Occurs traducir turco
938 traducción paralela
And the same thing occurs here on Earth.
Ve aynı şey burada dünyada da oluyor.
However our bodies might be refashioned, so long as we hold on to our souls, we will remain who we are, no matter what occurs.
Bedenlerimiz ne kadar değişmiş olsa bile ruhlarımıza tutunduğumuz sürece ne olursa olsun, kendimiz olarak kalacağız.
About every 700 or 800 years a great earthquake occurs like this on this great inclined plane.
Her 700 ya da 800 yılda bir, bu büyük eğimli levhada bunun gibi büyük bir deprem oluyordu.
Well, I showed it to my boss, Bruce Heezen, and I had plotted the position of this rift valley along the centre of the ocean where it occurs and he just groaned and groaned and says, " No, this can't be.
Patronuma, Bruce Heezen'a gösterdim ve oluştuğu yerde yani okyanusun merkezi boyunca bu çatlak vadisinin pozisyonunu haritalamıştım ve yalnızca homurdandı ve şöyle dedi ; " Hayır, bu olamaz.
Now... when a high-brow shocker occurs in real life, does the public call in the actor?
Şimdi. Şimdi gerçek hayatta çatık kaşlı bir şok edici olduğunda halk ona aktör mü der?
It never occurs to the masses that what happens to even the poorest or most unknown child on the street is a matter for everyone's conscience.
En fakir ve kimsesiz çocuğun başına gelenin.. .. bile herkesin problemi olduğunu idrak edemezler.
And it only occurs at this time of night?
Gecenin bu vaktinde mi ortaya çıkıyor?
It only occurs at this time of night.
Bir tek gecenin bu vaktinde ortaya çıkar.
- That is, if nothing untoward occurs.
Yani eğer uygunsuz bir şey olmazsa.
It occurs to me that I have not congratulated you on your marriage.
Hatırladım ki sizi evliliğinizden dolayı kutlamadım.
It just occurs to me that I ought to feel insulted.
Aşağılandığımı hissetmeye başladım.
And at 7 a.m., unless a miracle occurs, that gallows will be used to separate the soul of Earl Williams from his body.
Sabah 7'de, bir mucize olmazsa, bu darağacı kullanılacak. Earl Williams'ın ruhunu bedeninden ayırmak için.
Dr. Sexton, the fact that my brother and sister and I have opened our home to convalescent patients doesn't relieve us of all responsibility for what occurs in it.
Dr. Sexton, gerçek şu ki kardeşimin, kızkardeşimin ve benim, evimizi tedavi gören hastalara açmamız burada olan olaylardaki sorumluluklarımızı hafifletmez.
According to observations, this occurs approximately one week later than in the south.
Bu gözlemler doğrultusunda yaklaşık bir hafta sonra Güneyde meydana gelecek.
Don't you think it strange that there's never a third person present when anything unpleasant occurs?
- Hiç dikkat ettiniz mi? Üçüncü bir kişi varken nahoş bir şey olmuyor.
Calypso, statistics show... that if the level of alcohol in the blood exceeds one half of one percent... the blood pressure is affected, a cerebral condition occurs... and then... you're cockeyed.
Calypso, istatistikler gösteriyor ki kandaki alkol seviyesi yüzde 1,5'i geçtiği vakit tansiyon etkileniyor, beyinde bir keyfiyet hissi oluşuyor sonra da sarhoş oluyorsun.
It never occurs to you that things could change... and the worst is always yet to come.
Risk korkutucu, başarı inanılmaz.
One little incident of my school days occurs to me as amusing in relation to my present situation.
Okul günlerimden kalma bir olayı, bugünkü durumum açısından oldukça eğlenceli bulmaktayım.
You go through the motions of guarding her, until the accident occurs.
Başına kaza gelene kadar onu koruma işini sürdüreceksin.
Well, it occurs six times in "Holy God We Praise Thy Name."
O nota "Yüce tanrım senin adını övüyoruz." de altı kere geçiyor.
It occurs to me just now that, oddly, we have never talked about it
Şimdi düşünüyorumda, bu çok garip bir duyguydu.
Ed, put your finger on one of the spots where the pain occurs.
Ed, parmağını ağrın olan yerlerden birisinin üzerine koy.
" It occurs to me that there shall be nothing wrong that men shall die.
Herkes bir gün ölecektir.
You know, it occurs to me that our friend is perhaps a mutation, but of what species, I do not know.
