Not a bit of it traducir turco
218 traducción paralela
Not a bit of it.
Hiç de bile.
Not a bit of it, Peter.
Önemli değil Peter.
No, not a bit of it.
Hayır, heyecandan eser yok.
Not a bit of it.
Hiç eser yok. Üstat!
But do I take a holiday? Not a bit of it.
Ama yapıyor muyum?
Not a bit of it.
Hiç de değilim.
No, Jack, not a bit of it.
Hayır Jack, asla değil.
Not a bit of it...
Hiç alakası bile yoktu...
Not a bit of it. You're welcome to.
Sorun değil, ayrıca hoşgeldiniz.
Not a bit of it.
- Önemli bir şey değildi.
Not a bit of it.
Birazı bile değil.
- Not a bit of it.
- Alakası yok.
Not a bit of it.
Asla değil.
Not a bit of it, compadre.
Hiç mi merak etmiyorsun, compadre?
I thought when we moved here, we'd stand out, eccentrics amongst all these rich pricks, but not a bit of it, the place is full of madmen - dreamers, psychopaths, bank managers who wanna be painters, deep freeze merchants who wanna be poets.
İlk taşındığımızda bu zengin eksantrik puştların arasında dikkat çektiğimizi sanırdım, meğersem öyle değilmiş, burası... hayalperest, psikopat, ressam olmak isteyen banka müdürleri,... şair olmak isteyen tüccarlar bir sürü deli adamla doluymuş.
And here I go, not doing myself a bit of good by it and just ruining them.
Ben... Ben mahvoldum ve onları da perişan ettim.
You realise way down inside, no matter how much you try not to think about it, that maybe something's got your number on... and you want to leave a bit of yourself behind.
Düşünmemeye çalışsan da, olumsuzlukların farkına varıyorsun. Belki senin de vaktin doldu, sıran geldi ve gitmeden kendinden bir şey bırakmak istiyorsun.
It'd be a bit silly of me not to put it back where it belonged, wouldn't it?
Onu yerine koymayarak aptallık etmiş olurdum, öyle değil mi?
Smells a bit of paint, but it's not too bad.
Biraz boya kokuyor ama idare eder artık.
It was only a bit of wreckage, not a man. But that wasn't Harry's fault.
Sadece bir enkaz parçasıydı ve kurtardığı da adam değildi fakat bu Harry'nin suçu değildi.
And to give him a fair trial, we have to listen to every bit of evidence... whether or not it's technically called a justification.
Onu adil yargılayabilmemiz için birşeyler bilen... veya kanıtı olan herkesi dinlememiz gerekir.
That idea's been running through my mind. I'm not a bit proud of it.
Aklıma bir fikir gelmediği için gurur duymuyorum.
IT DOESN'T MAKE A B IT OF DIFFERENCE. NOT A BIT OF DIFFERENCE.
- Bu sefer zam hakkında konuşmayacak.
Not bad, but it's a bit heavy Get rid of that
Fena değilim ama şunlardan kurtulalım.
Now, it's not gonna do you a bit of good tryin'to help her because... Monica can go anywhere in this world.
Ona yardım etmeye çalışman... işe yaramaz çünkü Monica istediği her yere gidebilir.
It means, and do not shout at me, that she has a bit of a temperature, I suppose.
Bu demek oluyor ki, ve bana sesini yükseltme, ateşi biraz yüksek sanırım.
Not the actresses of course. A bit of Shakespeare, perhaps, but keep it brief.
Biraz Shakespeare'in hoşa gideceğini sanıyorum.
And I think Nigel's in there with his bare hands, but they're not getting the results they might, but it is a little bit misty today - and they must be shooting from a range of at least a foot.
Nigel çıplak elleriyle deniyor ama sonuç yok. Biraz dumanlandı. En az 30 cm mesafeden ateş ediyorlar.
Will forthwith and forever be revoked and canceled. " Not that it makes a goddamn bit of difference to you, I suppose.
Bunu çok da umursadığını sanmıyorum.
Instead my criticisms are filled with a little bit of hypocrisy, is it not?
Böyle davranmadığım için ikiyüzlü mü oluyorum şimdi?
