Newspaper traducir turco
5,175 traducción paralela
We need to go talk to the local newspaper.
Gel bakalım oğlum. Yerel gazeteyle konuşmamız lazım.
Oh, Gordon, what would the newspaper say?
Gordon, gazetede ne derler sana?
Jake and I can walk down to the newspaper office.
Jake ve ben aşağıya gazete bürosuna yürüyebiliriz.
Look, um, come to the newspaper.
Bak, aaa, gazeteye gel.
If you hadn't written that newspaper article,
Eğer sen o yazıyı yazmasaydın,
I NEED A PLANT IN TODAY'S NEWSPAPER ABOUT THE DEATH OF HORST GOEBEL.
Bugünün gazatesinde Horst Goebel'in ölümüyle ilgili bir bölüme ihtiyacım var.
I'll splash this over every newspaper in time for the shareholders meeting tomorrow morning.
Yarin sabahki ortaklar toplantisinda tum gazetelerde okuyacaksiniz.
What are we going to do about the newspaper?
Gazete mevzusunu ne yapacağız?
He tells her that he's just heard the story of her discovering her lost biological father and would like to run it in his Toronto newspaper with her reaction to this amazing discovery.
Adam ona Sarah'nın kayıp biyolojik babasını bulduğu hakkındaki hikâyeyi yeni duyduğunu ve bu harika keşfi Sarah'nın bunun karşısındaki reaksiyonu ile birlikte Toronto gazetesinde yayınlamak istediğini söyledi.
The News of the World was a newspaper that liked to reveal the faults in society, and they follow people, they put private detectives on people and unfortunately...
The News of the World gazetesi önemli insanların hatalarını ifşa etmeyi severdi. İnsanları takip eder peşlerine özel dedektif takarlardı.
A national newspaper had tipped off the police that it would be worth their while to raid Richards'home for drugs on the Sunday afternoon, and the raid was carried out on that Sunday evening.
Ulusal bir gazete, polislere pazar günü öğleden sonra Richard'ın evine baskın yapmanın harcadıkları zamana deyeceği bilgisini vermiş. Ve pazar akşamı baskın gerçekleştirildi.
Or the bitter divorcee, clutching his newspaper, stewing over a lifetime of rage and regret.
Ya da acıIı bir dul kadın, gazatesini katlarken hayatının coşkusunu ve üzüntüsünü düşünür.
To compel their release is the same as compelling a newspaper to reveal its sources.
Onları piyasaya çıkarmaya zorlamak kaynaklarını açıklamak için bir gazeteyi zorlamakla aynı şey.
That was the newspaper... wanting a quote about my getting busted for shoplifting.
Arayan gazeteydi... Hırsızlıktan nasıl yakalandığım hakkında açıklama yapmamı istiyorlar.
- We found that in our newspaper archives from 27 years ago.
Bunu gazete arşivimizde bulduk. 27 yıl öncesine ait. - Kim bu?
That newspaper article- - it said that Theresa Hicks was engaged.
Gazete haberinde- - Theresa Hicks'in nişanlı olduğu yazıyordu.
It's 2012. What do you expect, to meet some cute travel agent when you're reading a newspaper at a bookstore?
Sen kitapçıda gazeteni okurken güzel bir rehberle falan tanışmayı mı bekliyorsun?
What did that newspaper say about Terry Hudson and the ration coupons?
Gazete Terry Hudson ve karne kuponları hakkında ne diyordu?
The newspaper, where did you get it?
O gazeteyi nereden buldun?
What newspaper?
Ne gazetesi?
First the newspaper... and now, lipstick?
Önce o gazete şimdi de ruj mu?
Uh, why set up a filter for a podunk newspaper?
Neden geri kalmış küçük bir kasabanın gazetesini okuyormuş ki?
I was under the radar for 20 years, then I see this article you wrote in the newspaper.
20 yıldır gizleniyordum. Sonra gazetede yazdığın bu makaleyi gördüm.
( radio announcer ) In the Bugà ¼ n Newspaper of Mersin, there is an event entitled as "Kurdish Song Homicide".
