Notion traducir turco
1,628 traducción paralela
And I claim it's exactly like this in the psychoanalytic notion of trauma.
Psikanalitik travma mefhumunda da durumun aynı olduğunu iddia ediyorum.
So what does this notion of the virtual real, as trauma, trauma as virtual, what does this notion mean for politics?
Öyleyse travma olarak bu sanal gerçek mefhumu,... sanal olarak travma nedir? Bu mefhum siyaset için ne anlama gelir?
I think that this notion of the real as virtual can help us to critically reject, a category which is more and more popular with politically correct, post-colonial authors, the notion of so-called alternate or alternative modernity.
Bence bu sanal olarak gerçek mefhumu,... politik doğrucu, postkolonyal yazarların giderek daha popüler ettiği bir kategoriyi,... sözümona alternatif modernite denen mefhumu eleştirel bir biçimde reddedebilmemize yardımcı olur.
Of course there are inconsistencies, antagonisms, repressive potentials in the notion of modernity, which ultimately means, of course, capitalism as the force of modernity, but, so the story goes, this antagonistic, represive elements
Elbette modernite mefhumunda dengesizlikler, antagonizmalar,... baskıcı potansiyeller bulunur. En nihayetinde elbette modernitenin gücü kapitalizmdir demektir bu. Ama hikaye burada bitmez.
Because it saves unblemished the general notion of modernization.
Çünkü genel modernleşme mefhumunu kusursuz kılıyor.
What we should insist on is on the contrary, as I've just said, that there is an antagonism inherent to the very universal notion of modernity, and, now I'm coming to my point, so that the particular species of modernity
Söylediğim gibi antagonizmanin tam aksine,... bizzat evrensel modernite mefhumuna içkin olduğunda ısrarcı olmalıyız. Şimdi esas noktaya geliyorum.
are not just examples or exemplifications of their universal genus, of their universal notion, but they are, in a way, reactions to it, they fight it.
Belirli modernite türleri yalnızca kendi evrensel türünün,... evrensel mefhumun örnekleri ya da timsalleri değildir. Aynı zamanda bir şekilde onlara dönük bir reaksiyondurlar. Onlarla kavga ederler.
Modernity, as a universal notion, names a certain dead-lock, a certain antagonism, and particular, really existing forms of modernity, are attempts to resolve this deadlock, to solve the problem.
Evrensel bir mefhum olarak modernlik, belirli bir açmazı,... bir antagonizmayı isimlendirir ve gerçekten varolan belirli modernite biçimleri,... bu açmazı, sorunu çözme çabalarıdır.
It's not that struggle is at the level of the particular content, while universally it's just some kind of neutral empty container, so that universal means some encompassing global notion, and then, within this notion, particular forms struggle,
Mücadele, evrensel olarak bir bakıma nötr, boş bir konteynır iken,... belirli bir içerik düzeyinde var olan şey değildir. Bu yüzden evrensel, kapsayıcı birtakım küresel mefhum anlamına geliyor ve sonrasında bu mefhum dahilinde liberal modernleşmeye karşı faşist modernleşme vesaire gibi belirli mücadele biçimleri var oluyor değildir.
So, again, this would have been another example of how the notion of virtual as real is operative, of how it is a necessary notion if we are to grasp the concrete social dynamic, especially of today's global capitalism.
Yani bu yine sanal olarak gerçek mefhumun nasıl etkili,... özellikle günümüzün küresel kapitalizmini, somut toplumsal dinamikleri idrak etmemiz için nasıl gerekli olduğunun bir başka örneği olabilir.
I think that we should reject this reproach and precisely insist on this notion of... how should I call it? ... purely formal materialism.
Bence bu sitemi reddetmeli ve nasıl söyleyeyim,... saf biçimsel materyalizm mefhumunda özellikle ısrarcı olmalıyız.
Which also involves a totally different notion of universality.
Bu da tamamen farklı bir evrensellik mefhumunu gerektirir.
The notion of universality here is no longer universality as the encompassing medium, container of the plurality of positions - sexual positions, cultural positions, whatever.
Burada evrensellik mefhumu,... artık kapsayıcı bir ortam,... bir konumlar - cinsel, kültürel, her neyse - çokluğu konteynırı değildir.
The position of struggle does not mean the position of a particular identity and the abandonment of the universal notion of truth.
Mücadele pozisyonu belirli bir kimlik pozisyonunun ve evrensel hakikat mefhumunun terkedilmesi anlamına gelmez.
The abandonment of the universal notion of truth goes very well with multi-culturalese politics where we can say :
Hakikatin evrensel nosyonunun terkedilmesi,... çok kültürlü politikalara bir güzel eşlik eder.
And this is the reason why, at the social level, I think, we should cling to the notion of collective as it was till now practice in three forms :
Benim toplumsal düzeyde şimdiye dek üç biçimde pratik edilmiş kolektif mefhumuna tutunmamız gerektiğini düşünme sebebim de bu.
They both share... sorry, all three of them, they share precisely this same notion of universality accessible only through an engaged, struggling, subjective position.
