Of him traducir turco
83,353 traducción paralela
She spends all day glued to her phone, posting pictures of him on the Internet.
Tüm gününü telefonuyla geçirir, çocuğun fotoğraflarını internete yükler.
- outside of Spain. - Yeah, and these are the only cases where we have a description of him.
Evet, bunlar sadece onun tarifinin olduğu davalar.
You have a son. You should be thinking of him.
Onu düşünüyorsun.
That's what they call skull man in the Other Place, and they were all terrified of him.
Başka Yerdeki kafatası adamlarına böyle derler, Ve hepsinden de ondan korktular.
-'Ee'd sooner not be minded of him?
- Babanı hatırlamak hoşuna gitmedi mi?
What of him?
Ne olmuş ona?
My dear, you will be pleased to hear we are rid of him!
Sevgilim, ondan kurtulduğumuzu duyduğuna sevineceksin.
Dear God, are we never to be rid of him?
Ulu Tanrım, ondan hiç kurtulamayacak mıyız?
Of course the boy knows what's expected of him... he's a Boscawen, after all!
Elbette oğlan, ondan ne beklenildiğini biliyor ne de olsa o bir Boscawen!
I must confess, I'm not overly enamoured of him.
İtiraf etmek zorundayım, aşırı derecede ona hayret etmedim.
And, yes, I entered into that happiness and allowed Drake to become fond of me and... I of him.
Ve evet, ben de o mutluluğa dahil oldum ve Drake'in beni sevmesine izin verdim ve ben de onu sevdim.
That was wrong of him.
Hatalı davranmış.
Are you afraid of him?
- Ondan korkuyor musun?
Conscientious of him.
Vicdanlı adammış.
- We don't know how to get rid of him.
- Ondan nasıl kurtulacağımızı bilmiyoruz.
I'm gonna walk out there and kick the shit out of him.
Dışarı çıkıp ağzını yüzünü dağıtacağım.
The sound of him wheezing at night... not knowing if he's gonna wake up in the morning...
Geceleri hırıltılı soluyor sabah uyanmayacağından endişe duyuyorum.
No, it's because Marcus got sick, and you took care of him, and he couldn't even tell me that.
Hayır, Markus'un hasta oluşu, senin onunla ilgilenmen ve bunu bana hiç söylememesi etkili oldu. - Harvey- -
Look, I killed him to put him out of his misery.
Bak, onun acı çekmesini önlemek için öldürdüm.
One of the witnesses followed him around the block, and down the street, but lost him in the traffic.
Tanıklardan biri blok boyunca onu takip etmiş ve sokağın aşağısında trafikte kaybetmiş.
So I'm on the side of his house, and I'm looking at him in the backyard, and I see him peeing on his own fence.
Bu yüzden evinin yanındayım, Ve arka bahçede ona bakıyorum. Ve ben onu kendi çitinde işerken görüyorum.
So him and all of you are gonna pay for it.
Böylece hepiniz ve siz bunun bedelini ödeyeceksiniz.
I found him and he was getting all strangled by these plants or something, and then one of them just stabbed him.
Ve bu bitkilerden veya birşey boğulmaya başlamıştı. Sonra bir tanesi deldi.
And he wants to see it, but Nick won't show Renard the tunnel unless he could talk to this friend, and of course he wouldn't let him talk to this friend until he could see the tunnel.
Ve görmek istiyor, Ama Nick Renard'ı tünel göstermeyecektir Bu arkadaşıyla konuşamazsa,
Well, I'm adamant about getting him the hell out of there, whatever it takes.
Onu almaya kararlıyım Oradan cehennemden çıkmak için, ne gerekiyorsa yap.
Okay, does that mean it needs a Grimm to get him out of the place he's trapped?
Tamam, bu bir Grimm'e ihtiyacı olduğu anlamına mı geliyor Onu tutuklandığı yere götürmek için mi?
She's, of course, no substitute for you, yet she will help him to be less dependent.
Elbette senin yerini tutamaz fakat çocuğun daha bağımsız olmasına yardım edecektir.
I shall tolerate him for the moment for I may soon have a son of my own, and then everything will change.
Yakında kendi oğlum olacağı için şimdilik ona müsamaha göstereceğim. Sonrasında her şey değişecek.
I'll miss him, of course, but..... the thought of being out of Ross's reach.
Onu özlerim elbette, fakat Ross'un ulaşamayacağı bir yerde olma düşüncesi...
Ned Pellew thinks the world of him.
