No one leaves traducir turco
361 traducción paralela
He's at Judge Brisson's, ask him to come here at once and see that no one leaves the café until he gets here.
Yargıç Brisson'un evinde, derhal buraya gelmesini iste ve o gelene kadar kimsenin kafeden ayrılmamasına dikkat et.
Make sure no one leaves without being passed by the antique dealer.
Antikacı görmeden kimse çıkmasın.
- Stavros. - No one leaves here.
- Kimse buradan ayrılmasın.
No one leaves this section.
- Onu eve götürüyorum.
- I have an app... - No, I'm sorry, but no one leaves.
Hayır kimse buradan ayrılamaz.
No one leaves a tip when they haven't even been entertained.
Kimse eğlenmedikten sonra bahşiş bırakmaz.
Because from now on, no one leaves this building - not you or anybody - unless it's to go to Grini concentration camp.
Çünkü şu andan itibaren kimse buradan ayrılmıyor. Ne sen ne de bir başkası. Grini toplama kampına gitmek istemiyorsanız şayet.
No one leaves.
Kimse çıkamazmış.
No one leaves this fort.
Bu kaleden kimse ayrılamaz.
No one leaves camp without my permission.
Benim iznim olmadan kimse kamptan dışarı adımını atmayacak.
No one leaves Osaka Castle without Lord Ishido's permission.
Efendi lshido'nun izni olmadan, hiç kimse Osaka Kalesi'ni terk edemez.
They say no one leaves here alive, like I walk into the valley of death.
Kimse burdan sağ çıkamıyormuş, tıpkı ölüm vadisi gibi.
No one leaves it all behind, Brian.
Kimse hepsini geri bırakmaz, Brian.
Everyone stay where you are No one leaves
Herkes burda kalacak kimse bir yere gitmesin!
Well, no one leaves this show empty-handed, so we're gonna cut off his hands.
Kimse bu yarışmadan boş elle ayrılmaz. Bu yüzden ellerini keseceğiz.
We are still in alert Billy. No one leaves this facility.
Hala teyakkuz durumundayız.
No one leaves the studio without asking me.
Kimse bana sormadan stüdyodan ayrılamaz.
No one leaves the table before empty the plate and the glass.
Kimse masadan kalkmıyor. Tabaklar ve bardaklar boşalana kadar.
No one leaves.
Kimse çıkmayacak.
No one leaves until the conference has concluded.
Konferans sonuçlanana kadar hiç kimse ayrılmıyor.
No one leaves the house anymore.
Kimse evden çıkmıyor artık.
No one leaves until we're finished
İşimiz bitene kadar kimse çıkamaz.
No one leaves anything behind, them or us.
Kimse bir şeyi ardında bırakmaz, ne biz ne de onlar.
No one leaves this ship unless I so say say so.
Ben'askini'söyleyen dek kimse gemiden ayrılmayacak.. ... aksini.
See that no one enters or leaves.
Kimse içeri girip çıkmasın.
There are days and days of routine, of tedious probing... of tireless searching... fruitless days, days when nothing goes right... when it seems as if no one could ever think his way... through the maze of baffling trails a criminal leaves.
Aç susuz, yorucu bu araştırma hiçbir şeyin doğru gitmediği günlerde kimsenin aklına gelmeyecek şekilde katilin bıraktığı izleri karışık bir labirentin içinde aramak gibiydi.
No one ever leaves a star.
Kimse bir yıldızı terk edemez.
But I prefer to think that no one ever really leaves.
Kimsenin gerçekten gitmediğini düşünmeyi tercih ediyorum.
No one ever leaves me in peace.
Beni hiç rahat bırakmazlar.
... sculptured portals, ranks of doors, galleries... transverse corridors leading to deserted salons... encrusted with the ornamentation of another age... silent rooms, where footsteps are absorbed... by carpets so heavy, so thick... that one hears no step... as if the very ear were far away... far away from this numb, barren decor... far from this elaborate frieze beneath the cornice... with its branches and garlands... like dead leaves... as if the floor were still sand and gravel, or stone slabs... over which I advanced once again... as though to meet you... between richly panelled walls... stucco, moldings, paintings... framed prints amidst which I advanced... among which I found myself already... waiting for you... very far from the setting I stand in now... before you, waiting again... for one who will not come again... who will no longer keep us apart... tear you from me.
