Noise traducir turco
9,465 traducción paralela
All right, don't you start making that noise.
Tamam, o sesi yapma.
That noise, it's too loud.
Çok yüksek. Birazcık kısabilir miyiz?
God, that buzzer noise!
Şu ikaz sesi acayip sinir bozucu değil mi?
We heard a noise in the basement and we checked it out.
Bodrumda bir ses duyunca kontrol etmeye gittik.
Suddenly, the sky grew darker and there was a loud noise upon the...
Aniden gökyüzü karardı ve korkunç bir gürültü oldu...
All this noise, the gunfire.
Bütün bu sesler, silah sesleri.
When other men shied away from the fire and the noise, I sought it out.
Diğer adamlar ateşten ve sesten kaçtılar, ben ise bunu araştırdım.
A noise complaint?
- Gürültü şikayeti mi?
Somebody would make a noise.
Birileri gürültü yapmış olmalı.
Yeah, it was just a minor noise complaint.
Evet ama sadece bir gürültü şikayetiydi.
Can you stop making noise?
Ses çıkarmayı kesebilir misin?
Commander, what's that noise?
Kumandan, o ses nedir?
And when I walked home that way, I heard a noise..... a scream.
Eve doğru yürürken bir çığlık duydum.
And sometimes, if you want to make change, you-you got to make a little noise.
Ve bazen değişiklik yapmak istiyorsan biraz ses çıkarmalısın.
If we stand here making a lot of noise, like we're doing right now, then we really will be in danger.
Eğer şu an olduğu gibi burada durup gürültü yapmaya devam edersek o zaman gerçekten tehlikede oluruz.
I ain't taking no chances. If you see anybody or anything that don't belong there, you open that big-ass mouth of yours and make some noise.
Oraya ait olmayan bir şey ya da birini görürsen o koca ağzını açıp ses yapacaksın.
I think I'm scared of the white noise in my head.
Kafamdaki sessizlikten korkmaya başladım.
I should've... realized how much noise we were making.
Ben... ne kadar gürültü yaptığımızı fark etmem gerekirdi.
I Heard This, Like, Weird Creaking Noise.
Bazı çatırtılar duydum.
( bluegrass music playing nearby ) Wait... What's that noise?
Bir dakika, bu ses de ne?
~ What was all that noise about?
- O kadar gürültü niye?
there's like a... the grinding kind of noise.
Sanki böyle öğütücü gibi ses çıkarıyor.
Now, we're gonna go outside, and we're gonna fix the antenna, and we're gonna make some noise and get rescued.
Şimdi dışarı çıkıp o anteni tamir edelim de biraz şamata yapıp kurtarılalım hadi.
Too much noise.
Çok ses var.
You know that he needs structure and routine and a sense of order, and with the police and the reporters and all of the noise, he gets upset.
Bünyeye, rutine ve düzen duygusuna ihtiyacı olduğunu biliyorsun ama polisler, haberciler ve bütün o gürültü yüzünden sinirleri altüst oluyor.
♪ Bring the noise ♪ ♪ Make me lose my breath ♪
# Gürültü yap # # Kes nefesimi #
"Dear General Electric, " the coffee maker that I bought at Sears on 11th March " makes a noise when it's brewing
Sevgili General Electric 11 Mart'ta Sears'tan aldığım kahve makinesi kahve yaparken, kalp krizi geçiren şişman bir adam gibi sesler çıkarıyor.
It's making a funny noise.
Garip bir ses çıkarıyor.
How can such little people create so much noise?
Nasıl böylesine küçük insanlar bu kadar çok gürültü çıkarabiliyor?
I heard a noise, so I came out on the porch.
Bir ses duydum, bu yüzden verandaya çıktım.
♪... and bring the noise in, just swing it ♪ ♪ And party people, sing it ♪ ♪ Treat me right, I'll treat you good ♪
d... and bring the noise in, just swing it d d And party people, sing it d d Treat me right, I'll treat you good d d Treat me right, I'll treat you good d
And the more I think about it, the more I think that it's, er... It's not just noise or mischief.
Üzerinde daha çok düşündükçe bir ses ya da kötülük olmadığına karar verdim.
No-one could make a noise like that for more than a few minutes without ruining their normal voice, let alone an 11-year-old girl. Joe can go on for hours.
11 yaşındaki bir kız şöyle dursun kimse kendi sesini bozmadan birkaç dakikadan fazla böyle bir ses çıkaramaz fakat Joe saatlerce konuşabilir.
All this noise.
Tüm bu sesler.
No noise in the forest?
Ormanda hiç ses olmadı mı?
So, please, make less noise so I can get some sleep.
Daha az gürültü yapın ki ben de biraz uyuyabileyim.
You make more noise with your music!
Senin müziklerin daha çok ses yapıyor be!
( police officer ) So you heard a noise from the master bedroom.
Ebeveyn banyosundan gürültüler duydunuz yani.
- Ooh. There, that noise, the way you're looking at me, like I'm a freak!
Al işte, bu ses, beni böyle görüyorsun, deliymişim gibi!
These busts should make enough noise to keep Torres on ice for a little while longer.
Bu baskınlar Torres'i biraz daha tutmamızı sağlar.
The more all the idiots babble about her their noise drowns out that little memory of her voice that I have left.
Bütün gerzekler onun hakkında konuşup duruyor gürültüleri Sonja'dan bana kalan küçücük hatırayı bastırıyor.
Lots of noise issues.
Ses sorunu.
Oh! I just had some noise issues myself, I get it.
Ben de ses sorunu yaşadım şimdi.
Noise.
Gürültü.
A couple weeks ago, I had some cattle stolen, so when I heard a noise in the barn...
- Ne oldu? Birkaç hafta önce sığırlarım çalındı ahırda bir ses duyunca da...
Let's do this noise.
Biraz gürültü yapalım.
You're the one making all the noise.
Tüm sesi sen yapıyorsun.
There's some noise just before "I will let you know." Play it again.
"Ben sana haber ederim"'den hemen önce bir ses var.
The noise complaint was called in at 10 p.m. but the party was clearly over at 9.
Gürültü için şikayet saat 10'da geldi ancak parti saat 9'da çoktan bitmişti.
Roofie, I can barely hear you over the noise of the shower.
Roofie, suyun sesi yüzünden ben de seni hiç duymuyorum.
Away from the fumes, the noise.
Dumanlardan ve seslerden uzak.