Olay traducir turco
86,947 traducción paralela
A series of events.
Bir dizi olay meydana geldi.
But instead of a Cambridge incident...
Ama Cambridge olayı yerine -
And hey, congrats on the whole power-outage thing.
Ve şu elektriği kesme olayı için tebrik ederim.
_
Eli McCullough'u bu olayın ortasına sürüklüyorsun.
He might make a scene.
Olay çıkartabilir.
To keep it from the media Ms. Süreyya called an old police chief contact.
Olay basıııa sızmasın diye Süreyya Hanım eskiden tanıdığı bir emniyet müdûıünü aradı.
What is your rule about answering?
Peki soruya cevap verme olayın nedir?
Joel, you just had your little moment, but let me tell you how this is gonna go down.
Joel. Az önce büyük bir an yaşadın. Ama olayın nasıl olacağını söyleyeyim sana.
It's about keeping this firm running, which I've been doing for as long as I can remember.
Olay tamamen şirketi ayakta tutmakla ilgili ki kendimi bildim bileli bunu yapmaktayım.
We didn't have money for a therapist and yelling at people was Grandma Jenny's thing.
Terapiste verecek paramız yoktu ve insanlara bağırmak Büyükannen Jenny'nin olayıydı.
After speeding to the scene,
Hızla olay yerine gittikten sonra,
Look, I know we got off to a bad start with the whole guacamole thing, but everyone has something cool to do except me.
Şu avokado sosu olayı kötü bir başlangıç oldu ama ben hariç herkes havalı bir şey yapıyor.
Palmer figured out what's going on with Seidel and Mike would rather pull his deal than drop the case.
Palmer Siedel olayını çözdü Mike da davayı düşürmek yerine anlaşmayı bozdu.
It had just happened.
Olay henüz yaşanmıştı.
No, Mike, that's just it. It hadn't.
Hayır Mike olay da orada zaten, yeni yaşanmadı.
Proof of over a dozen instances of you committing corporate espionage.
Şirket casusluğu yaptığın birçok olayın delilleri.
Palmer figured out that we're doing this with Seidel.
Suits'te daha önce... Palmer, Siedel olayını öğrendi.
Because here's the thing, Mike.
- Çünkü olay şu Mike.
- I know. Later I realized the whole thing wasn't about you beating Krakow.
Daha sonra aslında olayın senin Krakow'u parçalaman olmadığını fark ettim.
Not a fan of the whole princess thing in general.
Genel olarak prenses olayını sevmiyorum.
CO on duty at time of the incident... was Desi Piscatella. "
Olay sırasındaki memur Desi Piscatella'ydı. "
Shh! Yo, Vause, the fuck was that in the chapel?
Vause, kilisedeki olay neydi öyle?
Detective on site.
Dedektif olay yerinde.
Seriously, you idiots haven't figured this out by now?
Siz salaklar hala şu olayı çözemediniz mi?
Listen, Amaya found the fragment, so there's need for this medieval warfare.
Dinle, Amaya parçayı bulmuş, yani bu Orta Çağ savaşı olayına gerek yok.
Let Gideon do her thing.
Bırak, Gideon olayını yapsın.
You two think you can figure this Cognitive Intrusion thing out?
Sizce şu zihinsel intrüzyon olayını çözebilir misiniz?
- Yes. Are we clear on the whole protect-citizens-above-all else thing?
Bütün bu "her şeyden önce vatandaşları koruma" olayını anladın mı?
Oh, I should call them and make sure that we can rent cowboy boots.
Onları aramalıyım ve kovboy botları kiralayabileceğimizden emin olayım.
Oh, that was the thing.
Demek olay buydu. Tamam.
Let me tell you how this works.
Sana olayı tam olarak anlatayım.
It's not just the jealousy thing, Mon-El. It's the patronizing ego thing.
Olay sadece kıskançlık değil Mon-El.
I told you I could handle Mxy, and you didn't listen.
Olay kibrin. Sana Mxy'nin icabına bakabileceğimi söyledim ama sen dinlemedin.
See, that's the thing, Mxy.
Olay şu, Mxy.
Come on, I'll help you put it on.
Gelin, takmanıza yardımcı olayım.
And police stations, my dad had a thing with law enforcement, it's just like a whole...
Ve Polis Merkezleri, babamın kanun yaptırımıyla olayı vardı, Sanki bütün... bilemiyorum.
You've admitted to being at the scene of a crime, and the security footage doesn't show anyone else but you.
Olay yerinde olduğunu kabul ettin ve güvenlik kayıtları senden başka kimseyi göstermiyor.
Now, what's this I hear about a cat stuck up in a tree?
Şimdi, nedir bu ağaca sıkışan kedi olayı?
We don't know where Alex was taken, we don't have a crime scene, we don't have any physical evidence.
Alex'in nereye götürüldüğünü bilmiyoruz, bir olay mahali yok, hiç fiziksel kanıtımız yok.
Yeah, but it's... It's bigger than that.
- Ama olay bununla bitmiyor.
Not power.
Olay güç değil yani.
And I could conquer the world at CatCo, or I could twiddle my thumbs in the yurt and the loneliness would feel exactly the same, because I was missing the point.
İster CatCo'da dünyayı yöneteyim, ister çadırda boş boş oturayım aynı yalnızlık olurdu çünkü olayı anlamıyordum.
It's a good question. People think it's a lot of ducking around and diving and all that stuff but it's not.
İnsanlar tüm olayı gizlice girmek zannediyor ama öyle değil.
The man was found in the woods near Hartley Road around 9 am and was pronounced dead at the scene.
Hartley Yolu yakınlarındaki ormanda bulundu. .. Ve olay yerinde öldüğü bildirildi.
Detective, an event like you went through yesterday, something that violent, it can call up trauma from past experiences.
Dedektif, dün o kadar şiddetli yaşadığınız olay önceki travmaları tetikleyebilir.
I prefer to be where I can see you.
Seni görebileceğim bir yerde olayım kâfi.
In particular, the incident for which he was awarded the Purple Heart stands out.
Özellikle kendisine Mor Kalp nişanı kazandıran olay öne çıkıyor.
And listen. Something else is about to happen.
Bu arada başka bir olay patlak vermek üzere.
The beheading?
Kafa kesme olayından?
Ah, but this is unprecedented.
Fakat bu eşsiz bir olay.
What is your deal?
Olayın ne?