Ohoo traducir turco
54 traducción paralela
Oh, they're a dime a dozen.
Ohoo, düzinesi on sent.
Don't tell me you're jealous!
Ohoo... Birazcık kıskanmıyor musun? Ben mi?
- What will you do with the flower?
Ohoo, çok kalabalıktır.
- We're gonna camp.
- Ohoo.
Ohoo, there you are.
Oooh, buradasın.
- Ah, it's a very common name.
- Ohoo bu çok sıradan bir isim.
It's getting longer and longer.
ohoo uzarda uzar.
Whoa.
Ohoo.
Your brother's taken a room with someone else.
Ohoo! Senin abi başkasıyla oda tuttu.
Oh, yes.
Ohoo! Oh, evet.
It'll go on burning.
Ohoo vizontele daha çok yanar oğlum.
Well now, it's a busy aul'night.
Ohoo yapma şimdi, tüm gecemi almasın.
Ohoo but, but fellas, if I, if I dress up like a dog with a star in my eye, I I'm gonna get grounded.
Ohoo ama, ama çocuklar, Eğer, Eğer gözümde bir yıldız ile köpek gibi giyinirsem evdekiler beni cezalandırır.
You've changed a lot, Muzo.
Ohoo, Muzo sen çok değişmişsin.
- Well, hold on now.
Ohoo, bir dakika dur.
Ah, it's good!
Ohoo, iyiymiş!
- O'bloody buttocks!
- Ohoo... taşakoğlanları.
Well, you should see Plnar now.
Ohoo abi ya. Valla sen şimdi gör bir de Pınar'ı.
I've been very busy this morning, brother.
Ohoo. Bugün sabah sabah çok iş bitirdim ben abi.
Duh, there's always been a phase three.
Ohoo, her zaman üçüncü bir safha vardır.
- -Oh, you just took it five minutes ago.
- -Ohoo daha 5 dakika önce ölçtün zaten.
So, that's it, let's give it up. So, that's it, let's give it up.
Ohoo, tamam, bırakalım canım.
'Now let's take a look at what's cooking down in Tasmania'and believe me, whooo...'
Şimdi de Tazmanya'da neler oluyor bir bakalım ve inanın bana ohoo...
You're hopeless. Honestly.
Ohoo sizin içiniz geçmiş vallahi.
He's not going to come.
Ohoo gelmiyor işte kaptan.
There's still a month and a half till spring.
Ohoo var daha. Bahara bir buçuk ay var.
- Oh my golly. Every county had three.
- Ohoo her kasabanın 3 tane vardı..
There is no one at home.
- Ohoo, bunlar da yok.
I'll be at the 14th.
- Ohoo, 14. delikteyim.
- Oh, you are here already?
- Ohoo, geldiniz mi?
A road...
Ohoo yol
They're really big.
Ohoo... Çok büyükler hakkaten.
♪ ooh, they're red, white, and blue ♪
♪ ohoo onlar kırmızı, beyaz ve mavidir. ♪
♪ ooh, they're red, white, and blue ♪
♪ ohoo onlar kırmızı, beyaz ve mavidir. ♪ Aman Tanrım!
It's a party.
- Ohoo. - Partideyiz yahu.
I have been in and out of 50 jobs till today.
Ohoo, 50 tane işe girip çıktım ben bugüne kadar.
Hey now! No snitching.
Ohoo, oyunbozanlık yok arkadaş.
Hey, Ali! Welcome!
- Ohoo Ali hoş geldin.
Oh, I moved on with my life long ago.
Ohoo! ben uzun zaman once hayatimdan onu sildim.
Well, okey-dokey-doo, America.
Ohoo, oki-doki-doo, Amerika.
Yeah, the other two were for us.
Ohoo, bu ikisi de bizim için.
Look who is here!
Ohoo kimleri görüyorum!
Guys, come on, come on.
Beyler hadi ama ohoo.
Everywhere's a nightmare!
Ohoo! Her yer tam bir kabus.
- You think we went to Bodrum for acupuncture treatment.
Ohoo! Sen Bodrum'a akupunktur yapmaya gittik zannediyorsun galiba.
Ahem.
Öhöö.
What!
Ohoo.
- Um...
- öhöö...
Ah-choo!
Öhöö!
Aw, thought you were an army girl.
Ohoo, senin asker olduğunu sanıyordum.