O'bannon traducir turco
296 traducción paralela
- What's your name? - Chick O'Bannon.
Basitçe söylemek gerekirse, Ben bir çete üyesiydi.
Now, Mr. O'Bannon, I don't like your methods. Confidentially, Miss West, I don't either, but that's the only way I can get what I want.
Bobby ağabeyini çok severdi ve Ben'in geçim kaynağı olan restoranının mevcut işlerine göz gezdirmeyi seçti.
Mr. O'Bannon, if I whipped you up a nice fresh batch of cheesecake, would you forget to mention about Señor de Monterico? Well, it's blackmail, lady, but it's worth it. All right, then.
Wilshire Boulevard'te bol güneşli bir günde Bobby Dorfman, dayısı Phil Stern'ün ofisine gelmişti.
- Oh, Mr. O'Bannon.
- Bay Dorfman? - Buyurun?
Miss Brown, I am Professor O'Bannon, the great anthropologist.
- Yok maalesef. - Otel hayatı en boktan şey, değil mi?
Your friend Chick O'Bannon.
Size Duffinetti'nin mekânında güzel bir biftek ısmarlarım.
Mr. O'Bannon live here?
Sorun nedir? Ağlamayı bırakamıyorum, bu çok aptalca.
No, I was waiting for Mr. O'Bannon too.
Bu çok hoş. Karısını terk edemez.
This man wants to see you about... I'm Christopher West, Mr. O'Bannon. Christopher's grandfather.
Evli olduğundan hiç şüphelenmemiştim, gerçi bir şeyleri kavramak konusunda çok yavaşım.
Mr. O'Bannon, I'm prepared to believe two good things about you.
Benimle ilgili hislerini hep biliyordum ve bu çok gururlandırıcı.
- Will you do it my way, Mr. O'Bannon?
Harika olacak! Greenwich Ville'de bir ev alırız.
I've never seen your granddaughter shy of publicity. I'm quite proud of the West name, Mr. O'Bannon. It's a good name.
Ben de senin gibiydim ; yüzme havuzu olan bir ev ve film yıldızları ile çıkma hayali kuruyordum ama gerçekten sıkıcı, pis ve iğrenç bir endüstri.
- Mr. O'Bannon, Mr. Tiller. - How do you do?
- Evet, doğru olan bu.
What for? I believe it had something to do with Mr. O'Bannon.
- Bu kadın da seni seviyor sanırım.
Christopher has a way of doing that. Mr. O'Bannon and I have come to a conclusion about this thing...
Karen'ı terk edeceğim diye onu 1 yıl boyunca oyalamama rağmen.
- Mr. O'Bannon feels that...
Umarım başkasıyla tanışmamıştır.
I don't care how Mr. O'Bannon feels. I feel...
- Hayır, eminim seni gerçekten seviyordur.
Mr. O'Bannon has been man enough to try to straighten it out intelligently.
- Yatakta her zaman iyiydi. - Aman ne güzel. Ama diğer kadın muhteşem biri.
- Oh, hello, Bells. Uh... This is Mrs. O'Bannon.
Birçok kez denemiş ama vazgeçmiş.
I'm sure my husband, Mr. O'Bannon, is looking forward to it as much as I am.
Gerçekten mi? Pekâlâ, onu da getiririz. Judy ile Billy Wilder'ın partisinde tanışmıştım.
We all do. Aren't we awful people, Mr. O'Bannon?
Diğeri ise, ona apaçık hayranlık duyan genç bir adam.
Hey, let's play something. I'm afraid Mr. O'Bannon is just at the edge of being bored. We promised we'd amuse him, remember?
Phil Stern ile evlenmesinde ısrar edip daha sonra tereddüt ederek, Bobby'nin çok hoş olduğunu ve ona tutkulu bir şekilde âşık olduğunu söyleyen ev arkadaşı Rosalind ile derdini paylaştı.
Mr. O'Bannon, you're not playing. We're supposed to guess what they represent. Are we?
Evlenip New York'a taşınma planlarımız yüzünden geriliyor onu zorlamasam daha iyi olacak sanırım.
- You're darn right I'm all right. Mr. O'Bannon!
Bobby'i yeniden dekore etmek ve kulübün ismini daha havalı bir isimle değiştirmek için ikna etti.
- Telephone, Mr. O'Bannon.
Çocukken Oklahoma'da Yahudilerle kaynaşmamıza izin bile verilmezdi.
Hello, Mr. O'Bannon.
Anlamıyorsunuz ki.
Hello, Mrs. O'Bannon.
Dinlemeyin demiyorum.
- O'Bannon. - Chick O'Bannon.
Katkıda bulunmaya devam ettiğiniz sürece tabii.
Is O'Bannon around?
Onunla konuşmasını istedim.
Mrs. O'Bannon is much more important to the Tunisia Room than the singer.
Söylediklerine bak...
Café Society goes where Mrs. O'Bannon and her friends go.
Central Park'ta şarap içiyoruz ve henüz yatmadık.
- If Mrs. O'Bannon doesn't like her... - Miss West doesn't like her.
İçinde hep biraz şair ruhu vardı.
Folks, this is Mr. O'Bannon.
Ama yine de beni hayal ediyorsun.
- Oh, so you're O'Bannon. - That's right.
Bir Hristiyan olarak öldü ve cesedinin yakılmasını istedi.
Look who's calling me a mick, with the name O'Bannon... and the map of Ireland all over his fan. Look, officer, I'm sorry...
Ben'in istediği gibi, külleri Manhattan'a dağıtıldı.
I wasn't surprised. Mr. O'Bannon's been saying it for a long time.
Belki eskisi kadar görüşmemeliyiz.
- Keeping the home front in hot potatoes? - That'll be two bucks, O'Bannon.
- Evde sıcak patatesin var mı?
'Max O'Bannon.'
Max O'Bannon.
Mrs. O'Bannon needs blood work.
Bayan O'Bannon'a kan tahlili gerek.
- Yeah. - Hello, Mrs. O'Bannon.
- Merhaba, Bayan O'Bannon.
I got O'Bannon.
Bende O'Bannon var.
Katzenmoyer and O'Bannon, I buy.
- Katzenmoyer ve O'Bannon'ı alıyorum.
O'Bannon's gonna want farm subsidies.
O'Bannon's çiftlik teşviki isteyecek.
Then Katzenmoyer and O'Bannon order off the menu.
O zaman da Katzenmoyer ve O'Bannon menü dışında kalır.
And O'Bannon and Lebrandt.
- Döndü mü? O'Bannon ve LeBrandt'a da.
Katzenmoyer, O'Bannon, Lebrandt, this new kid Christopher Wick these are grown men with pride and dignity.
Katzenmoyer, O'Bannon, LeBrandt, şu yeni çocuk Christopher Wick bunlar gururu ve saygınlığı olan yetişkin insanlar.
- And you might mention this to representatives Katzenmoyer, O'Bannon, Lebrandt and Wick.
- Temsilciler Katzenmoyer, O'Bannon, LeBrandt and Wick'e bundan bahsedebilirsin.
Reach for the sky, O'Bannon!
[Wallace] Eller yukarı, kovboy!
- Roy O'Bannon and his partner come through town.
- Roy O'Bannon ve ortağı bu kasabadan geçti.
- Roy O'Bannon?
- Roy O'Bannon?
Roy O'Bannon ain't got no partner, friend.
Roy O'Bannon'ın bir ortağı olamaz dostum.