Olusu traducir turco
692 traducción paralela
It annoyed me that there should be another woman who looks exactly like me.
Aynı benim gibi görünen başka bir kadın daha oluşu sinirimi bozdu.
Your Majesty's presence here should satisfy His Grace.
Majestelerinin burada oluşu mahkemeyi şereflendirir.
He's always been frail with a frailness that is a reproach to me.
Daima kırıIgan ve narin oluşu benim için bir ayıp.
The next thing I remember, I was driving down Main Street... and Norval was waiting.
Sonrasındaysa hatırladığım tek şey, Main Street üzerinde araç kullandığım ve Norval'in beni bekliyor oluşu.
It's just that he's confused.
Tek sorun kafasının karışık oluşu.
A "sheik" that is truly "chic."
Bir şeyhin her zaman şık oluşu
His heart is very weak, but it's his poor overall condition that most concerns me.
Kalbi çok zayıf fakat beni asıl endişelendiren genel durumunun kötü oluşu.
Perhaps he loves you now, but you must fear, his greatness weighed, his will is not his own, for he himself is subject to his birth.
Şimdi belki seviyor seni. Ama büyük adam oluşu korkutmalı seni, dilediğini yapmak elinde olmayabilir. Doğuş üstünlüğünün esiridir kendisi.
It is like God's presence in me
Tanrı'nın vücudumdaki var oluşu gibi.
In the circumstances, it will be understood that I have but slight memory of him.
Hal böyleyken, ona dair hatıralarımın az oluşu makul karşılanacaktır.
I must confess that I could not suppress an agreeable sensation of triumph as I approached the castle gateway in circumstances so different from those in which I had last done so.
İtiraf etmeliyim ki, kale kapısından içeri girerken, mevcut durumun ilk gelişimdekinden hayli farklı oluşu nedeniyle bastırılamaz bir zafer coşkusu içindeydim.
Well, to the fact that she's so young, so feminine and so helpless.
.. çok genç, çok kadınsı ve çok çaresiz oluşu gerçeğine..
Don't worry about losing business.
İşlerin kötü oluşu için endişelenme.
A great deal of publicity has been given lately... to hypnotized persons who supposedly recall... an existence prior to birth.
Hipnotize edilmiş insanların sözde doğuşlarından önceki bir var oluşu anımsadıkları algısı kamuoyunda çok büyük yer bir edindi.
The extreme precariousness of their methods for getting by... without working was at the root of this impatience... which made excesses necessary and breaks irrevocable.
Çalışmadan idare etmeye yönelik yöntemlerinin... son derece tehlikeli oluşu, aşırıIıkları gerekli, kırıImaları... geri alınamaz kıIan bu sabırsızlığın kökeninde yatmaktaydı.
Wouldn't you say it's a little strange for a woman to leave without her suitcase and her purse?
Sanırım Anlattıklarımın basitliği, görünüşte aptalca oluşu, ilk kuşkularının biraz insafsız olup olamayacağı konusunda onu meraklandırdı.
" So Passion Dies.
" İhtirasın Yok Oluşu.
Kate, the title of this play is So Passion Dies.
Kate, bu oyunun başlığı, İhtirasın Yok Oluşu.
" Tonight, when the curtain rises on So Passion Dies I shall be far, far away.
"Bu gece, İhtirasın Yok Oluşu perdesini açarken..." "... ben çok, çok uzakta olacağım. "
Lack of blood and scabbing confirms their use, so best guess would be she recently underwent a cosmetic procedure.
Yara kabuğu olmayışı ve kansız oluşu Lazerin kullanımını teşvik eder, Bu yüzden kadının bir çeşit güzellik tedavisi gördüğünü söylemem en iyi tahmin olacaktır.
These men, who through their daring and valiant action were able to warn this command of an ambush and thereby turn a possible annihilation into a victory.
Adı geçen adamlar, gözü pek ve cesur davranışlarıyla, bu birliği pusuya karşı tam zamanında uyarmış ve böylelikle muhtemel bir yok oluşu zafere çevirmişlerdir.
After desperate combat... the 8th Royal Army... surrendered April 9th... overwhelmed by human suffering.
Korkunç bir çatışmanın ardından 8. Kraliyet Ordusunun 9 Nisanda teslim oluşu insan ıstırabının geldiği son noktaydı.
Aren't either of you concerned about his breakdown?
Ruh halinin bozuk oluşu hiç umurunuzda değil mi?
