English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ O ] / Onset

Onset traducir turco

374 traducción paralela
You see, Lolita is a sweet, little child but the onset of maturity seems to be giving her a certain amount of trouble.
Biliyorsunuz, Lolita tatlı, küçük bir kız... ama ergenlik çağı yüzünden... bazı sorunlar yaşıyor gibi.
Early onset pyromania.
Erken bir yakma deliliği başlangıcı.
We believe that the onset of this nightmare lies somewhere on that tape recording.
Bu kabusun ipucunun teyp kaydında bir yerde yattığına inanıyoruz.
At the onset of cardiac irritability.
Kalp çarpıntısının başında.
At the onset of the Thousand-Yahren War against the humans.
İnsanlara karşı Bin Yıl Savaşı'nın başlangıcında.
A 35-year-old white man, acute onset of aphasia, no history of trauma.
35 yaşında beyaz bir adam, akut afazi atağı, geçmişinde travma yok.
You can believe Mr. Pecker, or accept the onset of a disaster of Biblical proportion.
Bay Pecker'e inanabilirsiniz, ya da Mahşer Günü gibi bir felaket ile karşı karşıya kalırsınız.
From now on, the intensity and extent of military operations in the East will be governed by the onset of the Russian winter. Despite attacks...
Doğuda askeri çalışmaların büyüklük ve alanı Rusya'daki kışın şiddetine göre belirlenecek.
If thou wilt leave me, do not leave me last... when other petty grief have done their spite.... but in the onset come.
Yıkılmak kaderde varsa, geciktirme bu işi. Beni bırakıp gideceksen eğer, son giden sen olma sakın, Öteki acı kırıntıları edeceğini etmiş olmasın senden önce.
We're experiencing the rapid onset of geriatric phenomena.
Doktor, çok hızlı ilerleyen bir "Yaşlanma Fenomeni" yaşıyoruz.
I was reading today that the survival rate... of adult onset leukemia... is now 50 %... and it is even greater... with aggressive therapy.
Bugün yetişkin lösemisinde, hastalığı yenme oranının % 50 olduğunu okudum. Hatta sıkı terapiyle, daha bile yükseliyormuş.
Dilation has gone to seven centimetres since the onset of labour.
Doğum sancısının başlamasından beri, genişleme yedi santime ulaştı.
Well, my symptoms suggest the onset of malaria.
Sanki sıtmaya yakalanmış gibiyim.
Now, it's possible for you to live with this defect for the rest of your life without developing a problem. Or even if you do, many people continue to live normal lives for a long time after the onset of lrumodic Syndrome.
Şimdi, hiçbir sorunla karşılaşmadan yaşaman da mümkün veya, olsa bile pek çok insan Irumodik Sendrom ile yıllarca normal bir hayat sürebiliyor.
She was imprinted to PharmaKom's... neural-net installation in Zurich prior to onset of morbidity.
- Pharmakom'un sinirsel ağ ağ kurulumuna dahil edildi, ölümsüzlük bulununcaya kadar.
The convulsions, tachicardia, rapid onset of allopecia,... blackening of the fingernails.
Katılmalar, taşikardi, süratli kıl dökümü başlangıcı,... tırnakların kararması.
Hit-and-run, recent onset of abdominal pain.
Vur-kaç, biraz önce karın ağrısından yakındı.
Acute onset of right groin pain last evening with nausea and vomiting times three.
Sağ kasıkta şiddetli ağrı, mide bulantısı ve üç kez kusma.
" It has been 18 hours, 45 minutes since the onset of symptoms.
Belirtilerin ortaya çıkmasından bu yana 18 saat 45 dakika geçti.
Experienced sudden onset of chest pain.
Birden göğsü ağrımış.
This kind of absorption will have a rapid effect on cellular activity, giving rise to the onset of massive and malignant cancers.
Bu tarz emilimler hücreler üzerinde çok hızlı bir etki gösterir etkin ve ölümcül kanser vakalarına davetiye çıkarır.
I feel a sudden onset of clarity, Bartok.
Birdenbire zihnim açıldı, Bartok.
My president, Boris Pochenko, feels that with the onset of democracy, his children should be exposed to Western thoughts for six months.
Başkanım, Boris Pochenko, demokrasinin başladığı bu dönemde, çocuklarının Batı düşüncesini anlamaları için altı aya gerek duydu.
She's a lovely child, Mr Haze,..... but the onset of sexual maturing seems to be giving her trouble.
Çok iyi bir çocuk, Bay Haze, fakat cinsel olgunlaşmasının başlangıcı başına sorun açıyor.
Onset of abdominal pain five hours ago.
