Obscura traducir turco
41 traducción paralela
The doctor's up in his thing - his camera obscura.
Doktor şeyde... karanlık odasında.
It's a "camera obscura", a trick with mirrors.
Aynalarla yapılan bir hile, "karanlık oda."
This was the description of the first camera... the camera obscura, the prototype of all image-forming cameras, including the one that's bringing you this picture.
Bu, ilk kameranın tasviriydi. Karanlık oda kamerası tüm görüntü oluşturabilen kameraların atasıdır bu görüntüyü size ulaştıranınki de dahil.
Al-Hazen figured out that the key to forming any image- - whether you're talking about an eye or camera obscura- - is a small opening to restrict the light that can enter an otherwise darkened chamber.
Heysem, herhangi bir görüntüyü oluşturmanın anahtarının - ister gözden bahsediyor olun, ister karanlık oda kamerasından - aksi halde karanlık bir oda olacak yere girebilen ışığı kısıtlayan küçük bir delik açmak olduğunu buldu.
Al-Hazen made his own camera obscura and dazzled the caliphs.
Heysem, kendi karanlık oda kamerasını yarattı ve halifelerin gözlerini kamaştırdı.
A camera obscura works best in bright light.
Bir karanlık oda kamerası, en iyi parlak ışıkta çalışır.
A telescope collects light from any spot in its field of view across the entire lens or mirror, an opening much larger than the camera obscura hole.
Bir teleskop, görüş alanındaki herhangi bir noktadan gelen görüntüleri bütün bir lens veya ayna boyunca yani karanlık oda kamerası deliğinden çok daha büyük bir delik ile toplar.
Trials of the Goddess Obscura.
Yine beni düş kırıklığına uğratmadın Eva.
A camera obscura.
Bir obscura kamerası.
It is a camera obscura.
Bu bir karanlık oda tekniği.
I use a camera obscura.
Karanlık oda kullanıyorum.
The all-male "holigay" revue at Camera Obscura.
Sırf erkek "kutsal homo" revüsü. Camera Obscura'da.
suzanne : what this really is is a camera obscura.
Bu aslında bir karanlık oda.
This is what we call today the camera obscura.
Buna bugün kamera karanlık odası diyoruz.
Now that I'm inside the camera obscura and I've allowed my eyes to get used to the dark, we can open the hole.
Şimdi karanlık odada olduğumdan, gözlerimin karanlığa alışmasına izin verdim, deliği açabiliriz.
and then I talked about Pieter de Hooch and his interiors and the camera obscura and that stuff, and the next day I learnt that I had been chosen.
Ardından Pieter de Hooch ve onun iç mekanları hakkında konuştuk. Sonra camera obscura ve bu tarz şeyler. Ertesi gün seçildiğimi öğrendim.
Camera obscura... It's Latin, for dark chamber.
Karanlık kamera Latincede karanlık oda anlamına gelir.
The room is a camera obscura!
- Oda bir kamera deliği.
At the far end of this arrangement of prisms and lenses lies a camera obscura.
Bu prizmaların ve lenslerin en sonunda bir kamera deliği var.
They were secretly getting help from optical machines, like the camera obscura.
Onlar gizlice karanlık odalardan. ve optik makinelerden yardım alıyorlardı.
Camera obscura is Latin for "dark room".
Camera obscura Latincede "karanlık oda" anlamına geliyordu.
He's inside a camera obscura, tracing the image of a live model projected through a lens.
O bir karanlık odanın içinde, büyütecin içinden yansıyan canlı bir mankenin görüntüsünü takip ediyor.
Now, most people that have played with a camera obscura got the idea that they could take that projected image and somehow paint on it.
Artık birçok insan karanlık odada çalışıyor ve yansıyan görüntüyü resmetmeye çalışıyor.
So this is a camera obscura, typical of the type that could be found in the 1600's.
Bu bir karanlık oda, 1600'lü yıllarda kullanılan türde.
This type of camera obscura is called a "box camera obscura".
Bu tür karanlık odalara "kutu karanlık oda" deniyor.
Then he uses geometry to figure out where the lens in a camera obscura would have to go to match each painting's viewpoint.
Sonra karanlık odadaki lensin nereye gittiğini belirlemek ve her resmin bakış açısını eşleştirmek için geometriden faydalandı.
He and Steadman would try to paint a jug using his comparator mirror inside a camera obscura, as Tim thought Vermeer had done.
O ve Steadman karanlık odanın içinde Tim'in Vermeer'in bu şekilde yaptığı fikrine dayanıp bir testi çizdiler.
When he looked at the projection in his camera obscura, all those delicate little lines were too fuzzy and dim to paint.
Karanlık odada yansımaya baktığında, bütün küçük çizgiler çok bulanıktı boyamak için sönüktü.
All that's left of the traditional camera obscura is the lens.
Geleneksel karanlık odadan geriye kalan tek şey büyüteçti.
well, it's not exactly a camera obscura, but it's an optical machine.
Yani, bu bütünüyle bir karanlık oda değil, ama bu bir optik makine.
As in camera obscura?
"Kamera obskura" gibi mi?
My home is my camera obscura.
Evim, karanlık odamdır.
The old fort is the perfect setting for your viewing of the eclipse and the camera obscura.
Eski hisar tutulmayı gözlemlemek ve karanlık oda için eşsiz bir mekân.
May I present the camera obscura?
Size karanlık odayı takdim edeyim.
All of this here... between the Cliff House and the Camera Obscura... - Lots of lines and shadows.
Tüm burada, Cliff House ve Karanlık Oda'nın arasında bir çok çizgi ve gölgeler var.
It's a camera obscura.
"Kara kutu."