Occidental traducir turco
45 traducción paralela
It is all part of a particular solution to the problem of readaptation, the film shows, indirectly, how some Africans see our occidental civilization. "
Bunların hepsi tekrar adapte olma sorununun özel bir çözümüdür. Film, dolaylı olarak bazı Afrikalıların batı medeniyetimizi nasıl gördüklerini göstermektedir.
As for our famous, honored Hana-ogi, there are many Japanese - most of them, in fact - who look upon marriage to an Occidental with as much distaste as your people do to one of us.
Uzak doğulu pek çok insan aynı bizim saygıdeğer Hana-ogi gibi buradaki fakir hayattan kurtulup daha iyi yaşamak ve daha iyi bir gelecek için batılı bir erkek ya da kadınla evlenmek ister.
E to the measure that fagulhas went up, the intellectuals ran away, writers and scientists, to offer its talentos to the Europe Occidental person and America.
Bu durum neticesinde, ülkenin entellektüel tabakası yazarlar, bilim adamları Batı Avrupa ve Amerika'ya kaçmaya başladılar.
To live in Japan was now difficult for the other occidental people.
Batılılar için Japonya'da yaşam, giderek zorlaşıyordu.
The occidental influences they increased in Japan in years 30, something that disliked military and that they disapproved.
Batı etkisi 1930'larda ülkede hissedilir olmuştu. Ordu bunu hoş karşılamadı ve tasvip etmedi.
I remember that my former-woman, this must have been in 1938, it came back of the hairdresser, where it was to make clusters in the hair e a policy ordered to stop it e said that this age signal to it of decay occidental person,
Sanırım 1938'li yıllardı. Karım saçlarını yaptırmış ve kuaförden dönüyormuş. Yolda bir polis yolunu çevirmiş.
To dance, even though music occidental person, except classic music that was all German, Beethoven and thus, this age badly seen.
Dans etmek, klasik müzik hariç batı müziği dinlemek, uygun görülmezdi. Onların da çoğu Alman eserlerinden oluşurdu. Örneğin Beethoven'ınkiler.
Some French divisions they had advanced eight kilometers, but they had not even tried to penetrate in the Siegfried Line, at the time still in construction, e, while the Poland fought, it did not have any tanks Germans in the front occidental person.
Bir kaç Fransız tümeni, sekiz kilometre kadar ilerlemiş ama Alman savunma hatlarını yarmaya teşebbüs dahi etmemişlerdi. Halbuki, Polonya'da savaş ediyor ve Almanlar'ın batı cephesinde hiç tankı bulunmuyordu.
If the French army had attacked at the beginning of September, with its clear superiority in terms of divisions and tanks - at the time, we did not have tanks in the front occidental person - of artillery and Air Force, the German forces in call "front occidental person" they would not have resisted more that one or two weeks.
Eğer Fransız ordusu, topçu ve hava desteğinden yoksun olduğumuz Eylül ayı başında piyade ve zırhlı araçları etkili şekilde bize saldırı için kullansaydı Alman birlikleri bir ya da iki haftadan fazla dayanamazdı.
In the Coast Occidental person, the strike without acknowledgment of the North American Aviation, in the Summer, it delayed some weeks deliveries of airplanes to Great-Britain.
Yazın North American Aviation firmasında başlayan grev İngiltere'ye gönderilecek uçakların sevkini haftalarca geciktirdi.
They believed that the coast occidental person it would be attacked, bombed.
Ülkenin batı kıyılarına saldırılacağından emindiler.
It had cuts of electricity in the coast occidental person, as well as in the coast east, e until had occurred some false alarms.
Batı kıyısı boyunca karartma uygulandığı gibi doğu kıyısı boyunca da uygulanıyordu. Zaman zaman yanlış alarm veriliyordu.
More than one hundred a thousand nipo-Americans they had been interned in mass, over all of the coast the occidental person, while 600 a thousand Germans and Italians they had been treated individually.
Çoğu batı kıyılarında yaşayan 100.000'den fazla Amerikalı Japon toplu halde gözaltına alındı. 600.000 Alman ve İtalyana ise bireysel davranıldı.
I include it in the Europe occidental person. Early it was decided that Europe was with priority.
İlk başta önceliğin Avrupa'ya verilmesine karar verilmişti.
In Egypt, they only faced the 30 a thousand British soldiers of the Force of the Desert Occidental person.
Karşılarında bulunan İngiliz gücü ise 30.000 kişilik Batı Çöl Gücü'ydü.
A demonstration support occidental person to the Russians, now to less than 150 km.
Batının, Ruslara destek sağladığı yıkımları 160 km.den az bir mesafedeydi.
The occidental Allies had reached its main objective :
Batılı Müttefikler esas hedeflerine ulaşmıştı.
"The occidental forces they come to free Berlin".
"Eh, artık Batılı güçler Berlin'i salıvermek için geliyor."
Goebbels exclamava : "One of the biggest decisions of war that Hitler took it was not to fight against ocidente, to only fight against the east in Berlin. This means that the powers occidental people will join we, in our fight against Russia".
