English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ O ] / On speaker

On speaker traducir turco

781 traducción paralela
Tell him to cut it in on speaker, Ensign.
- Hoparlöre vermesini söyle Sancak.
[Noelle On Speaker] You must give him some lessons :
O'na biraz ders vermelisin.
[Man On Speaker] Special Flight 109, Zurich Tower :
Özel uçuş 109, Zurich Kulesi...
[Voice Echoing On Speaker] Testing.
Test. Bir, iki, üç.
[Hannibal On Speaker] Nah, I just wanna squeeze you marshmallows outta my town.
Hayır sadece sizi lokum gibi ezip kasabamdan atmak istiyorum.
[Hannibal On Speaker] Maybe.
Belki öyle, belki değil.
- [Hannibal On Speaker ] Remind me to tip the waitress. - [ Shouting]
Garsona bahşiş vermemi hatırlatın.
[Voice Echoing On Speaker] Ladies and gentlemen... the captain has just turned on the "no smoking" and "fasten your seat belt" sign for taxiing and take-off.
Bayanlar baylar kaptanınız konuşuyor. Sigaralarınızı söndürün ve kalkış için kemerlerinizi bağlayın.
MAN : [On Speaker] Nineteen.
Ondokuz
MAN : [On Speaker] Fifty-six. MIRlAM : Max, that's us.
Onbeş Max, bizde var.
MAN : [On Speaker] That's all.
Hepsi bu kadar.
[Woman On Speaker] Good morning.
Günaydın.
[Crockett On Speaker] Enough loins in here to stock a meat locker.
Burada bir et deposu dolduracak kadar but var.
[Traynor On Speaker] There are at least two dozen or more people... who can verify that I closed down the place- - including two of your own Vice detectives, Lieutenant.
İki düzineden fazla insan... mekanı bizzat kapattığımı doğrulayabilir. Buna sizin iki Vice dedektifiniz de dahil, Teğmen.
On speaker.
Hoparlöre veriyorum.
Put it on speaker.
Hoparlöre ver.
DISPATCHER ON SPEAKER : Attention, all units responding.
Bütün birimlerin dikkatine.
So we're on speaker.
Hoparlöre alacağız.
MOJO ON SPEAKER :
Reklama girin!
[Boy On Speaker] Wait! I need closure on that anecdote.
O hikayeyi bitirmen lazım.
Put her on speaker.
Hoparlörü aç.
- Put him on speaker.
- Hoparlöre bağla.
In view of your marvelous achievement on the new Stevens Bridge... the Chamber of Commerce would like you as their principal speaker at their banquet.
Yeni Stevens Köprüsü'nün yapımındaki harikulade başarınızın ışığında Ticaret Odası, vereceği yemekte sizin baş konuşmacı olmanızı dilemektedir.
Switch on the speaker.
Hoparlöre ver.
Wait, I'll switch'em on the speaker.
Bekle, hoparlöre vereceğim.
I'm gonna get him on the speaker.
Sesini hoparlöre vereceğim.
DALEK : ( OVER SPEAKER ) Report on neutron bomb to cover 500 square miles.
Nötron bombasının raporu 500 metrekareyi kapsıyor.
Sonar speaker on.
Sonar hoparlörü açık.
I'd rather not put it on the speaker.
- Hoparlörde söylemesem iyi olur.
Put him on the speaker.
Konuşalım.
On the other side, an enclosed microphone and speaker.
Mikrofon ve kolon bağlantısı yapıldı.
Put it on ship's speaker.
Gemi hoperlörüne aktarın.
You're on the outside speaker.
Hoparlörden konuşuyorsun.
On the day that Hector died, when he was a guest speaker in a foreign country, why did he decide to drive himself in an ordinary hardtop?
Hector'un öldüğü gün, yabancı bir ülkede konuk konuşmacı iken, niçin üstü kapalı araç kullanmağa karar verdi?
- How do you turn on the speaker?
- Hoparlörü nasıl açıyorsun?
Put Striker on the speaker.
Striker'ı hoparlöre verin.
Put it on the speaker.
Sesi hoparlöre ver.
Put your hands on the speaker.
Ellerini hoparlörlerin üstüne koy.
Mr. Speaker, I'm all for the bill, but shouldn't we tack on...
Sayın Konuşmacı, bu konuyu oylayalım oylamasına da aynı zamanda...
Chief, I'm putting you on the speaker phone.
Şerif odadaki herkes sizi duyuyor.
I'll put him on the speaker.
Telefona veriyorum.
I saw you on the street this morning, with that speaker?
Bu sabah seni sokakta gördüm. Şu konuşmacıyla.
Shall I put him on the speaker phone?
Hoparlöre mi vereyim?
Put him on the speaker.
Bağla.
Just hold on a minute, Agent Chesnic, I'm going to put you on the speaker.
Bir dakika bekle Ajan Chesnic, seni hoparlöre aktarıyorum.
Mr Speaker, we on this side of the House count ourselves fortunate that we have in the person of the Prince of Wales a young man of such character and aptitude.
Sayın Meclis Başkanı bizler Meclis'in bu tarafında bulunarak kendimizi şanslı sayıyoruz çünkü biz Galler Prensi'ne sahibiz yetenekli ve karakterli bir delikanlı.
Turn that speaker on.
Hoparlörü açın.
Put him on the speaker.
Hoparlöre ver.
But you rang my- [Boy On Speaker] Can I take your order? - Nothing for me today.
Ama sen zili...
Turn on the speaker.
Hoparlörü aç.
I've got the speaker on.
Ahizesiz konuşuyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]