English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ N ] / Nosebleed

Nosebleed traducir turco

263 traducción paralela
Are you sure that stuff is good for a nosebleed?
Bu şeyin burun kanamasına iyi geldiğinden emin misin?
I can stop a nosebleed.
Burun kanamasını durdurabilirim.
Go on, that was a nosebleed.
Hadi canım sen de, burnun kanamıştı o zaman.
- He's having a nosebleed.
- Burnu kanıyor.
A nosebleed, I thought
Sadece burnunun kanadığını düşünüyordum.
I'm supposed to cancel the fight for a nosebleed?
Burnu kanıyor diye maçı iptal mi edeyim?
Once, when I was a kid, I cried because another kid had a nosebleed.
Bir keresinde, bir çocukken, başka bir çocuğunburnu kanadığı için ağladım.
- I've got a nosebleed.
- Burnum kanıyor.
- Nosebleed.
- Burun kanaması.
Nosebleed?
Burun kanaması?
No more than a simple bruise or nosebleed.
Sadece basit bir çürük veya burun kanaması olacak.
Gave me a nosebleed.
Burnumu kanattın.
You gave me a goddamn nosebleed.
Lanet olası burnumu kanattın.
Now you've given me another nosebleed!
İşte yine burnumu kannattın!
It's just a nosebleed.
Sadece burnu kanıyor.
And I mean, come on, it's not like it's life or death. It's a nosebleed.
Hem bu ölüm kalım meselesi değil ki.
I'm not sure it is a nosebleed. Well, what else could it be?
- Bunun burun kanama olduğundan emin değilim.
It's just a nosebleed, for God's sake.
Allah aşkına, bu sadece bir burun kanaması.
Oh, by the way, I have some good news for you. I stopped that pesky nosebleed.
Bu arada sana iyi haberlerim var.
It's kinda salty, like a steak or when you got a nosebleed.
Biraz tuzlu, az pişmiş biftek ya da burnun kanadığında onu yutmak gibi.
well, let's go, nosebleed.
İyi, başbelası.
For what, a nosebleed?
Bir burun kanaması için mi?
Nosebleed! Dry heat!
Burun kanaması!
Little nosebleed.
Belki küçük bir burun kanaması.
What's the matter, got a little nosebleed?
Problem ne? Birazcık burnun mu kanadı?
Just a nosebleed's all we're asking.
Tek istediğimiz burnunu biraz kanatmak.
- I must sound like a real nosebleed.
- Aptal gibi konuşuyor olmalıyım.
Poor you. another nosebleed.
Yine şu burun kanama numarası.
I gotta be careful I don't get a nosebleed.
Güzel yer baba. Ama dikkatli olmazsam burnum kanayacak.
What are you telling me, that a kid that you've never seen, a kid who's not even friend with your son, got a nosebleed in your house?
Siz bana, hiç gömediğinizi söylediğiniz bir çocuktan mı bahsediyorsunuz? Oğlunuzla hiç arkadaş olmamış bir çocuğun burnu sizin evde kanadı mı?
You got a file for every nosebleed in Illinois?
İlinoy'da kanayan her burunla ilgili kaydınız var mı?
Biggles, had a nosebleed this morning and was kind enough to donate this blood.
Biggles'ın sabah burnu kanadı. Sağ olsun, kanını bize verdi.
- Watch it, nosebleed.
- Dikkatli ol'yüksek basınç'!
I don't mean to alarm you, but I'm getting a nosebleed from the altitude.
Seni korkutmak istemem ama yükseğe çıkınca burnum kanar.
- You mind the nosebleed section? - We don't care.
- Koltukların uzak olmasını umursamıyorsan gidebilirsin.
Amy had a nosebleed.
Amy'nin burnu kanamış.
It's gonna give me nosebleed
Burnumu kanatacak.
Severe shoulder pain and nosebleed.
Ciddi omuz ağrısı, burun kanaması.
It's just a nosebleed.
Sadece burun kanaması.
Did you see the nosebleed I gave him?
Ona verdiğim burun kanamasını gördün mü?
Do you remember when Dad went to Las Vegas... and I had that really bad nosebleed?
Babamın Las Vegas'a gidip de... Benim çok berbat bir burun kanaması Geçirdiğimi hatırlıyor musun?
You'll give yourself a nosebleed.
Sinirlenince burnun kanayacak.
Nosebleed.
Burnum kanıyor.
I mean, I have a ticket, but it's way up there in the nosebleed seats... and I couldn't see a thing, so...
Yani var ama yerim, burun kanamasına neden olacak kadar yüksekte.
Well... That's a huge word, but... I think I have a nosebleed.
Şey... o çok büyük bir kelime... ama ben... sanırım burnum kanıyor.
Made me laugh so hard I almost got a nosebleed.
Beni çok güldürdü. Gülmekten burnum kanıyordu neredeyse.
Remember last night when I got the nosebleed at the party?
Geçen gece, burnumun kanadığı patiyi hatırlıyor musun?
A nosebleed, huh?
- Burun kanaması değil mi?
Your basic nosebleed.
- Yani? - Bu basit bir burun kanaması.
For a nosebleed?
Burun kanamasından mı?
- You looked up. - I looked up, and I saw that she had this nosebleed she didn't even know she had.
- Başımı kaldırdım ve burnunun kanadığını gördüm.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]