Now they don't look at me for black or white. Just Joe Smith, the fighter.
Rengimin siyah ya da beyaz oluşu fark etmiyor.
I hope it turns out to be a small matter... but it's the first time it's happened.
Umuyorum ki basit bir şekilde atlatacağız... fakat bu ilk kez oluşu.
Is it to awaken and hear the passing of time... or is it the failing beat of your own heart?
Bu duyduğumuz, zamanın akmakta oluşu mu yoksa kalplerimizin kusurlu atışı mı?
She agrees, since the condition she's in does not frighten you :
Hamile oluşu... sizi ürkütmediğinden kabul ediyor.
It is our misfortune that the world is reality
Dünyanın gerçeklik oluşu bizim talihsizliğimiz.
- About conch chowder?
- Kabuk yahnisi hakkında mı? - Bir afrodizyak oluşu hakkında.
I think it's time I had the opportunity... to start living some kind of meaningful existence.
Daha anlamlı bir var oluşu yaşamaya başlama fırsatı için zamanın geldiğini düşünüyorum.
UESPA headquarters notified of the mysterious loss of science-probe vessel Antares.
UESPA genel karargahına, Antares'in gizemli yok oluşu bildirildi.
How convenient to have an M.D. In the building.
İyi o zaman. Ne uygun, burada MD'nin oluşu.
And also on Haydée's, whose readiness to obey delighted me and united us far better than our trumped-up secrets of the night before.
Haydee için de öyleydi. Bana itaat etmeye hazır oluşu çok hoşuma gitmişti. Önceki gece paylaştığımız uydurma sırlar bizi daha da birbirimize yaklaştırmıştı.
Of everything that exists, everywhere.
Var olmuş olan her şeyin, her yerde yok oluşu.
The fatuity of the dying.
Ahmaklığın yok oluşu.
What I don't like about Pascal's wager is the calculated exchange, like buying a lottery ticket.
Pascal'ın kumarında hoşuma gitmeyen şey, olasılığın piyango bileti alınıyor gibi hesaplanıyor oluşu.
I always say that the body of Christ in the host, is just like the rabbit in this pâté.
Ben hep, İsa'nın bedeni ekmeğin içindedir derim ;.. ... tıpkı tavşanın şu ezmenin içinde oluşu gibi.
Some youngsters, are attracted to it by its very illegality.
Bazı gençler yasak oluşu nedeniyle buna ilgi duyuyorlar.
That she's superior to you socially.
Sosyal olarak senden üstün oluşu.
Why if I defend existence in all its forms do I make a living producing pesticides?
Var oluşu destekliyor olsam, neden zehir yaparak para kazanayım?
Most marked finding is his overtly aggressive behavior.
En dikkat çekici bulgu olağanüstü agresif oluşu.
Seeing she had done all he'd asked, he was amazed she belonged to him so much.
Her istediğini yerine getirdiğini görünce, Ona böylesi ait oluşu onu çok etkiliyordu.
The breaking of bread, the last meal of the condemned man and now this meal.
Ekmeğin unufak oluşu, dışlanan adamın son yemeği ve şimdi de bu yemek.
I suppose you fancy he's got the poetic spirit, or something like that.
- Şair ruhlu ya da her neyse ondan oluşu hoşuna gidiyor herhalde.
- How about unnaturally belligerent?
Herkesten daha saldırgan oluşu?
In total bondage... to the idea of death, of man's physical end.
... tüm esaretiyle... Ölüm fikri, insanların fiziksel yok oluşu.
Haddonfield police have no explanation for the suspect's disappearance... But say they're confident, he will be captured soon. - I cannot believe it.
Laurie Strode'yi kurtaran adamın ona yakın mesafeden 6 el ateş etmesi gerçeğine rağmen Haddonfield polisinin şüphelinin ortadan yok oluşu için açıklaması yok...
I especially liked what you said about the bureaucracy and how it was up to them to keep the ball rolling.
Özellikle bürokrasi ve çarkın dönmesini sağlamak için onun insanların üstünde oluşu ile ilgili söyledikleriniz hoşuma gitti.
And what about lack of freedom?
Ya özgürlüğün yok oluşu?
It's frightening how strong this guy is.
Bu adamın güçlü oluşu oldukça korkutucu.
Happiness of sight, ecstasy of the soul, irrefutable proof of the existence of God!
görmenin mutluluğu, ruhun mest oluşu Tanrının varlığının reddedilmez kanıtı!