... oymalı girişler, sıra sıra kapılar, galeriler... başka bir çağdan kalma süslemelerle bezenmiş... metruk salonlara götüren birbirine dik koridorlar... sessiz odalar ; çok ağır, çok kalın halıların... ayak seslerini yuttuğu... adımların duyulmadığı... sanki dalıp gitmiş sırdaşlar... bu cansız, yavan dekordan çok uzaklara... kornişin altında, ölü yapraklar gibi dal ve çelenkleriyle... özenle hazırlanmış... bu frizden uzaklara... üzerinde bir kez daha yürüdüğüm zemin sanki hâlâ... kum ve çakıl veya taş döşeme... sana kavuşmak için adeta... zengin ahşap kaplamalı duvarlar arasında... ustuka, silme, tablolar... aralarından geçtiğim çerçeveli gravürler... seni beklerken içlerinde çoktan... kendimi bulduğum... şu an senin huzurunda bulunduğum mekândan... çok çok uzaklarda ; ve yine beklerken... bir daha gelmeyecek birini... artık bizi ayıramayacak birini... seni benden koparan.
No one picks up and leaves right after winning big!
Kimse bu kadar para kaldırıp böyle elini kolunu sallayarak gidemez!
No, what for? But no one leaves my house like that.
- Hayır ama hiç kimse Evimi böyle terk edemez.
No one thinks it wrong for a man. As long as he leaves her behind when he goes.
Adam gittiğinde kızı terk ettiği sürece kimse Kızılderili kız almanın yanlış olduğunu düşünmez.
See that no one enters or leaves this room.
Bu odaya kimse girip çıkmasın.
I would suggest you post guards at all of the entrances to make certain that no one enters or leaves this building until they have been checked by the health people, yeah?
Size önerim, tüm girişlerdeki muhafızlara söyleyin sağlık müdürlüğü tarafından denetlenene kadar binaya kimsenin girip çıkmadığından emin olsunlar, tamam mı?
No one ever leaves that place.
Burdan kimse çıkamaz.
Make sure whoever leaves is followed, and no one else enters the Premises.
Evden biri çıkarsa gözünden kaçmasın, ayrıca içeri başka kimse girmesin.
My dear sir, no one enters or leaves this prison... without being tried by his fellow prisoners.
Değerli beyefendi, hiç kimse tutuklu arkadaşları tarafından yargılanmadan hapse girip, çıkamaz.
No one ever leaves that place alive!
Oradan hiç kimse sağ çıkamaz!
Destroys people, leaves buildings standing. Fits in a suitcase so small, no one knows it's there, until :
İnsanları yok ediyor, binalara zarar vermiyor ve bir bavulun içine sığıyor.
On a wall was written, "No one leaves here alive."
Bir duvarda şöyle yazıyormuş :
No one ever leaves the KGB.
Kimse KGB'den ayrılamaz.
A bunch of almonds, two thrushes, a basket of figs... so that when he leaves, he'll sell the farm to you, no one else.
Badem, iki ardışkuşu, bir sepet incir... Böylece buradan gidince, tarlasını bize satacak.
Okay, okay. Tina leaves by the back door and no one is any the wiser.
Tamam, Tina arkadan çıksın ve kimse rezilliği fark etmesin.
As of now, no one enters or leaves Babylon 5.
Şu andan itibaren Babil 5'e giriş ve çıkışlar yasaklanmıştır.
Stojan, make sure no one to leaves.
Stojan, kimsenin ayrılmadığından emin ol.
no one ever leaves the village?
hiç kimse köyden ayrılmadı?
Her hand lies on us like iron, but she never leaves her room, never sees no one but Miss Judith.
Eli üstümüze çelik gibi düşüyor ama odasını hiç terk etmez, Bayan Judith dışında kimseyi görmez.
- No one leaves here!
- Kimse buradan ayrılamaz.
No one who violates Ogla space leaves.
Hiç kimse Ogla uzayını cezalandırılmadan terk edemez.
That no one alive ever leaves
Kimse canlı olarak ayrılamaz
no one cares 99
no one is coming 18
no one 1789
no one else 150
no one is safe 26
no one knows 236
no one told me 33
no one will 35
no one can know 35
no one was hurt 33
no one is coming 18
no one 1789
no one else 150
no one is safe 26
no one knows 236
no one told me 33
no one will 35
no one can know 35
no one was hurt 33