Occupants traducir turco
205 traducción paralela
- The answers will be much easier after we've examined the interior of the aircraft and its occupants, if there are any. - Occupants?
- Cevaplamam daha kolay olacak uçağın içini ve eğer varsa içindekileri... muayene ettikten sonra.
Same to same. "Use same precautions with corpses of any occupants."
"Bulunan cesetleri korumak için önlem alın."
All occupants of the mission will leave at once, leaving all arms and ammunition behind them.
Eski kiliseyi işgal edenler, buradan derhal gidecekler tüm silahlarını ve cephanelerini geride bırakacaklar.
Lieutenant Duvalier, the only occupants of this castle are Stefan and myself.
Bu şatonun tek sakinleri ben ve Stefan'dan ibaret. Yüzyılın başından beri buraya gelen ilk misafir de sizsiniz.
Lieutenant Duvalier, the only occupants of this castle are Stefan and myself.
Teğmen Duvalier, bu şatoda sadece şahsım ve Stefan yaşıyor.
Establish roadblocks to pick up black sedan, two occupants, Maryland plates.
Yola engel koyup siyah sedanı durdurun. Araçta iki kişi var, Maryland plakalı.
Notify the occupants of that house with the balcony that we regret the inconvenience to them.
Şu balkonlu evde oturanlara git, verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı... üzgün olduğumuzu söyle.
They seem to be under selective attack by the phenomenon as the unfortunate occupants of Memory Alpha were.
Memory Alpha sakinleri gibi seçici bir saldırıyla karşı karşıyalar.
One of the charred occupants, Francis Grutti, well known for drug traffic.
Maktullerden birinin adı Francis Grutti uyuşturucu dünyasının en ünlü simalarından.
I ask that this school and its occupants... escape thy total wrath.
Sana okulumuzu, ellerin gafletinden.. ... ve gazabından koruman için yalvarıyorum.
When the monasteries in England were dissolved... And the occupants tortured, beheaded in public or murdered secretly, some went into hiding to worship as they pleased.
İngiltere'deki manastırlar dağıtıldığı ve... içindekiler işkence gördüğü, halkın önünde kafalarının vurulduğu veya gizlice öldürüldüğünde... bazıları da, memnun bir şekilde ibadetlerini gizlemeye başladılar.
The occupants were hard. Very hard. Especially in the zones where the resistant ones were active.
İşgalciler katıydı, çok katı özellikle gerillaların faal olduğu yerlerde.
And of course, most of the occupants are elderly folks So they wouldn't put up much of a fight.
Oturanların çoğu yaşlıca olduğundan pek direnemezler.
The police requests all occupants of the house to supply any information they can.
Tüm bina sakinlerinin polise bilgi vermelerini rica ediyoruz.
The police requests all occupants of the house to supply any information they can.
Dikkat, dikkat. Polis, binadaki herkesi tanıklık yapmaya davet ediyor.
And that is part of a dangerous concept... that men of the armed forces owe their primary allegiance... to these temporary occupants of the White House, instead of to the country and the Constitution we're sworn to defend!
Silahlı kuvvetlerin korumaya yemin ettiğimiz bu ülke ve bu Yapı yerine Beyaz Saray'ın bu geçici misafirlerine borçlanmış tehlikeli kavramın bir parçasıdır bu!
So the old woman put a curse on the cottage and its occupants.
Böylece yaşlı kadın kulübeyi ve ve içindekileri lanetlemiş.
Occupants of vehicle. : one Joliet Jake Blues... one Elwood Blues.
aracin sahibi : bir JolietJake Blues... bir Elwood Blues
- No previous occupants listed.
- Daha önceki sakinler listelenmemiş.
Occupants - 31.
Hücre sakin sayısı - 31.
Occupants - 2.
Hücre sakin sayısı - 2.
Occupants - 6.
Hücre sakin sayısı - 6.
