Nutcracker traducir turco
183 traducción paralela
Tae Gong Shil, are you acting like this because of the secret you told the nutcracker ghost?
Tae Gong Shil fındıkkıran hayalet kadın bana sırrını söyledi diye mi böyle yapıyorsun?
Now, the one composition of Tchaikovsky's that he really detested was his Nutcracker Suite, which is probably the most popular thing he ever wrote.
Tchaikovsky'nin gerçekten nefret ettiği tek eseri... Fındıkkıran Suiti'dir. Bu da eserleri arasında muhtemelen en sevilenidir.
It's a series of dances taken out of a full-length ballet called The Nutcracker that he once composed for the St. Petersburg opera house.
St. Petersburg opera salonu için yazdığı, Fındıkıran isimli bir bale eserinden alıntılmış danslardan oluşmaktadır.
Incidentally, you won't see any nutcracker on the screen.
Bu arada, perdede bir fındıkkıran görmeyeceksiniz.
Ι can't find a nutcracker.
Fındık kıracağını bulamıyorum.
No Madame, unfortunately, there are no nutcracker marks on the throat.
anlayacağınız ne yazık ki boğazında bir fındık kıracağı izi yoktu.
After the nutcracker.
Fındık kırandan sonra.
Tonight, we begin our Festival at the Concert Hall, where the distinguished Madam Bergerone and her ballet company will perform "The Nutcracker Suite".
Bu gece konser salonunda festivalimiz başlayacak, saygıdeğer Madam Bergerone ve bale grubu "Fındıkkıran" ı sahneleyecek.
i feel like a marshmallow in a nutcracker.
Birazdan fındık ezmesine döneceğimizi hissediyorum.
Got a nutcracker?
Fındıkkıranınız var mı?
I found the nutcracker.
Fındıkkıranı buldum.
Christmas without surprises is like the nuts without the nutcracker.
Sürprizsiz Noel'ler, kıracağı olmayan fındıklar gibidir.
Which is why I have brought you this surprise nutcracker...
İşte bu yüzden, bu sürpriz fındık kıracağını aldım sana...
Boy, these gusty winds appear to be playing havoc with that giant nutcracker float.
Vay canına, rüzgar, dev fındıkkıran balonlarını hasara uğratıyor.
It thought it could carry me to its young ones, but the joke was on it because I was too heavy and it dropped me in part of the river the Indians used to call Nutcracker Falls.
Beni yavrularına taşıyabileceğini sandı ama avcunu yaladı çünkü çok ağırdım ve beni nehrin kızılderililerin verdiği isimle "Fındık Kıran Çağlayanı" kısmına düşürdü.
This device is called a nutcracker.
Bu aletin adı fındıkkıran.
Well, you sure are my nutcracker.
Fındıkkıranım benim.
This little nutcracker is not dancing to your suite anymore, princess.
Bu küçük fındıkkıran senin süitinde daha fazla dans etmeyecek, prenses.
Can I stay up and watch The Nutcracker?
Biraz daha kalıp, Fındık Kıran'ı seyredebilir miyim?
Heavy enough to be a nutcracker.
Fındık kıracak kadar ağır.
We won't need that any more. ( Chuckles ) ( # The Nutcracker Suite )
- Öyle bile olsa bu uzun zaman önceydi.
What does that make you, the nutcracker?
Sen de Fındıkkıran mı oluyorsun?
Fellow fish monsters, I don't want to question your stupid civilization... ... but will killing someone with a nutcracker solve anything?
Balık canavarı dostlarım, sizin aptal uygarlığınızı sorgulamak istemiyorum ama birisini fındık kıracağı ile öldürmek tüm sorunları çözer mi?
I thought that you were happy with Amy and unhappy with Joanne "the Nutcracker."
Amy ile mutlu "Joanne fındık kıran" ile de mutsuz olduğunu sanıyordum.
