One thing led to another traducir turco
221 traducción paralela
- One thing led to another.
- Laf lafı açtı.
One thing led to another and...
Olaylar birbirini izledi ve...
One thing led to another.
Olaylar birbirini izledi, dedin.
One thing led to another. Tony slapped Florence, and I slapped Tony.
Bu durum başka birşeye yol açtı ve Tony, Florence'ı tokatladı ben de Tony'i.
- They wear those short leather pants so naturally one thing led to another.
- Bilirsiniz, kısa deri şort giyerler. Ve doğal bir şekilde ilerler.
Well, one thing led to another.
Bir şey başka bir şeyi tetikledi.
Anyway, one thing led to another and for about three weeks,
Üç hafta boyunca senin gibi hissettim.
One thing led to another
Birisi diğerinin önünü açıyor.
One thing led to another in front of the stupid cop.
Aptal bir polisin önünde biri, bir başkasını takip ediyor.
Well, one thing led to another... and the instructions got all fouled up there.
Bir şey diğerini takip etti ve yol tarifi karıştı.
One thing led to another. Nine months later, Gino was born.
Neyse her şey birbirini kovaladı ve dokuz ay sonra da Gino doğdu.
"One thing led to another, and then Gino was born."
Her şey birbirini kovaladı ve sonra da Gino doğdu.
One thing led to another, a few months later we were on our honeymoon.
Olaylar ucuca eklendi, bir de baktık ki... birkaç ay sonra balayına çıkmışız.
Anyway they came in here and one thing led to another and with the daggers being so handy the end came soon.
Bir şekilde buraya gelmişler. Öyle ustaca kullanılan hançer ile her şey birbiri ardına olmuş ve sonra onun sonu gelmiş.
Well, one thing led to another and somehow it comes out that my mother was a Native American a full-blooded Cherokee, Your Honor.
Laf lafı açıyordu ve bir anda konu tam kan çeroke olan annemin Amerikan yerlisi olmasına geldi, sayın yargıç.
And we watched some TV and had something to eat and then and one thing led to another.
Ve TV seyrediyorduk, konu konuyu açtı.
- One thing led to another.
- Adım, adımı getirdi.
I went over to you to ask directions... and then one thing led to another and- -
Hayır. Ben sana yol sormak için geldim ve olaylar gelişti. Öyle işte.
Well... one thing led to another.
Her neyse... Konu konuyu açıyor.
One thing led to another, and I ended up in Cicely, Alaska, with a'61 DeSoto, a cat and $ 800 in my pocket.
Bir şeyin ardından öbürü geldi, ve ben de kendimi Cicely, Alaska'da buldum 61 model bir DeSoto, bir kedi ve cebimde $ 800 parayla.
One thing led to another.
Bir olay diğerine yol gösterdi.
We got to talking and one thing led to another.
Konuşmaya başladık ve konu konuyu açtı.
- So one thing led to another.
- Sonra malum olay işte.
Frankly, by the time one thing led to another...
Açıkçası, laf lafı açtı derken...
One thing led to another.
Olaylar farklı bir hal aldı, bilirsin.
And then one thing led to another and before I knew it, we were shopping.
Sonra herşey üst üste geldi ve en sonunda alışverişe gittik.
- So one thing led to another.
- Gerisi geldi işte.
To tell you the truth... we went for a moonlight cruise, and... one thing led to another.
- Doğruyu söylemek gerekirse ay ışığında tekne gezintisine çıktık. Ve her şey birbirini kovaladı.
I mean, we almost got things turned around, but, uh, a bunch of loans came due... and, and one thing led to another and, uh...
Tam düze çıkmak üzereydik ki, birikmiş borçlar elimizde patladı.
It's just... One thing led to another.
Olaylar olayları takip etti.
I got all worked up and one thing led to another.
Çok sinirlendim ve her şey birbirini kovaladı.
After that, one thing led to another.
Sonra da olaylar ilerledi, konuşmaya devam ettik.
When you were late last night, Kathy and I got to talking and one thing led to another, and...
Sen dün geç kaldığında, Kathy'le ikimiz konuşuyorduk ve muhabbet muhabbeti açtı ve...
Then one thing led to another, and...
Olaylar birbirini izledi ve...
I wanted so badly to join in this one company I could taste it. Sure enough, one thing led to another I got the audition of a lifetime
Beklendiği gibi, bir şey diğerini takip etti hayatımın seçmelerine girdim.
One thing led to another.
NasıI? Herşey zincirleme bir şekilde meydana geldi.
We met for a drink, one thing led to another we spent the night together.
Birer içki içmek için buluştuk, laf lafı açtı, bütün geceyi beraber geçirdik.
One thing led to another... and the next thing I knew, I woke up out of town.
Biri diğerini izledi ve sonra hatırladığım tek şey şehir dışında uyanmam oldu.
One thing led to another and, er, we had sex.
Olaylar gelişti ve seviştik.
One thing led to another, we started dating each other and...
Olaylar birbirini izledi, buluşmaya başladık ve...
- Well, one thing led to another...
Olaylar gelişti ve...
I was talkin'to Big Fat Paulie the other day and one thing led to another, and...
Geçen gün Koca Paulie konuşuyordum ve bir şey fark ettim, ve...
ONE THING LED TO ANOTHER AND... NOW I GET SORES ON MY LIP ONCE A MONTH.
Bir şey diğerini izledi ve şimdi dudaklarımda ayda bir iltihap oluyor.
And I said something at the table about the pate smelling like Clorox... and one thing led to another, and I wound up here.
Böreğin Clorox gibi koktuğunu söylemiştim masada biri diğerini getirdi sonunda buraya çıktım.
Anyway, one thing led to another, and... they're going to get married.
Her neyse, konular birbirini kovalamış, ve... evlenmeye karar vermişler.
One thing led to another.
Olaylar birbirini izledi.
One thing led to another, and we ended having breakup sex.
Laf lafı açtı ve son bir kez ayrılık seksi yapalım dedik.
When you were late last night, Kathy and I were talking and... one thing led to another and...
Dün gece geç kaldığında, Kathy ve ben biraz konuştuk. Konu konuyu açtı.
One thing already has led to another.
Olaylar birbirini kovaladı zaten.
He dropped by my apartment one day, and one thing sort of led to another.
Hayır. Hayır. Bir gün kapıma geldi ve her şey bir diğerini takip etti.
I don't know. "One dam thing led to another dam thing."
Bilmiyorum. Hayalim baraj suları altında kaldı.