Bana öyle geliyor ki, dostumuz, bir türün... mutasyona uğramış bir çeşidi. Bilemiyorum.
Henry, I suppose it just never occurs to you that being married to you is pretty dull.
Henry, Sanırım, seninle evli olmanın oldukça sıkıcı olduğu hiç aklına gelmiyor.
Now with two heads it occurs to me I can think more clearly than with three.
Şimdi bana öyle geliryor ki iki kafayla üç kafayla olandan daha açık olarak düşünebilirim.
Many people assume weightlessness occurs only at a considerable distance from the Earth.
"Bir çok kişinin ağırlıksız olduğunu varsayarsak, Dünya'dan önemli bir mesafede olurdu."
We don't allow our military personnel in the camp area... unless something extraordinary occurs.
Sıradışı bir durum olmadıkça askeri personelimizi kamp bölümüne sokmuyoruz.
A new variation suddenly occurs for no apparent reason.
Görünürde bir sebep olmadan yeni bir tür oluşabilir.
But this same type of miscommunication... constantly occurs in everyday encounters.
Fakat aynı iletişimsizlik... günlük rastlantılarda devamlı yaşanır.
If no change occurs until dawn, he'll live
Eğer şafağa kadar bir değişiklik olmazsa yaşayacak.
We must make certain that when this occurs we're prepared to use the moment to our advantage.
Bunun ne zaman olacağını öğrenebilirsek yere konduğumuz zaman bu durumu avantajımıza kullanmaya hazırlıklı oluruz.
- This occurs that I know.
Başka türlü davranamayız.
What exactly is it that occurs at the moment of death?
Tam olarak ölme anının gizemi nedir?
But it occurs to me that if I can beat you at something Jason couldn't refuse me a place on the ship either.
Ama seni bir dalda yenersem, eminim Jason beni de mürettebata alır.
It occurs throughout nature, you know.
Doğanın her alanında var bunlardan.
I have obtained a full cast list and in it occurs the name of Margaret McGinty.
Oyuncuların tam listesini aldım ve içlerinde Margaret McGinty adı geçiyor.
Actually, it means the ability to find pleasure, excitement and happiness in anything that occurs. No matter how unexpected.
Olup bitenler ne kadar beklenmedik olursa olsun hepsinde zevk heyecan ve mutluluk bulmak demek.
It's often in unnatural and bad conditions that conception occurs.
Bu anlayış genelde doğal olmayan ve kötü koşullarda meydana geliyor.
Unhappiness is the state which occurs in the human when wants and desires are not fulfilled.
Mutsuzluk, insanlarda görülen, arzuların karşılanmadığı zaman doğan durumdur.
" The impossible meeting... of existential spheres occurs here.
"Burada yeryüzü ile gökyüzü birbirine karışır"
It occurs to me we need someone more flexible.
Daha esnek birine ihtiyacımız olduğunu farkettim.
The 1 st stage occurs in the schools where, if you'll pardon the metaphor, the sprouts are still very young.
Birinci aşama okullarda oluşur burada, benzetmeyi bağışlayın, tomurcuklar hala çok gençtir.
The 2nd treatment occurs when they begin to bloom as college students or young workers.
İkinci tedavi kolej öğrencileri veya genç işçiler olarak çiçeklenmeye başladıklarında olur.
Occurs to me the two of you might do some business together.
Sizin ikinizin birlikte ortak iş yapabileceğiniz aklıma geldi.
It occurs to me, I've travelled halfway around the world at great expense, simply to kill a different kind of bird.
Fark ettim de, sadece değişik tür bir kuş öldürmek için, nelere katlanıp dünyanın yarısını dolaştım.
The poorest growth occurs in pure oxygen incubated under infrared light.
En düşük seviye oksijenin içindeyken oluyor şu kızıl ötesi ışının altında yatıyor.
But now that you mention it, it occurs to me the night the colonel disappeared,
Siz söyleyince aklıma geldi :
Death occurs within minutes.
Ölüm birkaç dakika içinde gerçekleşmektedir.
Revolution occurs only when there is no other way out.
Devrim ancak başka çıkış yolu olmadığında patlak verir.
As you all well know, when a certain melancholic event occurs,
Bay Collins. Bildiğiniz üzere... malum üzücü olay gerçekleştiğinde... maalesef ki kızlarınız mirastan pay alamayacaklar.