Ned Pellew ona çok düşkün.
Without Dwight, Ross won't hear of me birthing alone, but what he don't know can't hurt him!
Dwight olmadan, Ross benden yalnız başına bir şey duymaz, Ama bilmediği şey ona zarar veremez!
Any more of it and I'll make him enlist.
Biraz daha böyle devam ederse onu askere yazdıracağım.
Now we need not tell him of Morwenna's disgrace.
Artık Morwenna'nın ayıbını ona söylememize gerek yok.
By accepting my offer to find him a share in a profitable business so he may go and ask for the hand of a certain young lady.
Kârlı bir işte hisse sahibi olmasını sağlama teklifimi kabul ederek böylece malum genç hanımefendiye evlenme teklif edebilir.
So, you got rid of Joe and replaced him with a more amenable inspector.
Dolayısıyla, Joe'dan kurtuldunuz ve onu daha uygun bir müfettişle değiştirdiniz.
I hired him to get Joe Morris out of the way, to discredit him.
Joe Morris'i itibarsızlaştırıp yolumdan çekmek için onu kiraladım.
I finally managed to get him out of bed and onto the couch.
Sonunda onu yatağın üzerinden kanepeye götürmeyi başardım.
Turdhole was the best of us, and I robbed him of his life.
Turdhole aramızdaki en iyilerden biriydi ve ben onun hayatını çaldım.
I didn't know Turdhole well, but I know that some of us had a, uh... a complicated relationship with him.
Turdhole'u pek tanımıyordum ama bazılarımızın onunla karmaşık bir ilişkisi olduğunu biliyorum.
And now that he's gone, you know, it may feel like we'll never be able to say some of the things that we always wanted to say to him, but I know that, deep down... underneath it all that...
Hep ona söylemek istediklerimizi artık öldüğü için söyleyemeyeceğiz gibi gelebilir fakat derinlerde, kalben Turdhole bizi seviyordu.
Any place he goes isn't gonna give him the time of day, which means he's not gonna be able to do good for anyone.
Gittiği hiçbir yer onu bir an bile çalıştırmayacak yani kimseye iyilik yapabilecek durumda olamayacak.
Then maybe instead of telling me why he'll never be able to accomplish his dream, you should be figuring out a way to help him do it.
O zaman neden bana, onun, hayalini asla başaramayacağını anlatmak yerine ona yardım etmenin bir yolunu bulmuyorsun?
If Mike puts himself in front of the character and fitness committee, will you stand up there with him?
Eğer Mike baronun karakter ve uyum testine girerse ona kefil olur musun?
And if you don't say good-bye to him, you're gonna regret that for the rest of your life.
Eğer ona hoşçakal demezsen hayatın boyunca pişman olacaksın.
Let him get it out of his system,'cause I know I want to get it out of mine.
- Yapma, hayır. Bırak yapsın ne yapacaksa çünkü ben de bir şeyler yapmak istiyorum.
I finally told him that he made me a promise before he went away, and now that he's back and gainfully employed, it's time for him to make an honest woman of me.
Şöyle ki gitmeden önce bana bir söz vermişti ve şimdi döndü işe de girdi benimle evlenmesinin vakti geldi.
- Listen to me, if you think you're gonna pull some kind of trick to get you to be able to sit next to him and hold his hand, there's no way that's gonna happen, because you were deemed a fraud, and no judge in the world is gonna let you turn his court into a joke.
Dinle beni, eğer onun yanına oturup yardım edebilmek için değişik hilelere başvurabileceğini zannediyorsan bu olmayacak çünkü sahtekâr olduğun kanıtlandı ve dünyadaki hiçbir hâkim mahkemesinin oyun salonuna dönüşmesine izin vermez.
I'm gonna be in the same room as him, looking at an image of what he made with her.
Onunla aynı odada olacağım ve o, kadınımla yaptığı şeye bakıyor olacak.
No, I didn't want him to try to talk me out of it.
Beni vazgeçirmeye çalışmasını istemedim.
Well, I studied with Chidi every day, and then Chidi got sick of me, so I did some nice stuff to make him feel better.
Her gün Chidi ile beraber çalıştım. Bir süre sonra Chidi benden bıkınca moralini düzeltmek için birkaç güzel şey yaptım.
That is Sachveer, and his problem with me is... Oh, one of the giraffes tried to hump him.
Bu Sachveer, benimle sorunu zürafalardan biri ona arkadan dayanmış.