Look, it's not bloody Cape Kennedy, you know ; it's only an Ovaltine can with a bit of weed killer in it.
Bak burası kahrolası Kennedy üssü değil! Bu da içi böcek ilacı dolu bir teneke kutu.
Might have said that over a pint, sir, but it was only a bit of beer talking, not me.
Evet böyle söylemiştim ama içtiğim biraların etkisinden olmuştu, efendim.
It's a shitty neighborhood, all neighborhoods are shitty, and it's not gonna change because they put a little bit of green in it!
Boktan bir komşuluk, tüm komşuluklar boktandır, ve değişmeyecek çünkü onun içine biraz yeşil koyarlar!
It's the most powerful statements of melancholy I've seen and Sam will appreciate that it's atrabilious yet not a bit lugubrious.
Bu, melankoli hakkında gördüğüm en güçlü ifade ve Sam bunun hiç kederli olmadığını, hatta hüzünlü olduğunu anlayacak.
Now when I tell people what it is, and they go, and it's not what they expect, you know, it's like they feel, like, a little bit of a letdown, you know?
İnsanlara anlatınca gidiyorlar, ama beklediklerini bulamıyorlar. Hayal kırıklığına uğruyorlar.
So I think it's an exaggeration, and I like to piss off any group that takes itself a little bit too seriously, and it does not take a lot of imagination to piss off a feminist.
Bu yüzden bence bu biraz abartı ve kendini biraz fazla ciddiye alan grupları sinirlendirmeyi seviyorum, Ve bir feministi kızdırmak çok da hayal gücü gerektirmiyor.
No, not especially, there was a bit of mud on it.
Özellikle değil, Üzerinde biraz çamur vardı.
But it's not that. She just wants a tiny bit of sexual freedom.
Ama onun tek istediği biraz özgürlük.
It's not unusual for some members of the freshman class... to feel a bit faint during this procedure.
Bazı öğrenciler buna dayanamaz. daha başlamadan bayılırlar.
Just raise it a bit so I'm not aware of it.
Birazcık yükselt ki ; gözüme batmasın.
Certainly not. Every time that blooming Saturn comes along, it gives us a bit of a jolt.
Kesinlikle hayır. her zman işte parlayan saturn ile gelir bize biraz sarsıntı verir
But, finally, I managed to set it up so all he has to do is to pot the black to win one game, to salvage a little bit of pride and maybe not kick my head in, right?
Ama sonunda her şeyi öyle bir ayarladım ki, ona sadece siyahı sokmak kaldı. Bari bir oyunu alıp şerefini kurtarsın diye yani. Ya da beni tepelemesin diye...
It's not gonna make a fuckin'bit of difference.
Bu hicbir seyi degistirmez.
Not much of a collection, and it's a bit personal.
- Pek koleksiyon sayılmaz. Biraz kişisel.
- Of course it's not! Well, it did occur to me that it was a bit unbelievable.
Yani bana da inanması zor geldi ama...
- It is a bit of a classic. Wild venison with roasted parsnip chips. I'm not going to eat a deer.
- klasik bir şey aslında bilmemneyle közlenmiş bilmemneli geyik geyik filan yemiyorum.
Mentioning no names like. And this thing of me becoming a bit of a TV star lately I want you all to know it's not gonna change me one little bit.
İsim vermiyorum, bu aralar TV yıldızı gibi oldum hepinizin bilmesini isterim, bu beni biraz da olsa değiştirmeyecek.
So, if I'd have sort of broke a bit it might not- -
Öyleyse, eğer bir tür kırılma olmuş olsaydı- -
It's a question of a little bit of love lf anyone tells me lovingly, "Give it up", I'll give it up Not a question of soda.
Sodanın bir sorusu degil.
Well, of course it hurts a bit... Not only a bit!
Evet, tabi ki bir parça acıyacak.
Look, I'm not trying to sit on top of any moral high ground... but this business you're in, doesn't it make you a little bit ashamed?
Yüksek ahlaklı bir yerde otumayı denemiyorum ama bu işin içindesin, bu seni utanmış yapmaz.