Offences traducir turco
201 traducción paralela
The penalty for both offences is death.
Her iki suçun da cezası ölümdür.
At a moment which is so painful for the whole fatherland, how is it possible to think about... the offences painful to one's person?
Bütün vatan için böyle acı bir anda, kişinin kişiyi acı ile suçlaması... nasıl mümkün olabilir?
I am very proud, revengeful, ambitious, with more offences at my beck than I have thoughts to put them in, imagination to give them shape, or time to act them in.
Çok kibirliyim, kindarım, hırslıyım, bir anda öyle kötülükler geçirebilirim ki aklımdan, ne düşüncem kavramaya yeter ne de zamanım gerçekleştirmeye.
Eradicatlon of offences against German reconstruction process, from 02. 10. 1943, for possession
Alman yeniden yapılanmasına karşı suçların ortadan kaldırılması, kanunu çerçevesinde 02.10.1943 tarihinde..
We declare you obstinate and opinionated in your offences, excesses and errors.
" Seni, işlediğin suçlar, taşkınlıklar ve hatalarında dik kafalı ve ön yargılı davrandığını bildiririz.
Lord, receive his soul in peace, forgive his offences.
Tanrı, huzur içinde onun ruhunu aldı, suçlarınıda affetsin.
Offences under the Official Secrets Act.
Kamu Sırları Yasası'nı ihlal.
I also hold here an order of executive clemency signed by the governor, ordering a stay of execution on the condition that you offer proof of your willingness to provide evidence that can be used in the prosecution for numerous capital offences of one Lewis George Parma.
Ayrıca elimde vali tarafından imzalanmış merhamet anlaşması olarak sayılan Lewis George Parma'nın soruşturmada kullanılabilecek kanıtlanmamış sermaye suçlarına kendi isteğinle tanıklık etmen şartıyla yürütmeyi durdurma emri var.
The only way to bring the crime figures down is to reduce the number of offences.
Tek yolu, suç oranlarını aşağı çekmenin tek yolu suç sayısını azaltmaktır. Açık açık yapın.
No offences, I'm sure. No offence.
Tamam, özre gerek yok.
On four occasions, you have been convicted of offences of dishonesty, haven't you?
Hakkınızda açılan dört "malvarlığına karşı suçlar" davasında da suçlu bulundunuz değil mi?
Well, surely, Mr. Christie, you could remember that. Four offences for dishonesty.
Şimdi emin olduk Bay Christie, dört farklı olaydan... sabıkanız bulunmakta.
I have you for several offences, including... possession of a stolen vehicle, resisting arrest and possession of a stolen tree. Where is it?
Hakkınızda birkaç suçlama var, bunlar... çalıntı araba bulundurma, tutuklamaya karşı koyma ve çalıntı ağaç bulundurma.
The gauntlet was a common penalty for minor offences.
Sıra dayağı, küçük suçlar için verilen sıradan bir cezaydı.
He is an escaped galley slave, among other offences.
- Diğer suçları arasında bir gemiden kaçtığı da yer alıyor
Article 3 General amnesty is granted to all political offences committed between December 3 1944 and the present signing.
Genel af, 3 Aralık 1944 ile anlaşmanın imzalandığı... tarihe kadar olan bütün politik suçları kapsar.
That's the least of his offences.
Bu en son suçlarından biri.
" Record of school offences :
" Okuldaki saldırı kayıtları :
Well, it is one of the quality-of-life offences.
Peki, bu yaşamın suçlarından biri.
And you can't just take one of those quality-of-life offences ;
Ve siz bu yaşam suçlarına maruz kalırsınız ;
He was arrested several times when he was younger... but just some minor offences...
Gençliğinde bir kaç kez tutuklanmış ama sadece küçük suçlardan.
- Serious offences, very serious.
- Çok ciddi suçlar.
I'm looking for an attorney that specialises in criminal federal offences.
Federal suçlar konusunda uzmanlaşmış bir avukat aradığım için aramıştım.
Smuggling offences.
Kaçakcılık suçları.
In the name of the Polish People's Republic the Warsaw Metropolitan Court, on 6th November 1982 after hearing the evidence against Dariusz Stach finds the accused guilty as charged of offences against Article 46 of the Martial Law Decree and Article 12 of the Special Regulations Law
Polonya Halk Cumhuriyeti adına Varşova Başkent Mahkemesi, 6 Kasım 1982'de Dariusz Stach aleyhindeki delilleri incelemesinden sonra sanığı Sıkıyönetim Kararnamesinin 46. maddesi ve Özel Yönetmelik Yasasının 12. paragrafına karşı işlenen suçlardan suçlu bulmuştur.