Goebbels, Hitler'in savaşın en büyük kararlarından birini verdiğini haykırıyor onun artık Berlin'in batısında değil doğusunda savaşmaya azimli olduğunu ve bunun Batılı güçlerin, Ruslarla olan savaşımızda bize katılacağı anlamına geldiğini söylüyordu.
The Germans had retaliated cutting the supplying of fuel and food to the cities of Holland occidental person.
Almanlar buna, Hollanda'nın batısındaki şehirlere yakıt ve yiyecek yardımını keserek yanıt verdi.
Stalin ordered to arrest and to execute the commander of the Front Occidental person, as well as its staff.
Stalin, Batı Cephesi'nde mağlup olan komutanı ve onun kurmaylarını tutuklattı ve kurşuna dizdirdi.
Molotov, the Minister of the Foreign affairses, it heard of the occidental diplomats how much they admired heroísmo of the Red Army, but one second front still it was impracticable.
Batılı diplomatların Dışişleri Bakanı Molotov'a Kızıl Ordu'nun kahramanlıklarını takdir etmelerine rağmen ikinci bir cephenin henüz işe yaramayacağını söyledi.
Estalingrado is constructed in falésias on the Volga e was extended throughout 25 km of its edge occidental person.
Stalingrad, Volga'ya bakan yüksek yarlar üzerine kurulmuştu ve batı kıyısı boyunca 25 km uzanıyordu.
While the Russians dominated the edge occidental person, they could send welded for city.
Ruslar batı şeridini ellerinde tuttukları sürece şehre askeri birlikler gönderebiliyorlardı.
The problem of the Poland, e of the East of the Europe, he was that the occidental people wanted an elect government freely.
Polonya'daki sorun, tüm Batı Avrupa gibi burada, batılı liderlerin özgürce seçilmiş hükûmet istemesiydi.
I find that it was badly because the military developments they had fortified the Russian side e the Russians had found necessary to take in account the opinion occidental person in Yalta. Months later, this necessity disappeared because the war went to them well.
Bence işler kötüye gitti çünkü askerî gelişimler Rusların elini güçlendirmiş bu nedenle Yalta'da önemsenmesi gerektiğini düşündükleri Batı fikirlerine birkaç ay sonra eskisi gibi ehemmiyet verilmemesi gerektiğini hissettiler.
This Polish government did not have members pro-occidental people, only pro-Soviets.
Leh hükûmetinde batı taraftarı kimse yoktu. Hepsi Sovyet taraftarıydı.
The occidental leaders they had been angry and insane.
Batılı liderler kızgındı ve üzgündü.
In Russian Germany, troops e occidental changed gifts, but Churchill already sent urgent messages the Truman informing that Russia raised a curtain of iron in the Europe.
Almanya'da, Rus ve batılı güçler tostlarını değiş tokuş ederken Churchill Truman'a ivedi mesajlar gönderiyor Avrupa'ya Ruslar tarafından demir perde indirildiği konusunda uyarı yapıyordu.
It wanted to finish the war against Japan before the entrance of Russia e to also cause problems to Asia occidental person.
Byrnes, Ruslar olaya dahil olmadan Batı'nın başına Asya'da da iş açmadan Japonya'ya karşı olan savaşı bitirmek istiyordu.
The Hollywood Bowl, the Occidental Insurance building, the Wilson Plaza...
"Hollywood Çanağı, Batı Sigorta binası, Wilson Plaza..."
"King and Occidental"? I'm there.
"Kral ve Kraliçe" mi?
Margo. King and Occidental?
Margo, Teklifin geçerli mi?
Is it, um... Occidental?
Bunlar Batı'dan mı?
- Occidental!
- Occidental!
Occidental.
Occidental.
One day you're gonna own Edna's Occidental Laundry.
Çünkü Edna'nın çamaşırhanesi bir gün sana kalacak canım.
For instance, the Occidental artistic treasury, music and poetry, but also a part of classic philosophy, and above all, science.
Örneğin, Batı'ya ait kitaplar, müzik ve şiir, bundan başka, klasik felsefenin bir bölümü ve her şeyden önce de bilim.
Tooner audited courses at Occidental and Whittier, as well as City College.
Tooner, Occidental ve Whittier Kent Üniversite'lerinden ders almış.
Not to mention the latest occidental locks, even the palace's locks, you can pick them all
Saray'ın kilitlerinin bile en son çıkan batı tarzı anahtarlar olduğundan bahsetmedim, onların hepsini açabilirsin.
Occidental locks have nothing special at all
Batı kilitlerinin hiçbir özelliği yok.
He has got to be a western monk occidental.
Batı keşişi olmak zorunda... Kabak.
That's why the future of our empire lies in the occidental civilization.
İşte bu yüzden imparatorluğumuzun geleceği Garp medeniyetindedir arkadaşlar.
I'll tell you, as much as they crow about their meat here, for my money it's the Occidental in DC.
Sana söylüyorum, etleriyle ne kadar böbürlenirlerse Başkent'te yemekleri o kadar beleşe getiririm.
Okay, moving on, I am working very closely with Professor Watsey at Occidental College.
Pekâlâ, devam ediyoruz, Occidental Kolejinden. Profesör Watsey ile çok yakından çalışıyorum.