Sunucu Mersin'in bugün gazetesin de, "Kürçe Şarkı Cinayeti ve Müebbet" başlıklı bir haber var.
What do you mean you wrote to a newspaper?
Ne demek gazeteye yazdın?
No lady writes to a newspaper.
Hiçbir Leydi gazetede yazmaz.
Edith has been invited to write a newspaper column.
Edith gazetede bir köşe yazmak için teklif aldı.
Edith has had an invitation to write a newspaper column.
- Edith gazetede bir köşe yazma teklifi aldı.
Well, in my neighborhood someone gets shot to death and it ends up on page 30 of the newspaper in an article this big.
Benim mahallemde biri vurularak öldürülüyor ve bu haber gazetenin 30uncu sayfasında şu kadarcık yazıyla çıkıyor.
- We got a newspaper to run.
- İşletmemiz gereken bir gazete var.
And I know Carrie must have made boatloads writing her 800-word column for a newspaper no one's ever heard of, but I just spent my last $ 7 having a fight with my best friend who, by the way, is not available at 3 : 00 p.m. on a Wednesday to console me about some guy, because she, too, has a job.
Carrie'nin hiç kimsenin adını bile duymadığı gazetesinde 800 kelimelik makalesini yazarak çizme koleksiyonu yapabildiğini biliyorum ama ben son yedi dolarımı onun da bir işi olması sebebiyle Çarşamba geceleri bir erkek meselesi için danışamadığım en iyi arkadaşımla kavga etmek için harcadım.
I'm talking about the word jumble, like in the newspaper.
Kelime oyunundan bahsediyorum. Gazetelerdeki gibi.
I'm calling from the sports newspaper and would like to ask you...
Spor gazetesinden arıyorum ve size birkaç soru sormak istiyordum.
And be presented with a garland of flowers. And the lady might have her picture in the newspaper.
Ve çiçek çelenkleri eşliğinde herkese duyurulur ve kadının resmi gazeteye verilebilir.
I guess you didn't read the newspaper.
Sanırım hiç gazete okumuyorsun?
All right, we need to search his house. Wait, wait, the newspaper article.
Bir dakika, gazete haberi.
Here is the newspaper, some fruit juice, and I also picked up your dry cleaning.
Gazeteniz ve meyve suyunuz burada. Kuru temizlemeden giysilerinizi de getirim.
We just put the ad in the newspaper yesterday.
Gazeteye daha dün ilan verdik.
Or perhaps it's the article you put in the newspaper.
Ya da gazeteye koyduğun haberden dolayıdır?
A while back I read a piece on the newspaper
Bir süre evvel gazetede bir haber okumuştum.
Newspaper.
Gazete.
And the date on this newspaper is from six days ago.
Ve bu gazetenin tarihi de altı gün öncesine ait.
Did you see this newspaper headline?
bu gazete başlığını gördünüzmü?
I was trying to protect my newspaper.
Gazetemi korumaya çalışıyordum. Ne söylememi istiyorsun?
Rupert, the man from the newspaper would like a quote from you about my dancing abilities.
Rupert, gazeteci bey, dans hünerlerim hakkında senden bir demeç istiyor.
And what is this newspaper story about, again? Defiance County's successful transition into the digital age.
Defiance County'nin dijital çağa başarıyla geçiş yapması.
But the newspaper hasn't had any of their journalists call. It could have been the perpetrator.
Ama gazete hiçbir muhabirine telefon ettirmemiş.
Hit him with a rolled-up newspaper and then stick his nose in it too.
Gazeteyi rulo yapıp vur ona, sonra da burnuna sokuver.
So I tear the leaves off an old, dried up bunch get a newspaper from the attendant and roll four joints.
Masaj dallarından kurumuş yaprakları ayırdım kenara. Hamamcıdan sigara kağıdı istedim. O yapraklardan 4 adet sigaralık yaptım.
Okay, uh, behind the Olympia Casino, there's an alley with a Dumpster for newspaper recycling.
- Tamam Olympia Gazinosunun arkasında gazete atıkları geri dönüşüm konteynırı olan bir sokak var.
What? " In a letter to this newspaper today
- Ne?