From Cain, no punishment... has ever improved anybody or deterred him from committing offences
Kabil'in cezalandırılması caydırıcı olmadı ya da suçtan kurtulmamızı sağlamadı.
I believe you face 12 counts of court-martial offences.
Sanıyorum sizde 12 suç işlemiştiniz askeri mahkemede yargılanmak için.
Prior offences?
Önceki suçlarınız?
Denies any prior offences.
Daha önce suç işlemediğini söylüyor.
75 offences and no convictions.
75 suç ve sıfır mahkumiyet.
Perhaps these offences might have been overlooked, had not your pride been hurt by the confession of the scruples long prevented my forming serious design on you.
Belki bu suçlar göz ardı edilebilirdi, tabi gururunuz, sizin hakkınızda karar verebilmeme engel olan vicdanınız tarafından incinmeseydi.
I see the list of offences.
İşlediği suçların listesini görüyorum.
They've also listed a bunch of other companies and different offences.
Ayrıca girdiği birkaç şirket hakkında farklı suçlamalar var.
But these people here, Brigantine International, they didn't list any offences, nor did they press charges.
Ama bak, şuradaki adamlar Brigantine Holding'inden. Listede adları var ama ne şikayetçi olmuşlar ne de dava açmışlar.
But for the moment we're only collecting offences.
Şu anda sürekli suç işlemekle meşğulüz.
But 2 offences in particular. Extortion and Murder!
İki farklı şeyden, gasp ve cinayet!
Essentially life imprisonment for nearly all offences.
Temelde, hemen hemen tüm suçlara karşı hayat boyu hapis.
- And do not punish us for our offences.
- Kusurlarımız nedeniyle bizi cezalandırma.
'In the criminal justice system,'sexually based offences are considered especially heinous.
Adalet sisteminde cinsellik üzerine işlenen suçlar bilhassa çirkindir.
'In the criminal justice system,'sexually based offences are considered especially heinous,
Adalet sisteminde cinsellik üzerine işlenen suçlar bilhassa çirkindir.
We investigate sexually based offences.
Cinsellik üzerine işlenen suçları araştırıyoruz.
'In the criminal justice system,'sexually based offences are considered especially heinous.
Adalet sisteminde cinsellik üzerine işlenen suçlar, bilhassa çirkindir.
'In the criminal justice system,'sexually based offences are considered especially heinous.
Adalet sisteminde cinsellik üzerine...
But my superiors at the time couldn't resist fitting him up with other offences.
Ancak o zamanki üstlerim diğer suçları üstlerine yıkmaya çekindiler.
Three speeding offences,
Aşırı hızdan üç kere ceza yemiş.
They're delinquent offences.
Onlar suçlu takip.
But for more grievous offences... dereliction of duty, conduct unbecoming an officer... We started out with 83 crewmen on board.
Bu gibi büyük suçlarda görev ihmal edildiği takdirde, sadece subaylara uygulanan kurallarla yolculuğumuza 83 kişi olarak başlamıştık.
We are calling upon State Attorney General Dan Lungren to comply with California law and to revoke the corporate charter of the Union Oil Company of California for its repeated and grievous offences.
Eyalet başsavcısı Dan Lungren'e sesleniyoruz Kalifornia yasalarına uyması ve Kaliforniya Union Oil Şirketi'nin tekrarlanan ve ağır suçlarından dolayı şirket imtiyazını feshetmesi için.
Any past offences, Mr. Mudd?
- Sabıkanızda başka suç var mı?
A couple of serious motoring offences.
- Ama kaçak avcılık çıktı.
THIS COURT ACCEPTS YOUR PLEA OF GUILTY FOR SIMPLE ASSAULT. BECAUSE OF YOUR AGE, THE FACT THAT YOU HAVE NO PREVIOUS OFFENCES, AND BECAUSE YOU WERE UNDULY PROVOKED,
Yaşından, geçmiş suçlarının bulunmamasından, ve suça tahrik edilmenden dolayı seni 2 yıllık hapis cezasına mahkum ediyor, onu da 500 saatlik kamu hizmetine çeviriyorum.