Onder traducir turco
313 traducción paralela
well, what are we going to do for our lead dog?
Öyleyse hangi köpek önder olsun?
Move him to the lead.
Önder o olsun.
I thought I would lead an army greater than Alexander ever dreamed of.
İskender'in düşleyemeyeceği kadar büyük bir orduya önder olacaktım.
Seems too me a very great leader once said the meek shall inherit the earth.
Bana kalırsa, çok büyük bir önder "Dünya alçakgönüllülere miras kalacak" demiştir.
On this night, all the animals had agreed that as soon as Mr Jermans was in bed they would gather in the main barn for a secret meeting called by Old Major the pryest bullhog who because of his years
O gece, tüm hayvanlar, Bay Jermans yattığında yaşadığı yıllar göz önünde tutulursa hayvanların en akıllısı olarak takdir edilen... İhtiyar Önder'in... büyük ahırda düzenleyeceği gizli toplantıya katılmaya karar vermişlerdi.
Old Major had been ailing and now he had made known there were some things he wanted to say to his fellow animals before it might be too late.
İhtiyar Önder artık rahatsızdı ve çok geç olmadan... hayvan yoldaşlarına anlatması gereken şeyler olduğunu bildirmişti.
And at last everyone could be settled to hear up Old Major.
Nihayetinde herkes İhtiyar Önder'i dinlemek için yerleşebilmişti.
The very next morning - sooner perhaps then Old Majer would have predicted - the animals found their situation quite unbearable.
Hemen ertesi sabah - muhtemelen İhtiyar Önder'in öngördüğünden de erken -... hayvanlar yaşadıkları şartları dayanılmaz buldular.
The chickens seemed to remember Old Major saying that they're eggs should never be taken from them.
Görünüşe göre tavuklar İhtiyar Önder'in... "Yumurtalar asla alınmamalı" dediğini anımsıyorlardı.
And every class needs a leader.
Her sınıfta bir önder olması gerekir.
You could be that leader, Miller.
O önder sen olabilirsin Miller.
Come on, you're the leader.
Haydi, önder sensin.
The witnesses tell the same story you're telling, but with you as the leader.
Tanıklar senin önder olman dışında seninle aynı öyküyü anlatıyorlar.
And there must be a leader, mustn't there?
Bir önder bulunmalı, değil mi?
Foward for the Fuhrer, the People and the Fatherland!
Tek millet, tek devlet, tek önder!
For out of you will arise a leader who is to be the shepherd of my people Israel "
Çünkü benim halkım İsrail'i güdecek olan önder senden çıkacaktır. "
Without a leader and without Julius, there is no alliance.
Önder olmadan, Julius olmadan ittifak olmaz.
Like a shepherd or troubadour It was like a concerto overture
# Bir önder, belki gezgin bir müzisyen Âdeta bir konçertonun giriş müziği #
Those of us that arrived years ago now have human form but not our supreme leader.
Yıllar önce gezegene gelenlerimiz, artık insan suretindeler ancak, yüce önder öyle değil.
And when she grows tired, the supreme leader will dispose of her.
Sıkıldığında, yüce önder kızdan kurtulacaktır.
A true pioneer.
Gerçek bir önder.
You'll lead the men tonight
bu gece ki saldırıda önder olacaksınız!
One leader!
Bir tek önder!
Some kind of a champ or something?
Yüce önder falan mı?
No, I thought you were the champ.
Yo, ben senin yüce önder olduğunu sanıyordum.
Who'd have thought that, huh?
Sorumlu bir önder gibi. Kimin aklına gelirdi bu?
I ask you, my leader Adolf Hitler.
Şimdi de size soruyorum, ulu önder Adolf Hitler.
As one people, as one party... one leader, one Germany.
Tek millet, tek parti tek önder, tek Almanya!
- I saw why he was the leader.
Bu herifin neden önder olduğunu anlamış oldum.
Among us we found a new leader :
Aramızdan yeni bir önder seçtik :
As for me, I grew to manhood and in the fullness of time, I became the leader the Chief of the Great Northern Tribe.
Bana gelince, büyüyüp adam oldum zamanı geldiğinde de, önder seçildim Büyük Kuzey Kabilesinin Şefi.
The warden's forbidden it, honest!
Önder yasakladı, maalesef.
The warden said you should come to practice.
Önder çalışmaya gelin dedi.
Earth to earth, ashes to ashes, dust to dust in sure and certain hope of the resurrection, unto eternal life through our Lord Jesus Christ.
Toprak toprağa, küller küllere, tozlar tozlara yeniden dirildiğimizde ve sonsuz yaşamda Yüce İsa'yı bize önder yap.
The best student, the best leader...
En iyi talebe, en iyi önder...
Typical leader for you.
Sizin gibi bir önder işte.
Am I Sten'ka Razin or something?
Stenka Razin gibi bir önder değilim ki?
If I were you, I'd send the riot squad into the tunnel.
Tünele ekip önder.
The Apostle Paul told us to look within ourselves... for the very spirit of faith.
Önder Paul bize ruhun inancı ile... içimize bakmamızı söylerdi.
Barnes was at the eye of our rage and, through him, our Captain Ahab.
Barnes öfkemizin simgesiydi ve intikam almamıza önder oldu.
- Lead on, McDuff.
- Önder buyrun, McDuff.
- Alpha leader?
- Alfa önder mi?
My Spain... which gallops and rides the wind to build a monument to its brave Caudillo!
İspanyam... Yaratmak için bir eser Dörtnala koşar rüzgar gibi Cesur Önder'ine doğru!
My Spain gallops and rides the wind to build a monument to its brave Caudillo.
İspanyam Yaratmak için bir eser Dörtnala koşar rüzgar gibi Cesur Önder'ine doğru!
When lead by Voroshilov, a first rate official - we once made our plot for the USSR!
Voroshilov'ın önder, birinci sınıf bir subay, bizim yaptığımız SSCB'nin bir teması!
After you, my love.
Önder buyur, aşkım.
Really. A leading light in his field.
Cidden, alanında önder sayılır.
Finally, a lead!
Sonunda bir önder!
I'm no leader.
Ben önder değilim.
When a religious leader showed up among the tribes... "preaching doctrines perceived to be dangerous, the government policy..." was to have the Army deal with it immediately.
Kabileler arasından bir dini önder çıkıp da... tehlikeli bulunan düşünceleri yaymaya başladı mı, hükümetpolitikası... orduyu derhal devreye sokmaktı.
What we need in this country, my friends, is leadership.
Dostlarım, bu ülkede eksik olan şey bir önder.