İkisi de, pardon üçü de tam olarak aynı, yalnızca bağlantılı, mücadeleci,... öznel konum vasıtasıyla erişilebilir olan evrensellik mefhumunu paylaşırlar.
I think that's a crackerjack notion, right up with the times.
Bu harika ötesi bir fikir ve doğru olmalı.
Of course, the notion that anyone can ever actually be revived- - complete fiction.
Tabii birini yeniden hayata döndürme inancı tamamen hayal ürünü.
Do you have any notion of how ridiculous you've become?
Ne kadar gülünç bir hale geldiğin hakkında hiçbir fikrin var mı?
The whole notion of a created community ; a modern utopia with its own mores and rules- - it's fascinating.
Bütün o yaratılmış toplum kavramı ; kendi adet ve kuralları olan mordern bir ütopya- - Bu gerçekten etkileyici.
We once had a notion in this county that the rules of evidence... would be strictly constructed and interpreted in favor of the defendant.
Bir zamanlar bu ülkede bir ilke vardı. Kanıtlar kesin olarak ortaya konmalı ve davalının lehine yorumlanmalıdır.
It is an insult to our notion of democracy.
Bu, demokrasi anlayışımıza hakarettir.
Danny just was never comfortable with the notion that...
Danny bu işin mantığından hiç hoşnut değildi...
Here is the email correspondence between you and Dr. Collier, which directly contradicts this notion that you and he were only friends.
İşte Dr. Collier ile aranızdaki e-posta mesajları. Sadece arkadaş olduğunuz iddianı yalanlıyor.
- You got a notion?
- Bir fikrin var mı?
You wouldn't even consider the notion that Clarence's social upbringing was responsible for what he became, but now you're sprinting to the witness stand to blame everything on a little tumor.
Clerance'in yetiştirilme tarzından dolayı bu durumda olabileceğini bile göz önüne almıyordun. Fakat şu an olanları küçük bir tümörün üzerine atmak için tanık olmak istiyorsun.
Still having a little trouble with that notion, huh?
Herhalde artık bir sorun kalmamıştır, he?
Excellent notion.
Mükemmel bir fikir.
I can't believe you're even entertaining the notion of it ;
Senin bu fikirlerle uğraştığına bile inanamıyorum.
We've all heard these rumors, this notion that Sonny Chow isn't actually dead.
Biz Sonny Chow'un aslında ölmediği dedikodusunu, düşüncesini duyuyoruz
The age of that skull flies in the face of the Wiyanas'notion of creation.
Demek istediğim, kafatasının yaşı yüzünden doğrudan Wiyanas'lıların soyunun ve yaratılışının izine gidiyor
I find the notion fairly romantic.
Ben daha romantik bir kavram buldum.
Well, the notion that human achievement on a baseball diamond can be predicted through the application of statistical analysis is, at it's very core, highly problematic.
İnsanların, beyzboldaki başarısının, istatistiksel analizlerle tahmin edilmesi, temel olarak çok zor.
Malcolm Gladwell's notion of a Tipping Point.
Bulaşıcı davranış. Malcolm Gladwell'in Tipping Point adlı kitabında anlattığı bir durum bu.
On the first day of this class I presented you with a controversial notion ;
Sınıftaki ilk dersimizde tartışmaya açık bir konuyu ortaya atmıştım ;
I'm tortured that you would harbour such a notion.
Böyle bir fikre kapılman beni çok yaraladı.
EXCELLENT NOTION.
Harika fikir.
DO YOU DISLIKE THE NOTION?
Bu fikir hoşunuza gitmedi mi?
An intriguing notion.
İlginç bir fikir.
Pompey, you must give some notion of when you will agree to meet him in person.
Ona O'nunla yüzyüze ne zaman görüşeceğine dair niyetini göstermelisin.
I have no notion why he was killed.
Niye öldürüldüğüne dair bir fikrim yok.
I had no notion.
Ne kadar düşüncesizim.
Splendid notion.
Harika fikir.
Just a notion.
Sadece bir fikir.
In the world of science, no one questions the notion that for every action there is a reaction.
Bilim çağında hiç kimse her etkiye bir tepki kavramını sorgulamıyor.
The surgeon had a notion that he might once have been something better.
Bir zamanlar çok daha iyi olduğuna dair hekimin bir düşüncesi vardı.
In reading the Bleek manuscripts, it became very clear that their religion was built around a notion of travelling to a spirit world.
( WILLIAMS ) Bleek yazıtları okurken, kafasındaki fikirler netleşti inançlarının temelinde ruhlar dünyasına yolculuk vardı.
Sometimes, you know, you might take it for granted, you see, you might get this notion that there's a better life for you elsewhere.
Bazen,... her şeyi hafife alabilirsiniz,... başka bir yerde sizin için daha iyi bir hayat olduğu kanısına varırsınız.
I suppose you've given some thought to the notion that if you lose our government will have directly financed terrorism.
Kaybederseniz, hükümetimizin terörizmi doğrudan finanse etmiş olacağı fikri aklınızdan geçti mi hiç?
Hey, there's an interesting metaphysical notion.
Hey, bu bayağı ilginç bir metafizik nosyonu.