourhood kids.
Mahalledeki çocuklara oyuncak yaparım.
You're gonna be the envy of the neighbourhood.
Bütün komşular gıpta ile bakacaklar.
Anxious residents have expressed their concern over Sippel's plan to live in their neighbourhood.
Sippel'in yaşamayı düşündüğü muhitin sakinleri kaygılarını dile getirdiler.
If I should be in the neighbourhood... I might just pay my respects to your charming wife.
- Eğer yakınlardan geçiyor olursam..... hoş eşinize saygılarımı sunmak için uğrayabilirim.
- You were in the neighbourhood?
- Buralarda mıydın?
I was just in the neighbourhood.
Bu civarlardaydım.
His name is Dirk, but the morons in the neighbourhood can't pronounce that.
İsmi Dirk ama mahalledeki geri zekalılar adını telaffuz edemiyor.
Great neighbourhood.
Bu çevreyi seviyorum.
Everyone dates the demise of our neighbourhood..... from the suicides of the Lisbon girls.
Lisbon kızlarının intiharları, herkes için mahallemizdeki kasvetin başlangıcı demektir.
He was the first in our neighbourhood to wear sunglasses,..... and within a week of his arrival he'd fallen in love.
Mahallemizde güneş gözlüğü takan ilk oğlandı ve daha geldiği hafta âşık olmuştu.
Tom, how do you like the neighbourhood?
Tom, komşularınla aran nasıl?
This is the best neighbourhood in Chicago.
Burası Chicago'daki en iyi semttir.
It's good for the whole goddamn neighbourhood.
Bütün semt kazançlı çıkar.
This is a decent neighbourhood.
Burası çok güzel bir semt.
This was a decent neighbourhood.
Burası çok iyi bir semt.
Clubs opening in the neighbourhood where I've lived all these years of my life.
Ömrüm boyunca yaşadığım mahallede kulüpler açılıyor.
See, crooks move faster than the system, so if we're gonna clean up the neighbourhood, we don't have time for things like search warrants and trials.
Bak, hırsızlar sistemden hızlı hareket ediyor, ve eğer mahalleni temizlemek istiyorsan, arama izni ve yasal şeylere vakit harcayamazsın.
In this neighbourhood it's easier to find exotic food than pasta.
Bu mahallede egzotik yiyecekler bulmak pasta bulmaktan daha kolay.
Yeah, there were plenty coloured folks in the neighbourhood... and in the bar too.
O mahallede çok zenci vardı. Barda da öyle.
They've been around the same neighbourhood for a long time, but this is the first time they've ever met in the ring.
Uzun zamandır aynı mahalledeler. Ama ilk kez karşılaşıyorlar.
I do know Mirchi because he lives in the neighbourhood.
Mirçi'yi tanıyorum. Çünkü benim komşularımdan biri.
- I was in the neighbourhood.
- Buralardaydım.
- I was in the neighbourhood.
Uğrayayım dedim.