No mercy traducir turco
879 traducción paralela
If it were me, I would have shown you no mercy.
Sana merhamet etmezdim.
And there is a blow of vengeance coming what - on all sinners what knows no mercy.
Ve merhametin olmadığını bilen günahkarlar için bir gazap geliyor.
No mercy for the murderer!
- Kadın haklı! - Tabi ki haklı!
On behalf of the Provisional Government, I declare, with no mercy, we will destroy soldiers, traitors calling for fraternization and disintegration of the army.
Geçici Hükümet adına ilan ederim ki askerleri yok edeceğiz, hainlerle arkadaşlık edenlere ve orduyu bölenlere merhamet gösterilmeyecektir.
I'll show no mercy.
Merhamet göstermeyeceğim.
Maybe He has no mercy on us?
Tanrının bize merhameti yok mu? "
I was inclined to let you off tomorrow I want no mercy from you I don't want your justice, your law, nothing!
Yarın serbest bırakılmanı isteyecektim. Senden merhamet istemiyorum. Adeletini, kanununu, hiçbir şeyini istemiyorum
These people deserve no mercy.
Bu insanlar merhameti haketmiyor!
Have you no mercy, no pity?
Hiç merhametin, hiç acıman yok mu?
Oh, he'd struggle, but no mercy.
Karşı koymak isterdi ama merhamet yok.
Have no mercy on them!
Onlara sakın acıma!
All in prison, no mercy!
Cezaevinde de hiç merhamet etmemeli!
They have no mercy, when they come singing over.
Şarkı söyleyerek gelirken acımaları yoktur.
Is there no mercy?
Af yok mu?
Show no mercy!
Acımak yok!
Show no mercy!
Acıma yok!
- No mercy!
- Acıma yok!
No mercy!
Acımak yok!
The court showed them no mercy.
Mahkeme onlara hiç acıma göstermedi.
No mercy for the losers.
Kaybedenlere merhamet yok.
Under his protection, I will rule Israel, and I'll have no mercy on any who oppose me.
İsrail'i, onun koruması altında yöneteceğim, ve bana karşı çıkan hiçkimseye acımayacağım.
- They'll have no mercy on you, lady.
- Oh, evet, ama... - Onlar sana acımazlar, hanımefendi.
They'll have no mercy.
Acımaları yoktur.
This time, no mercy :
Bu sefer acımaları yok.
Oh, God, is there no mercy?
Aman Tanrım, hiç merhametiniz yok mu?
They showed no mercy!
Hiç merhamet göstermediler!
And when I defeat you, I'll show no mercy!
Seni yendiğimde, merhamet etmeyeceğim!
No mercy.
Acımak yok.
I've no mercy for you.
Sana acımayacağım.
No mercy for you either.
Sana da merhamet göstermem.
You see, Harry, he has no mercy.
Gördün mü Harry, adamda hiç merhamet yok.
If she should give you the slip, I'll have no mercy.
- Eyer o sayende kaçıp giderse, merhamet etmeyeceğim.
Show no mercy!
Merhamet göstermeyin!
We are going to catch all Jew-Bolshevists, Freemasons, plutocrats and other riff-raff and have no mercy on them.
Tüm Yahudi Bolşevikleri, masonları, para babası ağaları ve diğer ayak takımını yakalayacağız ve hiçbirine acımayacağız.
If they knew... you'd given us shelter, they'll show no mercy.
Eğer bize barınak sağladığınızı öğrenirlerse, merhabet göstermeyecekler.
There is no mercy in you.
İçinde merhamet yok.
Show him no mercy!
Hey! Ona merhamet etmesenize!
Kuzmina stays behind... entirely at the mercy of the freezing cold... all alone in a place where there's no one to be found.
Kuzmina geride kalır.. tamamen dondurucu soğukla başbaşa kalmıştır. Yalnız başına, kimsenin bulamayacağı bir yerde.
There is no help for you here or mercy beyond.
Artık bu aşamadan sonra sana ne yardım edilebilir ne de merhamet.
No one showed us mercy.
Kimse bize merhamet etmedi.
No sooner had he entered the death chamber than he tore himself from the guards'grasp flung himself on the floor, screaming for mercy.
İdam odasına girer girmez muhafızların elinden kurtuldu kendini yere atıp merhamet dilemeye başladı.
In him is planted no seed of laughter... hope, tolerance, or mercy.
Gülmeye, umuda, hoşgörüye veya merhamete yer vermeyen bir eğitimden geçer.
There is no tax money, the people are crying for mercy.
Vergi parası yok, insanlar bir yardım için ağlıyorlar.
There are no words to express my gratitude for your mercy.
Minnettarlığımı ifade edecek kelime varmı bilmiyorum.
I am asking you to show our enemies, the same mercy, they'd show us. No more, no less.
Düşmanlarımızı göstermek için soruyorum, aynı merhameti, onlar bize gösterirler mi?
- Mercy from Rameses? ! - No, no.
Ramses'ten merhamet mi?
There are no strangers among those who seek God's mercy.
Tanrı'nın merhametini arayanlar arasında yabancılar yoktur.
Colonel Dax asked me to tell you. - Oh, mercy, no!
Albay Dax size bunu söylememi istedi.
No, please, in the name of mercy, help me.
hayır, lüften acıyın bana, yardım edin.
There will be no appeal to sentiment, there will be no falling at the mercy of the court.
Hiçbir duygusal davranışa başvurmayacağım,... mahkemeden asla merhamet beklemeyeceğim.
- Leo, I forbid you to go. - No choice, my love, it's an errand of mercy.
Gitmene izin vermiyorum Leo!