According to your mother, you haven't had a hard-on since she first took you to see the nutcracker at the Jewish community center in first grade.
Birinci sinifta Yahudi Topluluk Merkezi'nde findikkirani gordügünden beri, ereksiyon olamiyorsun.
And then we went on a trip to see The Nutcracker.
Sonra bir gün Fındıkkıran balesini görmeye gittik.
Do you remember the first time you saw The Nutcracker?
Fındıkkıran'ı ilk ne zaman gördüğünüzü hatırlıyor musunuz?
Oh, the Bolshoi's doing the Nutcracker in my pants!
Bolşevikler pantolonumla beni avlıyor!
Hey, Hyde, you know what my favorite ballet is? The Nutcracker?
Hey, Hyde, en sevdiğim balet kim biliyor musun?
Yo, Little Mash, show him your nutcracker.
Şunun cevizlerini kır yavrum.
Have you ever heard of The Nutcracker? Oh, shit!
Adının anlamının şeytan olduğunu biliyor muydun pislik?
I haven't seen much, but my family used to go to The Nutcracker and I had my first sexual dream about the Mouse King.
Yani fazla görmedim ama ailemle her yılbaşında Fındıkkıran'ı izlemeye giderdik... ve ayrıca ilk seksi rüyamı Fare Kral'la görmüştüm.
Last Christmas, he danced the part of Arabian Coffee in "The Nutcracker".
Geçen Noel Fındıkkıran'ın Arap Kahvesi'nde dans etmiş.
They was taking us to Capital City to see The Nutcracker.
Bizi Fındıkkıran bale gösterisini izlemek için başkente götürüyorlardı ve gruptan uzaklaştım.
The Prison Nutcracker Suite is one week away.
Hapishane Fındıkkıran balesi bir hafta sonra yapılacak.
Grace, if-if everyone who was mean to you was put in jail the prisons will be full of every guy you ever dated the girl that shushed you at the Nutcracker and the counter lady at Zabar's
Okuldan erken çıkıp Jack'lere gittim. Elliot, nasıl yaptın? İzin aldırdım.
Sorry I'm doing The Nutcracker, and- -
- Adamım gelmiyor.
Son of a nutcracker.
Bu da nereden çıktı böyle!
And Pete really enjoyed the Tower of London nutcracker you got him. A nutcracker's very useful to have around.
Ayrıca Pete ona getirdiğin Londra Kulesi şeklindeki fındıkkıranı çok beğenmiş.
It gives new meaning to the word "nutcracker."
- Fındıkkıran'a yeni bir anlam katıyor.
Little Clara had just received a beautiful toy nutcracker from her godfather,
Küçük Clara çok güzel bir oyuncak ceviz kıracağı hediye almıştı.
You'd think The Nutcracker is a patriarchal ballet :
Fındıkkıran muhterem bir balerindir.
The only good thing in The Nutcracker are the rats,
Fındıkkıran'daki tek iyi şey fareler, ve onlar ölüyorlar.
"So the standard thing is you take a nutcracker and you just break it open."
"Yapacağınız standart şey onu kırıp açmak için bir ceviz kıracağı almak olur."
This is The Nutcracker, not The Carnival Of The Animals.
Bu Fındıkkıran, "Hayvanlar Karnavalı" değil.
Joke's on her, cos I am currently waiting to hear if the St Martha's community theatre'll let me work lights for their production of the Nutcracker.
Ona kapak olsun, St. Martha'nın halk tiyatrosundan, "Fındıkkıran" gösterilerinde oynamak için haber bekliyorum.
- The Nutcracker.
- Fındıkkıran.
I hope I never hear that god-awful nutcracker music again.
Umarım, bir daha asla o korkunç fındıkkıran müziğini duymam.
I call it... "the nutcracker."
Ona "fındıkkıran" diyorum.
It's The Nutcracker Suite.
Bu, Fındıkkıran Süiti.
-... a nutcracker.
Kaçık olduğu.