Beş saat önce karın ağrısı başlangıcı.
Thirty-nine-year-old male experienced the onset of chest pain.
39 yaşında erkek, aniden bir göğüs ağrısı hissetmiş.
Fine. But if she can't clarify the onset of symptoms...
Ama olay yerindeki semptomları bildiremezse...
The onset of morilogium
Morilogum'un başlangıcı.
I hate to say this, but... it's possible that these strange experiences you're having are related to the onset of the morilogium
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama... yaşadığın, bu tuhaf olaylar morilogum yüzünden olabilir.
Here we have a juvenile onset diabetic... with poor circulation and diabetic neuropathy.
Bu dolaşım bozukluğu ve diabetik nöropatisi olan çocuklarda görülen bir diyabet türü.
One Alaskan animal actually yearns for the onset of winter. Where most creatures would perish from exposure polar bears thrive.
Aslında çoğu yaratığın soğuktan öldüğü yerde yani Alaska'da, kutup ayısı kışın gelmesini iple çeker
From the onset of the war in 1 939, country after country fell to the Nazis.
1939'da savaşın ilk dalgasında ülke üstüne ülke Naziler'e yenik düşüyordu.
First of all, onset is immediate, and it wears off in -
Hemen etkisini gösterir ve süresi...
Leason. 46-year-old female, acute onset urticaria and wheezing.
46 yaşında bir kadın, akut ürtiker ve hırıltı.
And, for an onset, Titus, to advance thy name and honorable family,
Ödül olarak Titus, tarafımdan onurlandırılacaksın.
As I said at the onset, there are no legal absolutes when it comes to these kinds of decisions.
- Daha önce söylediğim gibi, bu tarz kararlarda yasal kesinlikler yok.
"THE ONSET OF THESE CHANGES " IS THE FUNCTION OF A SMALL GLAND " CALLED THE PITUITARY.
Bu değişikliklerin başlangıcı hipofiz adı verilen küçük bir salgı bezinden kaynaklanır.
( Man On TV ) July has brought the onset ofstorm season... as HurricaneJulie pounded the Eastern seaboard.
Julie Kasırgası'nın doğu sahilini vurmasıyla Temmuz ayı... fırtına mevsiminin başladığını duyurmuş oldu.
I have thought the simultaneous onset of my womanhood...
Evet... evet elbette hatırlıyorum.
Sudden onset.
Ani hücum mu?
- You had a new onset seizure.
Nöbet geçirdiniz.
If I can unblock the energy, then I can prevent the onset or escalation of an illness.
Eğer geç olmadan bu tıkanıklığı açabilirsem hastalığın oluşmasını ya da ilerlemesini önleyebilirim...
San Mateo County health officials are at a loss to explain the sudden onset of the 56-year-old woman's bizarre illness, but insist there is no cause for alarm.
San Mateo şehri sağlık ofisi 56 yaşındaki kadının tuhaf hastalığı açıklamakta âciz kaldıklarını kabul ediyorlar ama yine de alarm için bir neden olmadığı konusunda ısrar etmekteler.
They can hold off the onset for a couple of years.
Birkaç yıl geciktiriyor.
Transverse white bands that appear six weeks after the onset of symptoms of toxicity.
Zehirlenme belirtileri baş gösterdikten 6 hafta sonra tırnakta, enine beyaz çizgiler olur.
The abrupt onset suggests CNS bleed, seizure, even cardiopulmonary anoxia.
Aniden başlaması, merkezi sinir sisteminde kanama nöbet ve hatta kardiyopulmoner anoksiyi işaret eder
Apparently my spectrum of phase shielding was... only sufficent to delay its onset
Açıkça görülüyor ki, faz kalkan tayfım yalnızca... onu geciktirmeye yeterli gelmiş
Mini-strokes, early onset Alzheimer's, a brain tumor, something.
Küçük krizler, Alzhemier başlangıcı beyin tümörü gibi bir şey.
The first onset of hyperventilation, that occurred upon seeing the rice?
İlk nefes darlığı atağı, pirinci görünce mi oldu?
Belgium and Poland at the onset of World War II and just rendered everybody paralyzed.
Dünya Savaşı öncesinde Hollanda, Belçika ve Polonya halklarını korkuttuğu gibi. İş başladığında herkes donup kalmıştı.
Like my late Uncle Roy Bower, whose arthritic knee unfailingly predicted the onset of rain, yours truly, Chris in the Morning, is blessed with allergies... that herald the vernal equinox.
Benim amcam Roy Bower gibi. Onun romatizmalı diz mizacı vardı. Yağmur başlangıcını öngörüyordu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]