Since we have developed a fully automated vehicle... all we seek from the occupants... of the capsule is data.
Tamamıyla otomatize edilmiş bir araç geliştirdiğimiz için... kapsül yolcusundan... bütün beklediğimiz, veriler.
Churchill... it looks like we found the occupants of the ship.
Churchill sanırım gemi sakinlerini bulduk.
Honey, punch up the occupants of Porter's lodge, will you?
Tatlım, Porter'in lojmanında kalanlara bir bakar mısın?
And that was the last anyone saw the car and any of its occupants.
Araba ve içindekiler, en son o zaman mı görüldü?
We got a current address on the last occupants.
Son oturan kişinin şu anki adresi elimizde.
Upon arrival at the crash scene, police found the occupants were dead.
Kaza yerine vardıklarında, polisler yolcuları ölü olarak buldu.
I'm looking for the occupants of a sampan the navy sank last week.
Geçen hafta donanmanın batırdığı kayıkta yaşayanları arıyorum.
I order the occupants of building 4-0-8-7 to exit that building and surrender to police authorities.
4-0-8-7 numaralı binadakilerin binadan çıkmasını ve polise teslim olmalarını emrediyorum.
I'm asking all the occupants for their signature.
Bunun için tüm apartman sakinlerinden imza topluyorum.
The wreckage, and possibly the occupants, were recovered by the Army.
Enkaz, ve muhtemel yolcular, ordu tarafından ele geçirildi.
The wreckage and possibly the occupants were recovered by the army.
Enkaz, ve muhtemel yolcular, ordu tarafından ele geçirildi.
blue convertible. Two occupants.
Üstü açık mavi araba, 2 kişi.
Computer. Scan the occupants of this room for any anomalies.
Bilgisayar, bu odadakileri herhangi bir anormalliğe karşı tara.
- Neighbors report occupants trapped.
- Ev sakinleri mahsur kalmış.
According to station regulations these quarters require two occupants or more.
İstasyon kurallarına göre bu kamaraların iki veya daha fazla sakininin olamsı gerekiyor.
We want the aircraft and the occupants from the aircraft.
Uçak ve onu kullanmayı bilen birini istiyoruz.
- The former occupants.
- Daha önceki sakinlerini.
- It says, "Do not disturb occupants."
- "Ev sahibini rahatsız etmeyin."
Maybe the occupants have evacuated. Over.
Belki buranın sakinleri boşaltılmıştır, tamam.
Minneapolis police believe the bomb was detonated by remote control and that all three occupants of the car were killed instantly.
Minneapolis polisi, bombanın uzaktan kumanda ile patlatıldığı ve arabadaki üç kişinin, olay yerinde can verdiği kanısında.
Perhaps soon there'll be not 2, not 3, but 4 occupants in the residence.
Belki yakında dairende sadece iki değil, üç, dört kişi olur.
Mgr Lustiger, Archbishop of Paris, visits the occupants,
Cesetlerimizi çamurda sürükleyecekler. Tutsakları ve yaralıları öldürecekler.
The occupants of that Transport, are to be taken alive.
Nakliye yolcuları... canlı yakalanacaktır.
- House have any previous occupants?
- Eve herhangi şüpheli gelen?
ln the summer of 1 968 the occupants of a small plane, flying off the coast of Bimini, near Florida, spotted beneath them mysterious shapes in the clear waters.
1968 yazında, Florida yakınlarındaki, Bimini sahili üzerinde uçan bir uçağın yolcuları, berrak sularda gizemli şekiller gördüler.
The ride does not require an explanation. Just occupants.
Yolculuk açıklama değil sadece yolcu ister.
It was a lot of work but the hardest part was evicting the previous occupants. "
Güzel zaman geçirme vakti.
There are 3 occupants.
Zanlılar 3 kişi.
Stopping a vehicle with expired tags. 2 occupants.
219, plaka kaydı yenilenmemiş bir aracı durduruyoruz.